Gaziantep’in yerelsel türkülerinden birçoğu bazı olayların sonucu olarak doğmuştur ve zamanla unutulmuştur. Biz bu tip türküleri hikâyeleri ile sizlere sunacağız. İlk olarak henüz unutulur gibi olanları yayınlıyacak ve bunları hiç olmazsa unutulmaktan kurtaracağız. Teknik imkânların yetersizliği yüzünden bu tip türkülerin notalarını yayınlıyamamaktayız.

İlk türkümüz eski bir seferberlik türküsü:

HAY HAY BENİM AĞAM

Arasanın içinde

Al yemeni gıçında

Arasalar yıkılsın

Ahmedim var içinde

Gel gel benim ağam

Gel boynuma sarıl ağam

Köşkün köşküme bakar

Ataşın beni yakar

Çokmu gettim evine

Kör maya başıma kahar

Gel gel benim ağam

Gel boynuma sarıl ağam

Karşı dağın odunu

Yakan bilir tadını

Bir oğlum olursa

Ahmet korum adını

Gel gel benim ağam

Gel boynuma sarıl ağam

Ağ buğdayın özüyem

Kör hösünün kızıyem

Eller ne derse desin

Ben Ahmedin gülüyem

Gel gel benim ağam

Gel boynuma sarıl ağam

Ahmet gapıyı açtı

Bir ganne kohu saçtı

Baktım anam geliy

Ahmet duvardan aştı

Gel gel benim ağam

Gel boynuma sarıl ağam

Bu türküde geçen açıklamaya muhtaç kelimeleri açıkladıktan sonra hikayemize geçeceğiz: (gıç: Ayak, yemeni: ayağa giyilen bir Gaziantep pabuç, körmaya – kaynananın argo tabiri; ganne - şişe aştı; : Atladı)

Hikayemizin olayı seferberlikten biraz önce geçmiştir. Halen bunların ailelerine mensub şahıslar yaşadıklarından isim yazılmayacaktır: Boyacı mahallesinde 16-17 yaşlarında bir kız var. Henüz terziliğe başlamıştır. Ve "singer” dikişmakinasının antebe ilk geldiği yıldır, olayın geçtiği yıl. Bu kızcağız arasa da buğday satan bir genci yoldan gelip geçerken görüyor, ve seviyor.

Zamanla Delikanlıda kıza tutuluyor gizli gizli buluşuyorlar. Gel zaman, git zaman olay duyuluyor, oğlanın babası bu kızı oğluna layık görmeyip başka bir kızla - Bu kızdan kurtulmak için - evlendiriyor. kızın aileside kızlarını zorla başka bir adamla evlendiriyor

“Ahmedinin" aşkıyla yanan kız üzüntüden verem oluyor, ilk çocuğunu doğuruyor ve bir müddet sonra ölüyor çocuğunun adınıda “Ahmet” koyan kızcağızın son sözler. Ahmedinin ismini tekrarlamak oluyor.

İki ailenin anlayışsızlığı yüzünden önce kendileri ağlıyorlar, ölümleri ilede türküleşip devrin insanlarını ağlatıyorlar. Bu türkü bizzat olayın kahramanı olan kız tarafından ölmezden önce dizilmiştir. Bizse türküyü Kız enistitüsü öğretmeni Sabiha kızıl kanın annesinden derledik.

Ağlatanlar unutuldular, ama Ağlayan hâlâ ağlamaktadır türkülerde...