1917 yılı tıbbiye okulu mezunlarından olan Dr. Fahri bey, İstiklal savaşında Gebze bölgesi isyanını bastırmış, Gaziantep savaşı sırasında merkez husûmet tabipliği yapmış, Cumhuriyet devrinde, önce Ankara’da daha sonrada İstanbul’da “Adli Tıb” müesseselerini burmuş, 29 yıl bu müessesenin başında bu unmuş ve halen İstanbul Denizcilik Bankası Sağlık enspektörlüğü yapan kıymetli bir şahsiyettir.

Aşağıda Dr. Fahri Can’ın “Antep” savaşına ait hatıralarından bir kısmını bulacaksınız:

“İkinci Düzce isyanını bastırdıktan sonra o zamanki sıhhiye vekili Dr. Adnan Adıvar’ın isteği üzerine Maraş yolu ile Gaziantep’e geldim. Fakat şehre gündüz giremediğimizden bir kılavuz ile yanım da Pazarbaşı Nuri Bey Efendide olduğu halde Hacı Baba gediğinden gece girdik.”

“Şehre geldiğimin haftasında kolordudan bir şifre aldık, bunda kendilerinin verdiği bir saata Çıksorut mevkiinden hücuma geçmemiz bildiriliyordu. Biz içeriden, kolorduda dışarıdan hareket edecek ve Fransızları kıskaca alacaktık. Denilen saata hücuma geçtikse de kolordunun fikrinden cayması üzerine bir şey yapamayarak “Çıksorut” tepesinde iki yüz elli kadar şehit bırakarak geri çekildik.”

“Çıksorut hücumunda şehit düşenlerden tanıdığım birisi iki gün evvel Mağarabaşı semtinde karısını, 5 çocuğunu, anasını ve iki yakınını şehit vermiş cesur bir Antepli idi.”

“Gaziantep’e geldiğimin ikinci ayında şehirdeki bütün yiyecekler tükendiyinden halk acı zerdali çekirdeğini suda tatlılandırıp ekmek yapmaya başlamıştı. Fakat acı zerdali çekirdeği zehirli olduğundan şehirde (Hıçkırık hastalığı) baş göstermişti. Bende dahil pek çok kişi bu hastalığa yakalandık. Heyeti merkeziyeden M. Ali efendi hıçkırığı bir parmak hırsızlama bal keser dedi ise de benim hıçkırığıma bir tesiri olmadı. Şehirde acı zerdali çekirdeği yemekten meydana gelen hastalık fazlalaştığı için isteğim üzerine Heyeti merkeziye tarafından “Acı Zerdali çekirdeğinin yenmesi” yasak edildi. Fakat açlık yüzünden ölümlerin fazlalaşması üzerine bu kararı tatbik etmedik.”

“Çok kısa olmakla beraber hayatımın en güzel ve en acı anlarını kan ve ateş ile karışmış Gaziantep’te yaşadım. Çünkü burada riya, dalkavukluk ve şahsi ihtiras yoktu. Herkes eşitti. Hakim olan yalnız ve yalnız yurdu düşmana teslim etmemek için döğüşmek açlığa sefalete ve yoksulluğa dayanabilmekti.”

Uğurol BARLAS