Gaziantep ile Kilis şehirleri arasında bulunan meşhur Ravanda kalesi hakkında, halk arasında söylenen yaygın bir efsaneyi Ravandalı olan babamdan dinleyerek, unutulmaktan kurtarmak amacı ile yazmış bulunuyorum. Ravanda kalesinin müslümanlar tarafından alınış hikâyesi şöyledir:

Peygamberimiz Muhammet aleyhisselam zamanında Ravanda Kalesi müstakil büyük bir kaleymiş. Hazreti Ali’nin oğulları Hasan’la Hüseyin avlanmak ve gezinti yapmak üzere Medine’den ayrılmışlar gittikleri yer çöl olduğundan yollarını şaşırmışlar, nihayet gece olmuş yatmak için çalılık bir koruluk içine ayrı yerlere yatmışlar, geceleyin Ravanda kalesi hükümdarı Ravandiz maiyetiyle oradan geçiyormuş, ay ışığında Hüseyin’in dişleri parlıyormuş Hüseyini almış götürmüşler, Hasan’ı görmemişler. Ravandiz Kaleye gidince çocuğa sormuş: Kimsin, necisin? diye. Hüseyin de Muhammet peygamberin torunu ve Hazreti Ali’nin oğlu olduğunu söylemiş. Ravandiz ise hemen öldürülmesini emir vermiş. Çünkü büyük düşmanı Al’inin oğlu ve putlarını kötülüyen Muhammed’in torunuymuş. Fakat Akil Dane denilen gün görmüş ihtiyarları çocuk öldürülmemesini ve öldürüldüğü takdirde Hazreti Ali’nin Kalede taş üstünde taş bırakmıyacağnı ve çocuğu besleyip kendi dinlerine döndürülmesinin ve Ali’yi ancak oğlunun öldüreceğini söylemişler.

O anda Muhammet aleyhisselam torunlarının kaybolduğundan bizar olmuş kederlenmiş, ağlamış ve derhal Hak tarafından Cebrail aleyhisselam gelerek Allah’ın selamını söylemiş ve torunlarının yolu şaşırdığını Hasa’nın falan yerde, Hüseyin’in ise Ravanda kalesi padişahının götürdüğünü söylemiş, Hazreti Muhammet aleyhisselam hemen sahabelerini toplamış Ravanda Kalesinin nerede olduğunu sormuş, bilenler anlatmışlar. Kalenin çok yüksek ve kuvvetli bir kale olduğunu padişahının Ravandiz olduğunu anlatmışlar. Hazreti Ali peygamberin izniyle 40 müslümanla yola çıkmışlar ve Ravanda Kalesine vasıl olmuşlar. İmamı Ali bakmış ki bu kaleye kılıçla girilmez, ancak mancınıkla alınılacağına karar vermişler. Kalenin karşısında Afrin çayının öte yanında kuzey batıda Koyunca Dağının eteklerine gelmişler ve mancınığı Medinede unuttuklarını anlamışlar. Hemen arkadaşlarından birini Medineye mancınığı almaya göndermişler. Birkaç saat gidince iblis lain sakallı derviş şeklinde müslümanın önüne çıkmış Medine diye Sarıkaya taraflarında bir kâfir şehri varmış oraya götürmüş. Günler geçmiş Müslümanlar beklemişler hiç gelen giden yok, muhtelif aralıklarla 39’zuda gitmiş en sonunda Hazreti Ali kendisi yola düşmüş. İblis Önüne çıkınca Ali işi anlamış ve yinede bilerek arkadaşlarının yanına gitmiş. Bakmışki birkısmı şehit olmuş bir kısmı cenk eder nara vurunca arkadaşları sevinmiş, kâfirler ise şaşırmış, nihayet başarmış. Kalan arkadaşlarını yanına alarak Medineye gitmişler, mancınığı getirmişler. Hazreti Ali’yi mancınıkla atmışlar kalenin üstüne düşünce bir nara vurmuş (Allahu ekber lailalıe illallahu vallahu ekber Allahu ekber velillahilhamd) demiş. Hazreti Hüseyin babasının yanına koşmuş ve diğer müslümanlara kapıyı açmış ve azim cenk olmuş nihayet Allah’ın izniyle kâfirler kırılmış, en sonunda bir kâfir karısı köpek şekline girmiş yavrusunn ağzına almış giderken müslümanlar Ali’ye bunu öldürmesini söylemişler. Ali ise Zülfikârın pis olacağını söylemiş öldürmemiş başka yere gitmiş yine doğurmuş. Hazreti Aliden sonra kale müslümanların elinde hatta kıble tarafında bir cami var o zamanda yapılmış ve böylece Ravanda kalesinin fethi tamamlanmış.