(Sayı 15’den devam)

Kutnular: Bunların ekserisi gene el tezgâhlarında, fakat 7 aylakla veya jakarla dokunur. Kutnuların çözgüleri umumiyetle 5.500 teldir, ve sun’î ipekten yapılır; atkıları da 20 No. pamuk ipliğinden ve çift kat olarak kullanılır. Dokumanın çözgüleri üstte, atkıları altta görülür.

Tas kutnu: Bunun eni 60 cm olup 6 m boyunda toplar halinde dokunur. Tas kutnularda zemin kırmızı ipekten olur, bu ipeklerin arasında sarı taş kutnularda boğma halinde sarı ve beyaz taş kutnularda gene boğma kırmızı zeminin içerisinde beyaz desen görünür.

Hindiye Kutnu: Alacalarda tarif ettiğimiz Hindiye renklerinin aynisi kutnu olarak dokunmuştur.

Osmaniye Kutnu: Osmaniye alacaların renk ve desen bakımından aynıdır. Kutnu olarak dokunur.

Zincirli Kutnu: Bu kutnu çeşidi adetâ sarı tas kutnusunun renklerini andırır bunda da zemin kırmızı ve sarı boğmalıdır, yalnız ortasında siyah bir şerit ve bunun içinde de zincir gibi sarı noktalar bulunur.

Sedefli Kutnu: Bunda da zemin rengi kırmızıdır ve içerisinde siyah teller arasında sarı zincirler ve bu arada siyah-beyaz boğma bulunur. Siyah tellerin boğması o kadar grimsi bir beyazdır ki, sedefi andırır.

Darıca Kutnu: Bu kutnu da kırmızı siyah desenleri ihtiva eder. Kırmızılar düz geçtiği halde, siyah desenin içerisinde sarı boğma ve ayrıca sarı iplikler arasında siyah zincirler bulunur. Bundan başka da Sedefli Kutnudaki gibi siyah beyaz boğma arası, kırmızı ve kenarlârı sarılı siyahlı zinciri ihtiva eden ayrı bir desen gurubu mevcuttur.

Kemha Kutnu: Bu da Kemha alacanın kutnu çeşidi olup kırmızı ve mor olanları mevcuttu. Alacalar gibi kırmızı veya mor zemin üzerinde ince beyaz çizgili bir desene sahiptirler.

Naure - Mecidiye Kutnu: Tüccarlar arasında Naure Kutnu adı ile anılan bu kutnu çeşidi Jakarlı tezgâhlarda dokunur. Eni 60 cm.’dir ve bu da diğerleri gibi 6 m.’lik toplar kesilir. Tezgâhları kamçılı ve küçük jakarlı el tezgâhıdır.

Naure ismini çok eskiden bu dokuma nevi Hama ve Hamus şehirlerinde imâl edilirken buralarda Asi nehri üzerine kurularak bostan sulamaya yarayan büyük dolaplara benzeyen desenler ihtiva ettiği için söylemektedirler.

Bu kutnuda esas ana renkler turuncu, kırmızı, yeşil, mor ve sarı çubuklar halinde olup, bunların üzerinde yuvarlar dolaba benzeyen ve aralarında zincir ve haç vâri desenleri ihtiva eden şekiller bulunur.

Diğer Abbasiye, Zendelabit, Kerasi gibi isimler alan kutnular da az miktarda yapılmaktadır.

Gaziantep’te dokumacılık işlerinde kullanılan sunî ipeklerin büyük bir kısmı 100-200 ve 150 denyedir. Bunlardan 120 ve 150 denye ipekler Sümerbank’a ait gemlik Sun’î İpek Fabrikasından temin edilmektedir.

Diğer 100 denye sun’î ipekler ithal malı olup, İspanya, İngiltere, İsviçre, Hollanda, Japonya ve İtalya’dan gelmektedir.

Harp yılları içerisinde Gaziantep’te 12.000 kadar el tezgâhı mevcut iken bugün azalmış ve 3.500’e düşmüştür. Bunlar da devamlı olarak çalışmazlar.

Ticaret ve Sanayi Odasının kontrolü sayesinde bugünkü mâmullar güzeldir, fakat ham madde az olduğu için kazanç da çok azalmıştır.

İmalâtta kullanılan tezgâhların hemen ekserisi kamçılı ismini verdiğimiz el tezgâhlarındandır. Dokunan mamûller tezgâhtan çıkarıldıktan sonra ya alaca tiplerinde olduğu gibi tokmaklama ameliyesine tabî tutulurlar veya Kutnularda olduğu gibi silindire sevkedilirler.

Tokmaklama: Bu rengârenk dokunmuş ve düz renkli Alaca çeşitlerine muare, hare, janjan gibi isimler verdiğimiz veya köylünün yanar döner diye tarif ettiği parlaklık şeklini vermek için yapılır. Dokunan alacalar ihtiva ettiği haşıl maddesini çıkarmak için akar sularda yıkanırlar ve nemli bir halde iken tokmaklama ameliyesine tâbi tutulurlar: Tokmaklama için iki kişi karşılıklı olarak oturur, fazla terledikleri için belden yukarısı çıklak vücurla ellerindeki 5-6 kg. ağırlığındaki ve tokmak dedikleri ağaçtan mamûl aletlerle dokumaları döğerler. Tokmaklanan yerin altında örs gibi gene ağaçtan mamûl ve iki tarafa meyilli bir istinatgâh bulunur.

Karşılıklı oturarak çalışan bu iki kalifiye işçi ellerindeki tokmakları o kadar alışkın hareketlerle ve muntazam olarak alacalara vururlar ki, ne tokmaklar hava ve ne de yerde çarpışmaya sebep olmaz ve tatbik edilen kuvvet o şekilde ayarlanmıştır ki ne fazla vurularak kumaş ezilip yırtılır ve ne de istenilen parlaklık temin edilmeden kalmaz. Bütün top anlattığımız şekilde tokmaktan geçirilir, kumaş bu tokmaklama da iki kat halinde tezgâha konur.

Alaca çeşitleri tokmaklamadan sonra muntazam katlanarak cenderelere konur.

Kutnu ismini verdiğimiz ipekli mamûller dokumadan sonra silindirden geçirilirler. Bu şekilde muntazam toplar meydana gelir. Silindirden önce toplara biraz rutubet ile apre ismi verilen nişasta ve kitre karışımı bir mahlûl emdirilir.

(Türkiye İktisat Gazetesinden)

Y. Müh. Dr. Nihat MUMCU