1305 (1889) yılında Gaziantep’in İmam Bölüğü (Ulucanlar) Mahallesi'nde Ahmet Çelebi Camisi yanındaki üç odalı şirin bir evde soğuk bir kış günü, Emine Emmun adlı bir kadın üçüncü çoğunu dünyaya getirdi.
Babası iplikçi Hacı Muhammet adını Hanifi koydu. Bu çocuk okul çağına kadar muhitin icap ettirdiği şekilde yetişti.
Beş yaşında ninesi Kerime Hoca'dan "Elif ve Amme” cüzlerini okuyarak ikmâl etmiş ve Ahmet Çelebi Medresesi'ne verilmiştir. 1908 yılına kadar burada tahsil edip, bu tarihte Rüştü Hoca ile olan ahbablığı neticesi Rüştü Hoca'nın bulunduğu Nakip Medresesi'ne devama başladı. 1913 yılında Gaziantep Darülmuâllimi'nden mezun oluncaya kadar muhitin dar çerçevesini kırarak, kültürünü artırma çarelerini aramış ve o zamanın en ileri gazetelerinden olan Sebilürreşat Tasvir-i Efkâr gibi yayınlara abone olmuş ve Celâl Nuri ile Şemseddin Günaltay'ın eserlerinin mühim bir kısmını okumuştur.
Arapça ve Farsçayı öğrendikten sonrada bu dildeki ilerici eserleri okumuştur.
Doğu dillerinden okuduğu eserler karşısında tatmin olmayan Muhammet Hanifi bazı Ermeni arkadaşlarından da İngilizce öğrenmeye başladı. Okuldan mezun olduktan sonra evlendi ve Tılfar (Kocatepe) köyüne öğretmen oldu. Bu arada okulda kendisine gösterilen Fransızcası ilerletti.
Seferberlikte yedek subay olarak önce Halıcıoğlu'nda sonrada Tekirdağı'nda vazife gördü. Bu sırada (Antep) hakkında bir kitap yazmaya da başladı Tekirdağı'nda görevde bulunurken, Muradlı Çayı'nda gusül ederken 28 yaşında 1333 yılının Ağustos ayının son günlerinde boğulup öldü.
Hanifi Efendi öldüğü zaman geride bir kızı ve bir karısı vardı. Kızı Nazife amcası Haci Ali Diler'in yanında yetişti. Fakat Mardin şehrinde nakış hocası olarak bulunurken o da enfarktüsten öldü.
Hanifi Efendi'nin kardeşleri hâlen İstanbul’da oturan Hacı Ali Diler, Hacı Mustafa Akyürek'tir.
Buraya kadar olan kısaca hayatından bahsettiğim Hanifi Hoca'nın fikir tarihindeki yerini ikinci bir yazımla belirteceğim.
Yazan: Uğurol BARLAS