Mülakat NO:4

(Bu tarif nazmendir. İncelenmesi ve açıklanması kolay olmayacaktır. Sayın okuyucularımıza haber verelim!)

Bu yüce nağme nedir? "Ah-ı meal'in mı senin;

"Nefes” in mi, ya "ses"in mi, ya "cemâl" ın mi senin;

İnleten nâyı - "firak” ın mı,- "visal” in mi senin;

Bak neler söyletiyor "Hazreti Mevlâ”, nâyeye.

Bu şu demektir:

Tasavvuf felsefesine göre, insan diye adlandırılan mahluktan murad, "adam” değil "âdem” dir. Âdem, önem (mâna) taşır. Adam önemsizdir. Burada kullandığımız önem veya mana kelimeleri, hep kullandığımız şekilde değil; kendine mahsus yüksek grado üzerinden kullanılmıştır.

Yukarıdaki tarifin birinci mısrasındaki "meâl” kelimesi bu gradodan, yani önem veya mana demektir. Âdem'in bu önem veya manasını, ancak ve ancak mutlu olan ilm-i musiki beyan ve ifade edebilir; güzel sanatlardan olan musiki değil.

Ancak "mutlu ilm-i musiki"nin beyan edebileceği bu önem ve mânânın altında neler yoktur ki! Biz, şuracıkta yalnız birisi ile temasa geleceğiz: Yüksek gradodan sorumluluk duygusu. Bu cümlede, "yüksek grado” sıfatını kullanmaya mecburuz. Çünkü, alelâde manada herkes sorumludur ve bu hâl umumîdir. Bu iki cins sorumluluk ayırt edilmezse zulüm olur.

Adamın değil; Adem’in şanından olan yüksek sorumluluk hâli, acaba ne şekilde tezahürlere sebep olur?

(1) Yüksek sorumluluk muhakkak yapıcıdır. (Bundan şu çıkar ki, yüksek gradodan olmayan -yani alelade manada olan- sorumluluğun yapıcı olduğu iddia edilemez!)

(2) Yüksek sorumluluk içinde olan insan, yani âdem, muhakkak ve daimî çaba halindedir. Ayni veçhile bilinmelidir ki, bu çaba da yüksek gradodan çabadır. Ayni veçhile, alelade mânâda: herkes çaba halindedir ve bu hâl de umumidir.

Tasavvuf felsefesinde ‘aşk’ yerine göre tarife tabidir. İşte yukarıda sözü̈ geçen yüksek gradodan çaba, bir aşktır. İşte Yaman Dede’nin ilk mısraı çok derinlerden ifadesini buldu: Mutlu olan ilm-i musiki, yüksek gradolu sorumluluk duygusunun yarattığı çabadan, yani aşktan bahseder.

Bu yüce nağme nedir? - Mutlu olan ilm-i musiki :

Ah-ı ”meal ın mı senin = Yüksek gradodan sorumluluk duygusunun yarattığı çaba, yani aşktır, yani ”ah” tır.

Sayın Bay Oğuz, ne yaptık yaptık, kolay olmayan bir tepeyi- yani Yaman Dedenin ilk mısrasını- aştık. Bu azametli mısranın hakkından geldik. Ben kendi halime göre memnunum; sen de kendi haline göre memnun ol!

(Devamı var)