Yağmurlu bir akşam. Müfettiş Necmettin Beyle halk Dershanelerini dolaşıyoruz. Bozuk düzen yollardan Gaziantep’in kenar mahallelerinden olan Yavuzlar’a yöneldik. Yavuzlar ilkokulundan içeri giriyoruz. Işıklar çok sönük. Okulun kapısındaki ışığı dahi yakmamışlarki dershanelere biraz fazla ceryan gitsin diye. Müdür odasında okul aile birliği idare heyeti toplantı halinde. İşçilerin toplu halde bulunduğu bu mahallede okulla olan işlerini gece yapıyorlarmış. Müfettiş arkadaş toplantıda kaldı, ben dershanelere gittim.

B dershanesi: Sönük bir elektrik ışığı altında ders yapıyorlar. Ön sırada yaşlı fakat dinç bir insan dikkatimi çekti. İsmini sordum (Veysel) diye cevap verdi. Askerce bir cevaptı bu. Konuşmaya devam ettik.

- Neden okumak ihtiyacını hissettin?

Beğim ben inşaat ustasıyım. Hesaplarımı ona buna gördürüp, yüz suyu dökerek yaptırıyordum. Her zaman bunları yaptıracak kimseyi bulmak zor oluyordu. Gece dershanesi açılınca kendi işimi kendim yapmak için devama başladım. Geçen sene A dershanesindeydim, onu yaptım B’ye geçtim. Allah sizlerden razı olsun. Büyüklerimizi Allah başımızdan eksik etmesin.

Öğretmenleri Mehmet Solmaz, kendilerine büyük bir yardımcı olduğundan bahsetti. Sınıfın mümessilliğini yapıyormuş, gelmiyenleri çağırıp getiriyormuş Veysel efendi. Okul Müdürü de Veysel efendiden sitayişle bahsetti.

Aradan zaman geçti. Zihnimi kurcalıyordu durmadan. Konuşmak. Veysel efendiyi diğer Veysel efendilerimize tanıtmak lazımdı. Birkaç defa Yavuzlar’a gittim. Veysel efendiyle samimiyeti ilerlettik. Ve ona bazı sualler sordum. Bütün samimiyetiyle sorularıma cevap verdi.

- Bize kısaca hayat hikayenizi anlatırmısın?

- Beğim, 1337 doğumluyum. Gaziantep’te doğdum. Birinci Cihan Harbinde babam askere gitti, bir daha da dönmedi. Anam dul kaldı. Ben çalıştım anama baktım. İşçilik yaptım, çiftçilik yaptım, hiç durmadan çalıştım. Askerliğimi Van’da yaptım. Askerlikten sonra bir iş sahibi olmak için taşcı ve yapıcılık ameleliği yaptım. Evliyim, iki de çocuğum var.

- Peki, Veysel efendi okuma yazmayı öğrendiğinden dolayı memnun musun?

- Emme yaptın beğim! Memnun olmaz olurmuyum?

- Okuma yazma öğrenmenin faydasını gördün mü? Bununla ilgili başından geçen bir olay varsa anlatır mısın?

- Bu yaz, Kilis’te bir inşaatta biriket yapıyordum. Hafta sonunda aldığım ücreti az gördüm. Defterimi açtım baktım. Bana noksan para vermişlerdi. Patronun yanına gittim. Defterimi açıp ona gösterdim. Neden hak ettiğim parayı vermediklerini sordum. Defteri görünce (Sen okuma biliyor musun?) diye sordu. Elbette biliyorum diye cevap verdim. Defterime baktı. Hak ettiğim parayı verdi. Bir daha da bana haksızlık etmediler. Çünkü ben defterime yazıyordum.

- En çok neyi seversin?

- En çok çalışmayı severim. Ne olursa yaparım. Çalışmak olsun da bana ne olursa olsun. Her işi yaparım beğim.

- Geçen ramazan mahallede davulu sen çalmışsın, bunu neden yapmak istedin?

- Mahalleli beni sever. sonra ben iyi düzmelerde bilirim. Bunu yapmakla hem ahretime hizmet etmiş oldum. Hemde beş on kuruş kazanıyorum.

- Belge almak için imtihana girmişsin, bu nasıl oldu?

- Geçen sene Yavuzlar ilkokulunda da gece dershanesine devam ettim. Şubat ayına kadar okuma yazmayı öğrendim. Allah öğretmenlerimden razı olsun. Gece bekçisi olmak için komserin yanına gittim. Okuman var mı dedi? Var, dedim. Belge istediler. Öğretmenime müracaat ettim. Beni imtihan ettiler. Belgemi doldurup, maarif müdürlüğüne gönderdiler. Müdür bey beni imtihana çekti. Okuttu, hesap yaptırdı. Yunanlıları nasıl denize döktük diye sordu. Ben de:

(26 Ağustos’ta süvariler yürüdü

Sinan Paşa ovasını kızıl duman bürüdü

İki günlük kanlı harpte Yunanlılar kaçtılar

Mızraklı ordumuza İzmir yolu açtılar.

Manisayı, Menemeni süvariler aldılar

9 Eylül sabahında ağ İzmir’e daldılar deyince aferin deyip belgemi tasdik etti.

Sıranın gözünden defterini çıkardı. Bu karalama, bu da temiz defterim diye gösterdi. Bunlar da geçen seneki defterlerim. Yanımdan hiç ayırmıyorum. Öğretmenimin bana öğrettiklerini defterime yazıyorum. Evde bakıp bakıp tekrar ediyorum. Böylece hiç unutmuyorum begim.

Yedi yaşındaki çocuğun öğrenme sevinci içerisindeydi. Veysel efendi.

Cemil KUL