Daha dün denecek kadar yakın bir geçmişte, ateş kasırgalarının dönemeçler yaptığı yollardan ilerledikçe etrafımızı çerçeveleyen, Antep savaşının acı tatlı hatıralar ile uyuklayan ve sayıklayan dik meyilli sırtlara doğru tırmanan tekerleklerden ne yalvarışlar ne feryatlar duyuluyordu. Burada, arkalarında odun yüklü çıplak ayaklı köylü kadınları, kayalıklar ve taş yığınları arasında "Yol verin dağlar!" türküsünü tutturmuşlardı. Tünel yaklaşmış, yol kalabalıklaşmıştı. Şimendöfer geliyor mu ne zaman gelecek? sesleri arasında bende bu yolcularla biraz konuşmak istedim:

Demir yola kavuşmanın sabah aydınlığı yaklaşıyor, hemşeriler, dedim. Şimdiye kadar siz demiri taşıdınız, artık demir sizi taşıyacak bu yalnız bizi taşımakla kalmayacak; Akdeniz'i Karadeniz’e taşıyacak, bu işi gören rayların arasında devletimizi durduran temeller var. Kurtuluşumuzun coşkun ışıkları bu temellerin arasından fışkıracaktır. Bu demirlerin üstünde toprağı yurda perçinleyecek bir hava dalgalanacaktır. Bu demir yolları millet ve devlet vücuduna eklenmiş kan damarlarıdır yeni ve genç Türkiye kurulmadan, memleketimiz uçurumun kenarında bir harabe, bir yangın yeri diye vasıflandırırken yeşeren sağlık ve varlık dolu yurt bu rayların arasından yeşermiş ve hayat suyu bu tellerin kaynağından fışkırmıştır bu çelik kan damarından yükselen vatana esaret zinciri yanaşamaz. Çünkü buradan fışkıracak alev o zinciri eritir. Tehlikeli uçurumlarda miraç mucizesi yaratan, ülkü cennetlerine uçuran bu demir yollardır. Bu yollar olmasaydı hayatın çetin zikzaklarını aşmak ne kadar güç ve ne kadar geç olacaktı.. Ruhunun çelik cevheri gibi bu demirler de paslanmayacaktır.. Şimdiye kadar içinde yaşattığın demire yapışacak, ona musallat olacak olan herhangi bir pası bu çelik ağların ateşinde eriteceksin.. Sözlerim bitmişti. Tünel'in önünde 20 yıl önce yazmış olduğum mısralar dilimin ucuna geliverdi:

Saracak fabrikalar memleketin bağlarını,

Delecek süslü tünellerle demir dağlarını,

Gelecekler bu tünellerde çiçekler derecek..

Nurlu bir gayeye altında kayarken erecek..

İdeal Cennete işte bu demir, yol verecek..

İçtimaî bünyemizde doğacak güneşi müjdelemekte olan o ilhamın bugün havasım teneffüs etmekle sevmiyoruz. Şimdi Tünel'in havasında bir yüksek ses dalgalanıyordu ve bütün dikkati üzerine çekiyordu:

"Şimendöfer geçmeye başlayan toprakların altında .İstanbullu, Sivaslı ve Vanlı yüz binlerce Türk'ün kemikleri yatıyor; bu kadar insan memleketin hesapsız serveti, ilaç ve ekmek taşıyan kağnılar peşinde gömülmüştür."

Bana şimendöferde esas politikamın ne olduğu sorulduğu zaman:

"Bir karış fazla şimendifer,"demiştim.

"Biz lazım gördüklerimizi yalnız okuyarak veya düşünerek bulup çıkarmadık. Bilhassa memleket, kendi ihtiyaçlarını 25-30 senelik didinme yıllarında her gün başımıza vurula vurula ibram etmiştir."

—İSMET İNÖNÜ —

Sayın Cumhur Başkanımızın diliyle dalgalanan bu yüksek sözler, onun demiryol davasını nasıl dikkatle ele alarak nasıl adım adım takip ettiğini göstermektedir. Çok şükür ki artık demiryolu işi nesillerin işidir diye sinirleri gevşetmek isteyenler kalmadığı gibi, demiryolu ancak yabancı sermayelerle mümkün olabilir yanlış düşüncede bulunan zihniyetler de kalmamıştır. Buna şahit olmak üzere Hükümetimiz bütün hususî şirketlerdeki demir yollan satın almıştır.

Şu hâlde bu kan damarına hız vermek isteyen eller öpülmeli, onu geriletecek hareketler kırılmalıdır. Çünkü şimendifer davası yalnız şehrimizin menfaati meselesi değil, yurdumuzun genel ekonomisi davasıdır. Eskiden beri büyük bir medeniyet merkezi, ilim ve ticaret kaynağı olan şehrimizin de bundan pek çok faydalanacağı şüphesizdir. Bu davanın fiilî neticesini bir an evvel görmek için gönüllerimiz kurulmuş yay gibi gerilmekte ve sabırsızlanmaktadır.

Sabri GÜZEL