Doğduğum ve büyüdüğüm yer olan Gaziantep’in Çukur mahallesinin sakinlerinden Kadir oğlu Celâl Kadri Barlas da öbür dünyaya göçtü.

İlk öğrenimini Antepte yaptıktan sonra, o zaman İstanbul Darülfünuna gidip okuyan nadir Anteplilerden biri de Celâl Kadri Barlas olmuştu. Celâl bey mükemmel Fransızca bilir ve bilhassa Tarih ve Coğrafya bilgisi çok kuvvetli idi. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Antep Ticaret idadisinde tarih, coğrafya öğretmenliği de yapmıştı. Değerli bir maarifçi ve yazardı.

Antebin Fransızlar tarafından işgali yıllarında kurulan, Muvakkat hükümetin başma geçmesi için Celâl Kadri beye Fransızlar teklifte bulunmuşlardı. Celâl Kadri Bey bu teklifi kabul etmek zorunda kalmıştı. Yıllar sonra bu konudaki bir soruma Celâl bey şöyle cevap vermişti: (O sıralarda Antep hükümeti muvakkatesinin başına Fransızlar bir ermeniyi geçirmeyi düşünüyorlardı. Ben iyi Fransızca bildiğimden Fransızlarla Türkler arasında teması sağlıyan şahıslardan biri de bendim. Hükümeti Muvakkatenin başına bir Ermeni geçecek olursa, düşmanımız Ermeniler çok büyük bir koz ve imkâna kavuşacaklarından, büyük endişe duyuyordum. Bu takdirde Türkler ezilecek ve Türklerin harbe hazırlanmasına imkân verilmiyecekti. Bu sırada, nasıl oldu bilmem Fransızlar mutasarrıf olmayı bana teklif ettiler: Ben de Ermenilerin korkusundan kabul etmek zorunda kaldım.)

Celâl Beyin mutasarrıflığı zamanında memleket içinde bulunan birçok silâhlar hep toprağa gömülmüş, saklanmış, Fransızlara teslim edilmemişti. Yeni hükümeti muvakkatanın ekseri jandarması, polisleri, hep Antepli Türklerdendi. Bunlar geceleri gizli gizli, saklanmış silahları, cephaneleri, hep şehir dışında bulunan Milli Türk kuvvetlerine kaçırmakta devam ediyorlardı. Eğer İdare Türklerde olmasaydı bu işler yapılamazdı. Bunları anlıyan Fransızlar ikide birde Celâl beyi tazyik ederlerdi. Türklerin umumunun selâmeti için bazı Türklere karşı hoşa gitmeyen olayların meydana gelmesini de Celâl bey önleyemedi.

Celâl Kadri beyin Fransızlar idaresindeki muvakkat hükümette mutasarruf olmasını birçok Antepli gibi bende uzun yıllar affetmedim. Fakat zaman geçip hislerle değilde akılla, hadiselerin akış seyrini takip edince Celâl beye hak verdim. Bir kerre düşünelim. Hiçbir kuvvet ve kudrete malik olmıyan Antep şehri içinde bulunan Türkleri, her türlü imkâna sahip Fransızlar ezecek olsaydı acaba hangi kuvvet Türklere yardım edecekti? Antep şehrinin içi düşman Ermenilerle ve dışı Fransızlar tarafından işgal edilmiş ve hâkim yerlere toplar, makineli tüfekler yerleştirilmişti Büyük Atatürk, Türk devletini yeni kurmuş ve batı cephesinde Yunan istilâsını durduracak kuvvete dahi kavuşamamıştı. Atatürkün güney Türklerine geniş ölçüde yardım etmesi imkânsızdı. Antepteki yerli ve yabancı Ermeniler de boş durmuyor Türklere çeşitli iftiralarda bulunuyorlar ve Fransızları kışkırtıyorlardı. Fransızlarda mutasarrıfı muhatap alıyor ve sıkıştırıyorlardı. Böyle bir zamanda idarecilik yapmanın pek zor olduğunu takdir etmemiz gerekir. Celâl Kadri bey, yazıhane komşusu ve meslektaşı Avukat Hulûsi Yetkin’e Gaziantep savaşı ile ilgili şimdiye kadar bilinmiyen bir çok bilgiler vermiştir. Bunların bir an önce yayınlanmasını temenni ederim.

Son yıllarını Gaziantepte aramızda geçiren Celâl Kadri Barlas, Gaziantep Kültür Derneğinin de devamlı bir yardımcısı idi. Sık sık yazıhanesinin bitişiğinde olan derneğe gelir, gençleri teşvik eder, sorulan soruları cevaplandırırdı. Senelerce derneğin Haysiyet divanı başkanlığını da yaptı. Allah rahmet eylesin.

Mustafa GÜZELHAN