Halkevimizin dil, edebiyat kolu yayınlarından olarak, orta okul sabık türkçe öğretmeni Hasan Çekli folklor işlerine bir kolaylık ve kılavuz olmak üzere (Folklor Mevzuları) adlı bir broşür neşretmişti. Broşürde esaslı 55 mevzu kaydedilmiştir. Herbir mevzu ile ilgili A. B. C. ... ve ilh. maddeler de vardır. Folklor konularının çokluğu ve genişliğine rağmen; o broşürdeki bir çok maddeler yazıcılar tarafından henüz işlenmemiş haldedir. Nihayet, her yazıcı tedarik edebildiği bir malzeme işliyor. Bu da tabiî ve zarurî olmakla beraber, yazıda oldukça muntazam bir seri takibedilmesi daha güzel ve enterasan olurdu Son derlediklerim ufak notlar olduğundan ben bu yazım da elden geldiği kadar bu esasa sadık kalmak maksadile broşürü ele alarak, derleyebildiklerimi o suretle sıralıyorum.

ÇOCUK HAKKINDA

Başpınann geçen yıllardaki sayılarında (Doğum ve Çocuk hak kında) başlığı altındaki an’ane ve âdetlerden yazmıştım. Folklor saha sı çok geniş ve uzun olduğundan bu yoldan yürünürken her konu üzerinde yazılan her yazı birer damladır.. Nihayet birer anket sayılır, ve derlemelerine bir sınır konulmaz. Bu sebeple yeniden derle diklerimi ek olarak aşağıya not ediyorum.

Çocuğu dutmıyan ([1]) kimse: Doğurduğu çocuğa meselâ (Arap) adını koyarsa, çocuğu Araba satar., Habeş adı da böyledir. O adam da, çocuğu satın aldıktan sonra sahibine iade eder.

İlkinden sonraki çocukları durmıyan bir kadın: Gösüncükteki ([2]) Memik Dede adındındaki ([3]) ziyarete gider. Ziyarete adaklar adar.

Kadının meselâ bir oğlu olur ve yaşarsa, çocuğa bu ziyaretin adını koymak âdettir. Ondan sonra, Memik ile Mahmut adının ne farkı var? diyerek çocuğun adını değiştirir ve Mahmut koyarsa; o çocuk ölmeyip yaşarsa da mefluç, sakat veya sair bir marazla muallel olarak yaşadığı görülmüştür.

Memik Dedenin ziyaret olarak tanınmasının masal ve efsanede rini burada kaydedecektim. Fakat bunu Sayın Kardeşim C. C. Güzel derginin 62 nci sayısında yazmıştır. Ben da yalnız, turada ufak bir fıkrasını kaydediyorum: Vaktile bir kız Memik Dede ziyaretinin yanındaki bir ağacın dalını kestiği zaman, (Memiğin sesini) işiterek deli olmuştur. Bu kız bilâhare evlendiği Arif efendi adındaki zatın koynuna girmemiş; daha sonraları kadının bir oğlu olmuşsa da o da deli olmuştur.

Bir çocuk doğunca, göbeği düşünciye kadar bir komşuya ateş vermezler. (Genel olarak akşamdan sonra komşusuna ateş, sabun, tava, kömür ve buna benzer kara şeyler verilmez, uğursuzdur.)

Yeni doğan çocuğu kırk güne kadar yalnız' başına (Gerek beşikte, gerek serbest) bırakmazlar; şayet yalnız bırakılmak zorunda kalırsa başucunda bir süpürge koyarlar.

Bebeklerin tırnağı uzun müddet için kesilecek halde değildir. Hattâ bu sebeple o derece mühmel bırakılırki, nihayet tırnak kendi kendine kopup düşer. Tırnağını ilk defa kesecekleri zaman bir erke.k kesesinde (-para cüzdanına) çeşit çeşit paralardan koyarak bebeğin elierini o keseye soktururlar; hangi türlü paradan ne kadarını* tuta- bilirse onu fakirlere sadaka ettikten sonra tırnağını keserler. Bazıları da: ayrıca o nisbetteki para miktarında çocuğa bebeklikten hatıra kalacak bir şey satın alirler. (Bu adetler de: Çocuk büyüdüğii^zaman “eli çakır olmaması» yani, evinden şu veya bu,bazı eşya çalmak veya satmak gibi, itiyatlar kazanmaması için imiş)

Yeni doğan çocuğa adını koyarken evvelâ kulağına ezan okumak, pek eski bir ananedir. (Bunun hikmeti de: Ona, güneşi' gürmeğe başlarken, ilerideki büyük karanlığı işaret etmek, mezarı hatırlatmaktır...) Doğana, yeni hayatı sevmeği öğretmek ve karşılaşacağı güçlüklerle uğraşmak cesaretini vermsk için yaman bir kılavuzluk, değilmi?!...

Nazara kârşı: -Bir çok âdet ve anane dolayısile, çocuğu nazar değmemek için baş vurulan çarelerden, takılan nazar boncuğu (Mâvi boncuk) vesaireden başka, iğde ağacından bir çöp parçası bebeğin kundağına konur.

Çocuk ateşle oynar ve raesalâ bir çöpü yakarak eğlenirse, ge ce altına işermiş. İyi sayılmaz. Buna, onun için mani olunur.

Yeni doğan bir çocuğun boğazına, ağzına (Kuranın tozunu sürerlerki büyüyünce okumuş olsun.

Çocuk ilk defa olrak su içirildiği zaman, gül çiçeğinin bir yaprağını tasa koyarak içirirler.


[1] Yaşamıyan

[2] C. C. Güzel Derginin .62 nci sayısında memik Dededen bahsederken gösüncüğü de anlatmıştır.

[3] Adaklar konusundaki derlemelerim gelecek sayıda çıkacaktır.