(6’ncı Sayıdan Devam)

Papazlara memnu olduğu halde evlenmeyi çok arzu etmiş. Bunun üzerine İngiliz olmuş. Menfaattarı için dinlerini bile değiştiren bu insanların insaniyete ne kadar hizmet edecekleri cayi düşüncedir.

Amerikalı misyonerlerin daimî çalışmaları burada iyi bir maketçilik vücuda getirmiştir. Mektep hususunda Amerikalılar buradaki ara sıra ellerinden geldiği kadar kolaylık göstermekten çekinmektedirler. Buradaki kolejde 55’i yatılı 35’i gündüzlü olmak üzere 80 talebe vardır. Fakat bunların çoğunu Ermeniler teşkil etmektedirler.

Antep’teki en büyük sıkıntımız alçı tedarik etmekte oldu. Dört bir tarafa haber göndermemize rağmen hiçbir yerde alçı bulmak kabil olmadı. Nihayet şehirde neden sonra bir miktar yanmamış alçı bulabildik. Bunu Fırat taraflarından Birecik’in alt kısımlarından dört günlük bir yoldan kırıp getirmişlerdi.

Bunun üzerine bir adamla mukavele yaptık. Baba takriben on bir (setner) yani takriben 500 okka kadar yanmamış alçı temin edecek ve bana Adıyaman’da kaymakamın yanına getirecekti. Adıyaman’dan öteye kimse bu işi üzerine almak istemiyordu. Çünkü daha ötelerde asayiş pek yerinde değildi. Sonra burada katır da bulmak bir dertti. Çok şükür biz burada Sivaslı iki Ermeni katırcı bulabildik. Bunlar bizi bütün seyahatimiz esnasında bunlardan, çok memnun kaldık.

Antep’in şimalinde doğru posta ve telgraf hatları olmadığından Hüseyin adında bir Kürt kiraladık. Bu bize nerede olursak olalım her hafta Antep’ten muntazam haber getiriyor. Ve bizim heyete mensup olanları icabederse oraya götürüyordu. Bu adam dahi vazifesini hakkı ile yaptı. Mayısın 26 inci günü Rum kaleden Maraş’a geçtik.

Antep şehrinin boyunca (Alaband) suyu ki daha aşağılarda onu sacur tesmiye ederler. Çok iyi köprülere malikti. ([1]) Bu suyu geçtikten sonra takriben bir kilometre kadar ağaçsız bir düzlükte ilerledik. Burada kumlu balçık parçaları bulunuyordu. Antep’in inşaatına ait bütün malzemesi buradan alınıyor.

Daha batıya doğru hep bu hal devam ediyor. Bizim içinden geçtiğimiz bütün köylerin evleri bu yumuşak ve yontulması kolay taştan yapılmıştır. Bu balçıklı araziden sonra bir tepeliğe geldik. Bütün araziyi üzüm kütükleri kaplamıştı. Burada sular git gide arazinin alçalmakta olduğu güney tarafına doğru akıyor ve insanın gözlerini namütenahi bir ufka doğru çekiyorlardı.

(Küçük Asya ve şimali Suriye’de seyahat) adlı eserde Antep’e ait bu izahattan sonra kitabın 339. sahifesinde şu malûmata da rastlamaktayız.

Antep, Kiepert haritasına göre ve Kiepert’e göre (Doliche) den başka bir yer değildir. Bununla beraber eski zamanlara ait bakiyelere de malik değildir. ([2]) Amerikan kolejinde muhtelif yerlerden getirilmiş birçok sculpture vardır ki bunların içinde Palmir Tüdmürden gelmiş bir büst bahseder. Bu büst kireç taşından yakılmış olup bir mezar kabartmasını göstermektedir. Diğer bir kabartma da Nizip’te bulunmuştur. Bunun sonucunda bir kaide üzerinde duran Umphalos şeklinde bir eşya bulunmuş olup bu birtakım hatlarla çizilmiş ve ortasından sıkılmıştır. ([3])

Bu eser Milâttan sonra tahminen ikinci asra ait olup üzerinde okunamayacak derecede bozulmuş Yunanca bir kitabe vardır. Dülük köyündeki kayalık mezarların hangi tarihi mahalle aid oldukları meçhuldür. Bu köy Antep’ten şimale doğru bir saat uzaklıkta olup (Tel dülük) ün kuzey cephesinden ve doğuya doğru bir kaya girintisi içindedir.

Bu kayalık arazinin eteğinde tarihi bir taş ocağı olup bu taş ocağının içinde yamaçtan içeriye doğru birçok mezarlar bulunmaktadır. Bunlar kısmen kayalık duvara kazılmış basit Nichelerden (Bir şey koymak için duvarda yapılan mihrap şeklindeki oyuk mahal) ve cesedi alabilecek derinlikte oyuklardan müteşekkil ve kesmende kayanın içine doğru işlenmiş odalardan ibarettir. Bu odaların temeli hemen haç şeklindedir. Duvarlara mezar Niche’leri ve bazen de mezbahaları ve ufak heykelcikleri ihtiva edecek küçük Niche’ler kazılmıştır. Âmudi cephesi olan bu kovukların önlerinde birer küçük methal bulunur. Bu gön içinde demircilik yapılan bir odada dört mezar Niche’i bulunmaktadır. Bu oda eskiden belkide tam bir kubbe şeklinde bulunuyordu diğer bir mezar odasında da bugün kırılmış vaziyette bulunan iki kaide ile bu kaidelerin üzerindeki "architra” ve (saçak tabanı) kayaya oyulmuştur. Bu sütunların başlıkları dar palmiye yaprakları ve zikzak çizgilerle süslüdür. Burada ayrıca kitabe ve heykellere rast gelmedik. Matteessüf düz Antep ovasına hâkim Tel Dülükün kayalık zirvesine çıkamadım. Bu zirvede Müslüman dedesine aid bir inziva mahalli olduğu muhakkaktır. Jüpiter Dolichenus’un halefine aid olan bu inziva ta uzaklardan gözüküyordu. Keipert Cermanıeia’yı Doliche’nin kuzeyinde takriben (Altıntaş) kalesinde zannederdi.

Bir Türk köylüsü Jnpiter Delichenus’a aid kalker taşından yapılmış bir stel bulmuştur ki Asya’da çıkan bu dine ilk ve çok mühim vesikalardan birini teşkil etmektedir. Bu dinin merkezi Doliche’e idi.

-Devamı var-


[1] Alaband suyu: Alleben suyu olsa gerekir.

[2] Dergimizin Notu: Yazar burada aldanıyor desek haksızlık etmemiş oluruz. Çünkü yazar kitabını yaz­dığı çağlarda cidden Antep’e ait eski zaman artığına tesadüf edilmemekteydi. Halbuki son zamanlarda yapılan hafriyatlarda, anlattık ki, Antep ilk insanların yaşadığı bir yerdi. Tufan­dan sonrada evvelde vardı. Bu hakikatleri dergimize aldığımız yazıları takibeden okuyucularımız çok güzel anlamış olacaklardır.

[3] Eski Mısırlılarda bir sok mezhebi vardı. Buna Avrupalılar Culte Phallque derler. Fallos Latince (Suk) demektedir. Mısırda bazı abideler üzerinde tabiatın istihsal kuvvetini ve temsil maksadile bazı âbideler üzerinde görülür. Bu mezhep eski Yunan ve Romalılarda da vardır. (Rızanur tarihi cilt 8 S. 148)