Açıyorum “Kültü”ü didikleyerek okuyorum. Anılarımla tutkularımın tümünü seferber ediyorum. Bir gerçekle karşılaşıyorum. Sonsuz bir yeis kaplıyor bedenimi; kendimi boşlukta hisseder gibi oluyorum. Tüylerim gömleği yırtıyor. Bir gerçek ki bütün sağ duyularımı dürtüyor. Ne acı şey o!.. Sanki zehir zemberek; “Münevverlerimize büyük önem veriyoruz. Teşkilâtımızda çalışmak isteyenleri baştacı ediyoruz... Fakat münevverlerimizin çoğu kültürel faaliyetlere bir ilgi bile duymuyorlar... Öz kedilerinin işlerine büyük önem veriyorlar.” Gerçeğin ne acı meyveleri bu cümleler. Gökten inmiyor, onuda söyleyen bizden. Hemde içimizden. Zavallı kişi ne kadarda yalnız hissediyor kendini. Bu serzeniş karşısında kendi kendime gülüyorum, ağlamam lâzım gelirken.

Hemen koşup eline kalem olasım geliyor. Ve benim kıstığım bilgileri onun kafasıyla dile getirmek arzusu ile çırpınıyorum. Bütün parçalarımla birlikte “sağduyu” mu veresim geliyor kendine. İşte sana bir vatanist malı; kullan kullanabildiğin kadar diye bilmek için. Ama, niçin vermeyeyim. Bir kişimiyim ayaklı elli ve hürmüyüm bu topraklar üstünde. Bu hürriyeti bana sağlayabilmek için kara toprağa girenlerin memleketine hizmetten nasıl uzak kalabilirim. Tanrı Türk’ü korusun; vatan haini damgasını nasıl vurmazlar kendime. Onların ruhunu mezarda rahatsız edersem.

Ama niçin kaçıyorum bu davadan. Bu dava vatan davası memleket havası; rütbe yağması değil. Güneşe doğru eller uzanıyor mu; neden benim elimde bulunmasın içinde. Niçin bende güneşe doğru yürümeyeyimde, sırtımı çevirip gölgemden gerçekler aramaya çalışayım. Bu günlerde çevremiz bir şeye gebe; bir çocuk doğacak. Ki adı “Antep” rütbesi “Gazi”dir. Niçin soyadını “Kültürlü” koymayayım.

Hepimizin bir “sağ duyu”su var dostlarım. Tanrı yine Türk’ü korusun. Çok şükür solcu değiliz. Biz bir fidan olmazsak, olacaklara destek olalım. Kültürlü çocuğun doğmasında -ebe- olalım. Hiç değilse onun ölü doğmasına sebeb olmayalım. Torunlarımızın inkisarından mezarda yatamayız sonra. Onları bu memleket davasında yalnız bırakmayalım. Nurlu ışık altında mutlu güne doğru gidenlere katılalım.

Bu memleket davasına, aydınlarımızın tümünü maddi ve manevi alâka göstermeye çağrıyı bir borç biliriz.

Yıldırım Bengi KAVRAAL