Birinci Cihan harbi mütarekesinden bu yazının yazıldığı 1965 tarihine kadar 47 sene geçti. İştirak ettiğim bu savaş olayını Kültür Derneğinin isteği üzerine hafızama dayanarak mümkün olduğu kadar hakikati belirtmeye çalışarak yazmaya çalıştım Mondoros mütarekesinin yedinci maddesi hükmüne dayanılarak güneyde Adana Vilayetiyle, Maraş, Urfa, Antep sancakları İngilizler tarafından işgal edildi. Aralarındaki anlaşma gereğince İngilizler sonradan Suriye ile yukarıda zikredilen yerleri Fıransızlara teıkettiler. Fıansızlar da 19 ocak 1919 da Antebi işgal ettiler. Galip itilaf devletlerinin bir amacı da bu havalide bir Ermenistan hükümeti kurmaktı. Bunun içindir ki Antede Ermeni muhacirleri getirildi. Ermenilerden çeteler kuruldu. Muvazzaf ve muntazam birlikler teşkil edildi böylece Antebi işgal eden Fransız kuvvetleri takviye edilmiş oldu. Memleketlerinin yabancılar tarafında işgaline karşı kati husumet gösteren Türkler ise şehir içi ve şehir dışı mukavemet ve saldırıcı hareketler için durmadan hazırlanıyorlardı. 1920 yılı ocak ve Şubat aylarında ilk savaşlar başlamış Urfa ve Maraş’taki Fransız kuvvetleri geriçekmek zorunda kalmışlardı Antep havalisinde ise: Antep şehir içi Türkleri gizli gizli hazırlanırken, şehir dışındaki çeteler işgal kuvvetlerini mütemadiyen tacizden geri kalmıyorlardı Bu çetelerin düşmana yaptığı taarruzlar küçümsenemez. Bunların her birinin harekâtı ayrı sahifeler dolduracak birer hamaset destanıdır. Ben yalnız o zaman duyup bu güne kadar unutamadığım çetelerin reislerinin isimlerini bura da anmayı bir ödev sayıyorum: Halep, Hama, İdlip, Derzor dolaylarında at oynatan çifte Bedriler; İkisi de Süvari Üsteğmeni idi. Biri Uzun köprülü Diğeri Şamlıydı (Bu Şamlı Bedrinin aslı Antalyaldır) Suriyedeki Fransız müfrezelerine, yerli ve Fransız karakollarına baskınlar yapıyorlar ve zaiyat verdiriyorlardı. Antebin batı çevresinde Jandarma yüzbaşısı Remzi, süvari yüzbaşısı Kâmil göze batıyordu. Kâmilin değişik adı Polat Kâmil. Polat, bugün Ankara’da Albay emeklisidir Adana havalisinde Sinan Tekeli. Asıl adı Ratıp, piyade yüzbaşısı. Bu da uzun köprülü. Sonradan mebus olan Sinan beye o vakit halk, paşa dedikleri için, bu gün de Sinan paşa diye tanılır. Şahin Bey asıl adı Mehmet Sait Anteplidir. Bu da çetesiyle Antep doğu ve güney kısımlarında faaliyet göstermiştir Fransızların Kilis’ten Anteb’e gönderdikleri iaşe ve ikmal kollar ve takvive kuvvetlerini taciz ediyor ve seve seve şehit düşüyor. Karayılan, Maraşın Elif köyünden ve kabalar aşiretindendir. Bidayeten Antep Maraş yolu üzerinde hareket eden Fransız kol ve kuvvetlerine saldırıyor ve sonra şehir içi müdafasına katılarak şehit düşüyor. Besni'nin Suvarlı köyünden Topal Memo Narh baskınını yaparak buradaki firarisiz kuvvetini tamamen imha ederek Maraş muharebesine katılıyor, sonrada Şahin bey ve Karayılan çeteleri birlikte Antep savaşına atılıyorlar. Kıssaca yazdığım bunlardan başka daha nice vatan perverler ve kahramanlar vardır. Erzurum kongresinin aldığı kararlar gereğince vilayet, sancak ve kaza merkezlerinde (Müdafayı hukuk i milliye cemiyetleri) kuruluyor, işgal altındaki kasabalarımızda da bu teşkilatın kurulmasını sağlamak amacıyla buralarda bu kararlar gizlice tatbik ediliyor. Bu cümleden olarak, Siverek’te bulunduğumuz zaman O vakit üsteğmen olan sınıf arkadaşım (Halen emekli general) Tahsin Yazıcı, birinci süvari alayı emir subayı bulunduğundan bu gizli işaretli kararlan benimle işbirliği yaparak çoğaltıyordu. Bu kararları İngiliz işgalinde bulunan Urfa’ya emin erlerle gizlice soktuk ve Urfa Jandarma kumandanı bin başı Ali Rıza Beye ve Urfa belediye Reisine ulaştırdık. Ve bunlar vasıtasiyle daha içerilere ulaştırmayı sağladık. Mensup olduğumuz kıtalar Mustafa Kemal Paşaya bağlı idi. Maraş’ta başlayan milli kıyama ordumuz yardım edemedi Antep’teki milli kuvvetlerde uzun süre Fıransız ve Ermeni kuvvetleriyle başbaşa bırakılmış ve ordudan yardım görememişlerdir. Fıransızlar Antepteki kuvvetlerini ve ermeni muhacirlarını beslemek zorunda idi. Türklerin iaşe vermede güçlük çıkarmaları ve hatta imkansızlığını hissedince, her nevi iaşe, cephane, teçhizat ve saireyi Fıansızlar mıntıka dışından getirmek zorunda kaldılar ikmal yolları Kilis üzerinden geçmekte idi. Bu yolla yapılan ikmal devamlı sürette milli çeteler tarafında taciz ve geri bırakılıyordu. Daha emin bir ikmal yolu kurmak lazımdı Bu düşünce ile Akça koyunlu demir yolu istasyonunu ikmal merkezi yaparak burada kuvvetli muhafızlar himayesinde ikmallerini yapıyorlardı. Akça koyunlu mevkii ve Akça koyunlu, Antep arası, çeteler tarafında taciz edilmesi üzerine Akça koyunluyu tahkim ederek içine üç, dört tabur piyade, bir iki bölük süvari ve keza bir batarya koydular Bu kuvvet hem ikmal merkezini baskınlara karşı koruyor hemde Antebe sevk edilen kolların muhafaza işini yapıyorlardı. Yine Fırat nehrine kadar olan mıntıkayı çetelerden temizleyerek Akça koyunlu müstahkem ordugahının emniyetini sağlamışlardı.

Millî hükümet Antepe askeri kuvvet yardım kararı alınca, Maraş havalisinde Dokuzuncu tümenin teşkiline başlandı. Malatyadaki süvari Onikinci Alay (Ben bu alaydaydım) Bireciğe sevk edilerek Fıratın şark kısmının en niyetini sağlamakla görevlendirildi. Bu alay Fırat batısına sadece keşif kolları sevkedıyordu.

Fransızlar bu olanları haber alınca onlarda Antebe taze kuvvet er getirerek Antepteki işgal kuvvetlerini artırmışlardı Merkezi Mardinde bulunan Beşinci tümen (Kumandam Kuım y yarbay Kenan bey.) Harekete geçirildi. Beşinci ve dokuzuncu tümenlerle on ikinci süvari alayı ikinci koıordu adiyle Selahittin paşa kumandasına verildi. Dokuzuncu tümenin kumandanı Kurmay Albay Hayri beydi.

Türkler tarafında vukua gelen? askeri

Kımıldayışları hisseden Fıransızlar, bir taraftan Kilikya mıntıkasından yeni kuvvetler hazırlayarak Antebin takviyesine çalışırken, olan bitenle iyice anlamak için casus teşkilatını kuvvetlendirdiler ve hızlandırdılar. Bu casuslar mıntıkayı karış karış bilen kimselerden olursa vazifelerini faydalı bir şekilde yaparlardı. Fransızlar mıntıkayı iyi bilen ermenilerden casusluk için bol bol faydalandılar. Bu casusların birçokları elimize geçmekle beraber Fıransızlar kuvvet ve harekâtlarımızı günü gününe haber almaya muvaffak oluyorlardı. Sonradan casus olduğunda şüphemiz kalmavan biri ve bence en mühimi Bireciğin geçit yerindeki belediye kahvesinin geçidine bakan balkonunda ve benim yanımdaki masada kemali emniyetle birkaç gün, yani beşinci tümenin geçidi başlamasından bitimine kadar oturmuş ve tümenin piyade kuvvetini, top ve ağır makineli tüfek adedini doğruya yakın derecede tesbit etmişti Durumundan şüphelenince kaçtığından yakalıyamamıştık. Ikinci mühim casusluk vakası da Carabulus

(Devam edecek)