Esas konumuza geçmeden önce ilgililere Antep fıstığı hakkında aydınlatıcı bilgiler vermeyi yararlı gördük. Dünyada yabanî Antep fıstığının yayıldığı bölgeleri aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:

1- Akdeniz bölgesi,

2- İran-Turan bölgesi,

3- Çin-Japonya bölgesi,

4- Meksika bölgesidir.

Bunlardan başka bazı tür ve cinsleri Kuzey Afrika Çölü Kanarya Adaları, Formoza ve Filipinler’e de yayılmıştır.

Görülüyor ki, dünyada yabani Antep fıstığının yayıldığı alan çok geniştir. Buna karşılık kültür formları Türkiye, İran, Afganistan. Pakistan, Hindistan, Suriye, İsrail, İtalya, Yunanistan v.b de üretilmektedir. Gerek üretim, gerekse ticarî yönden önem arzeden ülkeleri ise Türkiye, İran, İtalya, Arganistan, Suriye v.b. dir. İtalya, Afganistan ve Suriye’de bir taraftan üretimin az olması, diğer taraftanda üretilen miktarın büyük bir kısmının içte tüketilmesi sebebiyle bu ülkeler, dünya ticaretinde önemli bir yere sahip bulunmamaktadırlar.

Bu itibarla Antep fıstığı ticaretinde başlıca söz sahibi ülkeler Türkiye ve İran olmaktadır.

Şimdi konunun memleketimizle ilgili kısmına geçiyoruz

Milliyet Gazetesinin 22/2/1972 günü sayısında: “A.BD ile Antep fıstığı ihracatı için temas yapılıyor” başlığı altında, kısaca şu hususlara yer veriliyordu: Amerika’ya ihraç edilen 250 ton miktarındaki Antep fıstığı girişte gıda maddelerinin sağlığa zararlı olup olmadığını kontrolla görevli “Food and Drug” teşkilâtınca muayene edilmiş ve bunların Aflatoksinle bulaşık ve dolayısiyle bozuk olduğu görülmüş. İkinci kontroldan sonra ise bunların ithaline izin verilmiştir. Bu problemin çözümü amaciyle Türkiye’ye gelen Amerikan “Food and Drug” Teşkilâtına mensup 3 yetkilinin gerekli temaslarından sonra hazırladıkları raporda öztele şu tavsiyeler öngörülüyordu:

1- Problem Antep fıstığının harmanlanmasından ihracına kadar geçen bütün safhalarla ilgili olduğundan, tedbirlerin her dönemde alınması gereklidir

2- Aflatoksini tesbit edecek analiz lâboratuvarlar tesis olunmalıdır

3- Bu amaçla bazı teknik âletlerin ithal edilmesi lâzımdır.

4- Bu konuda tercübeli elemanlara sahip olan Sağlık Bakanlı ile Ankara Üniversitesi Ziraat ve Veteriner Fakülteleri kendi aralarında iş birliği yapmalıdır. Bu açıklamalardan sonra, şimdi Antep fıstığının reddine yol açan ve ciddî bir problem haline gelen Aflatoksin zehiri hakkında bilgi vermeye çalışacağız.

Aflatoksin adlı adlı zehiri-Kimyevî madde veya Kimyevî maddeler bileşiğini, Aspergillus flavuz mantarı meydana getirmektedir. Bu mantar aynı zamanda yer fıstığı, ceviz ve fındığa da ârız olmakta ve bir süre sonra bu mevyeleri veya bunların yan maddelerini yiyen insan ve diğer sıcak kanlılarda ağır zehirlenmeler ve hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Aflatoksini yalnız Aspergillus flavuz değil Penicillum puberulum ile Aspergillus parasiticus mantarları da meydana getirmektedir.

Mantar, genellikle fıstıklara işleme ve depolama sırasında ârız olmaktadır. Depoların tekniğe uygun olmaması (Isı-rutubet gibi önemli faktörlerin ayarlanmaması, yarık, çatlakların bulunmaması gibi) küf mantarının meyvelere bulaşmasını ve yayılmasını kolaylaştırmaktadır.

Mantarın yaptığı ifrazatla bir süre sonra Aflatoksin zehiri teşekkül etmekte ve dolayısıyla tehlikeli hale gelmektedir. Meyvelerin içinde teşekkül eden bu zehirin veya kimyevî maddenin fümigasyon (zehirli gazlarla ilaçlama) yolu ile bertaraf edilmesi aslâ mümküm olmamaktadır. Böyle olunca da ticarette aksamalar, insan sağlığında ise tehlikeler baş göstermektedir. Alıcı ülkeler böyle bir tehlikenin varlığından haberdar oldukları için, ithalât sırasında hassas davranmaktadırlar. Yer fıstıklarımızı ithal eden İtalya’da yıllardan beri Aflatoksin konusu üzerinde dikkatle durmakta ve garanti belgesi istemektedir. Bu belgeleri verecek yetkili bir makam, şimdiye kadar bulunmamıştır ihraç şansı olan bu iki ürünümüzden başka, bugün karşılaşılan güçlüklere, yarın ceviz, fındık ve benzeri maddelerde de rastlanılacaktır.

Bu maddelerde en büyük ve ciddi rakibimiz olan İran, konuyu temelden çözümlemiştir. Bugün İran’da gerek küf, gerekse bakterileri öldürerek, çeşitli tehlikelere meydan vermemek için, T. Gazla (% 90 etilen oksit, % 10 karbon gazı) çalışan vakumlu fümigatuvarlar kurulmuştur. İhraç edilen fıstıklar bu fümiğatuvarlarda tekniğe uygun olarak gazlanmaktadır. Bu durum İran ürünleri için garanti teşkil etmekte ve dolayısıyla iyi fiyatla satılmalarına sebep olmaktadır.

Memleketimiz bu konuda rakiplerimize paralel olarak ve sür’atle tedbir alması zorunlu hale gelmiştir. Akü takdirde İhracatımızda daha büyük güçlükler ortaya çıkacak ve belkide beklemedik sürprizlerle karşılaşacağız.

Bunun için de her şeyden önce, Antep fıstığı, hem de yer fıstığını fümige etmek üzere, (Her iki ürünün kolaylıkla sevkedilebileceği bir yerde) vakumlu bir fümigatuvar ile gerekli analizleri yapacak bir lâboratuvar kurulmalıdır. Bu İşte geç kalındığı bir gerçektir. Bu gecikmeyi önlemek için, ilgililerin hemen harekete geçerek, konuyu biran önce realize edecek ciddî tedbirler almaları gerekmektedir. Gerek Aflatoksin, gerekse E. Coli basili ile ilgili problemler, bundan böyle de devam edeceğine göre, en uygun karar ve tedbiri almakta tereddüt edilmemelidir

Gelişmiş ülkelerin insan sağlığına verdikleri önem, ihracatçı ülkelere yeni yeni sorumluluklar yüklenmektedir. Bu sorumlulukları iyi anlamak ve benimsemekte zorunluluk olduğu aşikârdır. İhraç edilen ürünlerin temizliğini sağlamak ve bu hususu garanti etmek, şüphesiz ki, bize düşer, Hele insan sağlığın tehlikeye sokan Aflatoksin ve benzeri zehirli maddelerin teşekkülünü önlemek, her bakımdan önem arzetmektedir. İhracatta olumsuz gelişmelere yol açan bu gibi engellerin ortadan kaldırılacağını alıcılarımıza bildirmek durumundayız. Türkiye’nin para ve döviz kaybına tahammülü yoktur. İhraç edilen maddelerin hem miktarını arttırmak, hem de kalitesini düzeltmek zorundayız. Ulaşılacak hedef bu olmalıdır. İhracatın modern şart ve imkânlara göre düzenlenmesi gerektiğini kabul etmeliyiz. Bu konuda ihmale yer verilmemelidir. Kısaca, Antep fıstığı ve benzeri ürünleri bugünü çıkmazdan kurtarmak için, Etilenoksitle çalışan vakumlu Fümigatuvarla analizleri yapacak bir lâboratuvarın bir an önce kurulması gerekmektedir. Ancak bu yolla rakiplerimizle eşit şartlar altında rekabet edebiliriz

Üretim 14 bin, ihracat ise 3.300 ton (İhracat değeri 56 milyon TL) olan ve belirli alıcıları bulunan Antep fıstığının, ihracat yönünden kritik bir durumda olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. En büyük alıcı durumunda olan Birleşik Amerika’nın konu üzerinde hassasiyetle durduğu görülmektedir. Bu değerli ve ender bulunan ürünümüzün istikbali ile, herkesten önce bizim ilgilenmemiz gerekmektedir.

Kaynak:

1) Ziraat Ekonomisi Dergisi

2) Pflanzenschutz Nachricten “Bayer”

(Türkiye İktisat Gazetesi 13-4-1972)