“BİR ÖĞRETMENLE KONUŞTUKLARIM” DAN

ÇOCUK VE GÜDÜMLÜ OYUN

-68’nci sayıdan devam-

Toplu çalışmalar esnasında çocuklara, vazifelerinin yalnız başına olgunlaşamayacağı, bir kişinin başarı göstermesinin topluluğun başarısı demek olacağı, ancak bir toplulukta herkes kendisine verilen ayni ciddiyet ve dikkatle yapmaya gayret ederse muvaffakiyet kazanabileceği; zira, bu toplulukta herkesin bir birine bağlı olduğu birbirine saygı ve sevgi göstermesi ve icabında fedakârlıklar lâzım geleceği ve her çalışmanın birbirinin tamamlayıcısı olduğu münasip fırsatlarda telkin edilmeli ve yarının cemiyet hayatına katışacak yavruları cemiyetten kaçan insan olarak değil fakat cemiyete koşan, varlığının tamamlayıcısı ve gelişmesini onda bulunan insanlar olarak yetişmelerine dikkat edilmelidir.

Bu çalışmalar esnasında bir kısım çocuklara da, oyunun içinde rol verilmemekle beraber, resim ve eleştiri derslerinde öğrendikleri bilgilerden faydalanarak oyun için gerekli ufak tefek dekorlar ve malzemenin hazırlanması, boyanıp yapılması, sınıftaki veya okuldaki duvar gazetesine hazırlanan oyuna dair resimler, afişler yapmaları ve oyunun geri plânda yapılması gereken hazırlıkları yaptırılır.

Bu oyunlarda yapmak istediğimiz diğer birşey de çocukların beden kabiliyetinin geliştirilmesi, müzikle de kulak terbiyelerinin geliştirilmesi ve müzik zevklerinin gelişmesinin teminidir. İşte bunlar için tertipleyeceğimiz oyunlarda tek sesten yürüyerek çok sesli korolara, Halk türkülerinden, gar; müziğine kadar çeşitli türküler, marşlar ve şarkılara yer vermemiz, müzikli oyunlar tertiplememiz bu suretle çoğunun kulağını sesleri kavramasını ve müzik terbiyesinin gelişmesini sağlamamız lâzımdır. Buna bağlı olarak Millî oyunlar, rondlar ve birbirine daha bağlı karışık danslara ve müzikli beden hareketlerine doğru giderek bir taraftan memleket havalarını ve oyunlarını bilmesini diğer taraftan da ahenkli konuşmasını bildiği kadar ahenkli hareket etmesini, zarif olmasını ve mütenasip bir vücudun gelişmesini istediğimiz çocuğa müzikle beden hareketlerinin birlikte ahenkle çalışmalarını öğretmemiz lazımdır.

- Peki ama söyledikleriniz o kadar çok ve o kadar ağır işler ki başarılması azimli çalışmalar ister.

- Evet, fakat bu söylediğim şeyler bir gün veya senenin meselesi değil senelerce uğraşılıp yapılacak ve iyi sonuçlar alınacak sistemli bir çalışmanın işidir. Ancak bunlar sayesindedir ki çocuklarımız şuursuz mahalle ve sokak oyunlarından kurtarılıp güdümlü bir oyunla ve öğretmenin yakın ilgisi ile gelecek için daha verimli birer varlık olacaklardır. Benim istediğim, sene sonundaki gösterilerimizde çocuklarımızı ve velilerini bir araya toplayıp eğlendirmek ve hoş bir gün geçirmeyi temin etmek değil, o gösterilerde bir senelik güdümlü ve verimli bir oyun proğramının ve çocuğa mal edilen güzellik ve iyiliklerin çocuk, öğretmen ve çocuk aileleri hesabına kaydettikleri müsbet kazançları görerek zevk duymaktır.

Öyle zannediyorum ki bir piyes yazdırmak isteyişim sizi artık düşündürecektir. Zira ne yapmak istediğimi bir parça anlatabildim, fakat bu gün söylediğim bu dağınık fikirlerimin hesabını ders yılı sonundaki yapacağımız oyunlarda lâyıkile verebilsem o zaman alkış günü için değil, fakat bir zevk, bir amaca ulaşmak için çalıştığımızı, sanırım ki daha iyi anlıyacaksınız.

Öğretmen yorulmuştu, fakat inandığı ve tahakkukunu arzu ettiği işleri anlatmanın verdiği zevkle gözleri parlamıştı. Parlıyan gözlerini yavaş yavaş çevirdi duvardaki saate baktı.

- Oh!.. vakit epeyce gecikmiş sizi de sözlerimizle uzun bir zaman alıkoydum. Yarın için hazırlanacak derslerim var; müsaadenizi rica edeyim, bundan sonra görüşeceğimizi ümit ederim. Dedim ve ayrıldım.

Eve döndüğüm zaman çocuğumu çalışma masasının başında kâğıtları arasında uğraşır buldum. Atık ne yapıyorsun diye sormadım.

Çünkü onun adım adım takip edeceği yolun ne olduğunu öğrenmiş ve bunun iyiliğine öğretmeni ile beraber ben de inanmıştım.

Sene sonu bu emeğin veriminin hasatlanacağı günü beklemek lâzımdı.

Gaziantep: 15.X.1944

Yazan: Burhan Sıtkı ÇELTİK