6 Haziran 1958 tarihli Yeni Ülkü gazetesinde İstanbulda (Gaziantep’i Tanıtma ve Yardımlaşma Cemiyeti)’nin kurulduğunu haber veren başlığı okuyunca bir an için sevinmiştim. Demekki Istanbulda yerleşmiş hemşerimizde, duydukları ve büyüdükleri şehir için bir araya geliyorlardı. Bu habere sevinmemek elde değildi.

Başlığın altındaki yazıları okulunca, sevicim uzun sürmedi. Çünkü, yeni kurulan dernek, Gaziantep Kültür Derneği ile ayni gayeyi taşıyordu. Yeni bir dernek kurulacağına, İstanbulda Kültür Derneğinin bir şubesi açılsa daha iyi olmaz mı idi? Gaziantepliler ayrı ayrı çalışacaklarına, işbirliği yaparlarsa daha kolay netice alacaklarına inananlardanım. O gün ilk işim Kültür Derneğine uğramak oldu. Dernek başkan vekili Hulûsi Yetkin’den bilgi istedim. Hulûsi Yetkin’in yeni kurulan cemiyetten haberi yoktu. Gazete haberini birlikte okuduk İdare heyeti üyelerinin isimlerini okurken Yetkin gülmeye başladı. Cemiyetin idare, heyetine seçilmiş bazı üyeler üzerinde durarak, şu izahatta bulundu: (Derneğimiz Merkez Yönetim Kurulu, bu hemşerilerimize derneğimiz adına İstanbulda şube kurma salahiyeti vermişti. Aradan haftalar ve aylar geçmesine rağmen bu hemşerilerimizin müsbet veya menfi bir teşebbüse giriştiklerini duymadık. Bu arkadaşlara yazdığımız bir mektupla, dernek çalışmaları hakkında fikirlerini öğrenmek istedik. Gelen bir cevapta, merkezin çalışma temposuna uymakta serbest olduklarını, yani tüzüğümüze uymadan diledikleri gibi hareket edeceklerini, esasen tutacakları yolu henüz kararlaştırmadıklarını, hemşerilerle konuştuktan sonra bir karara varacaklarını bildiriyorlardı. Tüzüğümüze uygun bir şekilde işbirliğini kabul etmiyen ve eski şubeler gibi faaliyet, göstermek isteyen bir heyete şube kurma yetkisi vermek mümkün değildi. Bizde, öyle yaptık. Bağımsız çalışmak istedikleri anlaşılıyorki ayrı bir cemiyet kurmuşlar. Yeni Dernek yurt meselesinde biraz muvaffak olursa bizde yardımlarına koşarız. Ayrı ayrı dernekler kurulması bir bakıma daha iyidir. Dernekler birbiriyle memleket hizmetinde yarış ederler, halkta çalışanı çalışmayanı daha iyi ayırt eder.)

Hulûsi Yetkin’in izahatı ile yetinmedim. İstanbuldan gelen hemşerilerimizden de yeni cemiyet, hakkında bilgi edinmeye çalıştım. Aradan haftalar ve aylar geçmesine rağmen yeni cemiyetin, bir faaliyetini haber alalamadım. Yalnız bazı hemşerilerden Kültür Derneği ve Hulûsi Yetkin hakkında bazı rivayetlerin dolaştığını işittim ve üzüldüm. Güya Hulûsi Yetkin yazdığı bir mektupta İstanbulda yerleşmiş hemşerilerimizle, Gaziantep’i unuttular diye alay etmiş. Mektubun suretini gördüm. Alay malay yoktu. Bu dedikoduları çıkaranlara bir diyeceğim var: Lütfen, hiç bir menfaati olmadığı halde, günde 4-5 saatini memleket hizmetine verenler hakkında dedikodu çıkaracağınıza, sizde çalışın ve eser verin, sizi de alkışlıyalım...

Fadıl EZİCİ