Mülakat No:6

Tasavvuf felsefesine göre:

  1. İnsanlar nasıl adam-âdem diye ikiye ayrılıyorsa, âlem (=Cosmos, kâi­nat) de:” âlem-i bâki”,” âlem i fâni” (=âlem-i şuhut, âlem i fena, âlem-i hayal) olarak ikiye ayrılır. Ötedenberi, tasavvuf felsefesi ekolunun mensuplarınca,

Bu zatın musiki şeceresi şöyledir: Kulekapu Mevlevihanesi son Neyzen başısı.

Hocası: Aynı mevlevihanenin Neyzen başısı Aziz dede

” Üsküdar Mevlevihanesi Neyzen başısı

Salim Bey

” Neyzen Yusuf Paşa

” Beşiktaş Mevlevihanesi Neyzen başısı ve Şeyhi Sait dededir.

Âlem-i faniye yokluk âlemi dernek âdeta teamül olmuşsa da, bu doğru değildir. Her iki âlemde, mevcut olmak bakımından ayni seviyededir. Yani, her ikisi de mutlak olarak vardır.

2- Bütün olaylar bir araya gelerek âlemi vücuda getirmişlerdir, getiriyorlar, getireceklerdir. Yapıcı veya olumlu olaylardır ki âlem-i bakiyi, yıkıcı veya olumsuz olaylardır ki âlem-i faniyi yaratırlar.

3- Olayların yapıcı veya yıkıcı olduklarını ne ile anlarız... Bu hususta elimizde bi “Kriteryon” veya ölçü varımdır? Vardır: İlm-i ledün pınarından alınacak gerçek bilgi bu ilmin tek öğrenim yolunun da sülük olduğu, 5 sayılı mülâkatımızda işaret edilmiştir.

4- Olaylar sayısız, sonsuz ve sınırsızdır. Ve böyle olması şânındandır. Lâkin, bu olayların içinde, tasavvuf felsefesini ilgilendiren, yalnız ve yalnız insana ait olan olayladır. Şu hâlde, bunun dışında ki olaylar, toptan önemsiz olmuş olurlar. Tıpkı, adamın önemsiz olması gibi.

5- Fikrî, ruhî, manevi, "hayalî ve bunlara benzer mefhumlar ötedenberi âdeta teamül halinde, olay dışı (=âlem dışı) sayılmışlarsada, bu bir gelenektir. Doğru değildir. Bir gelenek doğru olmayabilir.

6- Anlamada kolaylık olsun için, insanla ilgili olayları ikiye ayırmakta bir sakınca yoktur alelade olaylar; fikrî, ruhî vs. gibi kelimelere tevdi edilip sözde olay olmayan olaylar.

İşte, kesin olarak bilinmelidir ki alelâde olayların anası: (=menbaı) fikrî, ruhî, vs. gibi kelimelere tevdi sözde olay olmayan olaylardır. Bu noktada, önemi icabı olarak, bir örnek vermek yerinde oIur. Bir genç üniversiteyi bitiriyor. Fakat hiçde bir üniversite bitir­

miş gencin niteliğine malik değildir bu, insanla ilgili alelâde bir olaydır.... Bu defa, bu gencin orta öğrenim çağındaki durumunu gözden geçiyoruz: yalancı, kopyacı, öğretmenlerine ve ebeveynine karşı saygıdan yoksun, öğrenimine karşı hiçbir zevk taşımamış.

İşte, şu örnekteki alelâde olayın anası yaratıcısı: yalancılık, kopyacılık, saygısızlık, öğrenime karşı zevkten yoksunluk gibi sözde olay olmayan olaylardır.

7- Herhangi bir mevcudun, diğer mevcutları üzerine; diğer mevcutların, herhangi bir mevcut üzerine: karşılıklı etkileri vardır. Bu kesindir. Mevcudun şanı icabıdır.

-Devamı var-