Bir taraftan devrimlerimizi müdafaa ederken bir taraftanda bir sürü Devrim Düşmanlarına, göz yumuyoruz. Yurdun birçok yerlerinde dini maddi ihtiraslarına alet etmiş yobazlar, açıktan açığa veya gizlice zehirlerini hâlâ etrafa saçıp duruyorlar.

Birçok yerlerde olduğu gibi şehrimizde de kara çarşaflılara, devrimlerimize hiç çekinmeden meydan okuyan bu geri kafalı insanlara raslamak mümkün. Mahalle aralarında hâla “mahalle mektepleri” fütursuzca talebelerini yetiştiriyor! İşin asıl acı tarafı bazı ana babalar çocuklarını buraya göndermekte hiçbir mahzur görmüyorlar.

Bugün ilk ve orta okullarda din dersleri okutuluyor. Okullarımız her ne kadar bu ihtiyaca lâyıkıyla cevap verecek mahiyette ve kudrette değilse de gerek okutulan kitaplar ve gerekse dersi veren öğretmenler, mahalle mekteplerinde bu işi sırf para kazanmak amacıyle yapanlardan, kıyas edilemiyecek derecede daha ehliyetlidirler. O halde niçin bu küçücük yavruları hiç bilgisi olmuyan bu cahil insanların eline teslim ediyoruz. Bu yavruların istikballerini mahvetmek günah değil mi? Bu işi bir geçim vasıtası yapmış insanların yetiştirdikleri bu zavallı çocuklardan ne beklenebilir?

Körpe dimağların genişlemesine ve gelişmesine imkân vermiyecek şekilde saran, onları belki de istikbalin birer mürtecisi yapacak olan bu faaliyetlere neden müdahele etmiyoruz? Neden?

Şurasını esefle itiraf etmek lâzım gelir ki; devrimciliğimize olan bağlılığımız gün geçtikçe çözülmektedir. Eğer ideallerimiz önünde beliren bu kara cahil güruha lâzım gelen muameleyi yapmaz, bu tekrar geriye dönme hareketlerine karşı pasif kalırsak, bunun ceremesini daha evvel olduğu gibi gene bizlerin çekeceğini unutmuyalım!

Hasan ÖZTAŞ