Folklor çalışmaları sırasında ayrı ayrı zamanlarda Gaziantep’le Cezayir’in ilgisi dikkatimi çekti. Ve şehrimizle Cezayir arasında geçen hadiseleri aramaya koyuldum. Fakat kati bir sonuç çıkaramadım.

Aşağıda Gaziantep ve Gaziantep ile ilgili konularda Cezayir’in adı geçen hususlarını yazmaktayım. İleride daha kat’î neticeler ve bunlardan da hükümler çıkaracak olanlara ön metenyel olur kanaatindeyım.

  1. Gaziantep düğünlerinde Cezayir türküleri söylenir ki, iki kıtasını örnek olarak veriyorum. Tamamını yakında neşredilecek olan Gaziantep Türküleri ve Türkülerin Hikâyeleri, adlı eserde bulabilirsiniz.

Gemi gelir Cezair'den Mısır'dan

Yelkenleri vardır kumaş ile hasırdan

Kadir mevlam kurtar beni yeşirden


Cezairin koyunulan kuzusu

Yüreğime düştü yarın sızısı

Otlamıyor koyun kuzusu

Vesaire…

2- Gaziantep milli kıyafetlerinden olan ve son zamanlarda biraz değiştirilerek bürümlü yelek denilen yeleğin asıl adı "Cezayir yeleği” dir. Eskiden düğünlerde, seymenler tarafından giyilirdi.

? işaretlinin sırtındaki Cezayir yeleğidir. Bu kıyafette diğer Antep kıyafetleri gibi değişikliğe uğrayıp bugünkü hale gelmiştir. Yani bugün "milli kıyafet olarak" folklor ekibinin giydiği Antep kıyafeti değildir, uydurmadır.

3- Ali Rıza Yatkın'ın Gaziantep düğün bayrağı olarak resmini verdiği bayrakta: "Türk bayrağı ve ay yıldız" isimleri kitapta bahsi geçen Cezayir’in Barbaros bayrağı bir, iki farkla aynıdır. Teknik zaruretten dolayı klişelerini koyamamaktayım.

4- Gaziantep'ten Cezayir’e sarı sahtiyan gittiğini bir eserde okumuştum.

5- 1961 yılı yazında İstanbul’a gezmeye gelen Fransız Cezayir seyyahına mensup Jean Zimmerman’ı İsmet Direkçi’nin nişanına götürmüştüm. Nişanda bir ara biz çağırıp zılgıt çalıyorduk ki Jean "Algerien, Algerien” diye ça­ğırmaya başladı. Kendisine "Niçin Cezayir diye çağırıyorsun?" diye sorduğumda "Cezayir’in güney kısımlarında da düğünlerde sizin gibi yaparlar. Gezdiğim diğer Arap memleketlerinde buna rastlamadım." dedi.

İşte size Cezayir ile Gaziantep’in ilintisine ait birkaç kısa not: Hükmü okuyucu versin.

Yazan: Uğurol BARLAS