Yazı dilimizde bazı meyvaların adını İstanbul lehçesile ses uyumu kuralına aykırı olduğu halde, Gaziantep’in gerek şehir, gerek köylerinde, hattâ Türkiye’nin bir çok illerinde gramer kuralına uygun olarak kullanılmaktadır: Yazı dilimizdeki kestane yerine kestene, şeftali yerine şeftali, zerdali yerine zerdeli olarak kullanıyoruz. Bunun gibi, İstanbul lehçesinde tane der, kullanışımızda ses uyumuna uygun olarak “dene” yahut “tene” deriz. Halbuki dene, tecrübe et anlamına gelir, tene de (hububat) karşılığı olarak da kullanılırsa da bu da ayrı bahis.

Fiillere gelince, bunda da durumumuz bambaşkadır. Meselâ: Alacağım kelimesini İstanbul lehcesile “alicam” veya bazan bunun tersine “alacim” diye kullananlar da vardır. Yukarıda arzettiğim meyva isimlerinin İstanbul lehcesile kullanılışı gramer kurullarına aykırı olmakla beraber şaz olarak kabul edilmiştir.

Kalın heceli masraflarda hal böyle olup ince hecelilerde de böyledir: Geleceğim yerine gelicam dendiği zaman uyumsuzluk olduğuna rağmen, gelesim şeklinde de kullanıldığı vakidir ki bu şimdiki gramerimize uygun olmadığı halde ses uyumuna uygundur. Bu fiilin hal sıygısını kullanırken gramer, kurallarımızda ve İstanbul lehçesinde geliyorum olduğu halde Gaziantebimizde geliyim ve bazı illerde geliyrim, Kiliste ise gelorum şeklinde kullanılmaktadır.

Dilimizde kullanılan yabandı kelimelerdeki ses uyumsuzlukları çok olduğu halde zaruri olarak kabul edilmiştir: Arapçada bina, kâinat, kimya, hikâye, ilâve vs. Fransızcada: İnternational ve ilh. gibi

Gerek dilimizde, gerek diğer dillerde bu ses uyumsuzsuzluklarınm bir çok örneklerini vermek mümkündür. Bütün bunlar dilin cilveleridir. Dil ve bilvesile gramer kurallarımızı ıslâh etmek zorundayız.

Cemil GÜÇYETMEZ