Sayın Bay AHMET ESEN’e
YAYLADAN SILAYA
On beş yılın hasretiyle
Göz yaşımı turunç yapraklarına
Sile sile
Sudaki gümüş selviler de bile
Yaşarken yana yana
Benim için Antep idi Adana.
Yayladan sızan bir ses,
Bana çok yakın bir insan sesi,
On beş yılın hasretinde gizli
Hatıralarını bırak! dedi
Kavaklığın ilhamına ak dedi.
Mezardan gelen sese uymadım;
Baykuş sesini duymadım.
On beş yılın hasreti sen kes!
Ona verdim sözü o ses
Tanınmış bir ozan sesi,
İşte kulağımdadır elim
Sesi dinliyelim:
Gözelim, bu yaz da yüzelim
Sarı güllükteki havuzlarda
Göklerin toprak kokusu yayan
Fıskıyesile
Yüzlerdeki buruşukluğu sile sile
Yıkanalım
Tabiîliğini zevkıne kanalım.
Orada sihirli baharların,
Esrarlı diyarların
Güzellik saklıdır.
Uçurum ayaklı dimdik yarların
Yıldırım çizmeli ayaklarıyla
Bulut başlı çınarların
Elektrikli şimşeklerile
Dışımız ve içimiz
Ütülensin tertemiz.
Sof dağlarının bembeyaz tepeleri
Ak saçlarıma beri gel diyor biri,
Güzelim; şemsiyemiz söğüt dalı,
Kadife çiçekler ayaklarımız altında hali
Sarı güllük yolunda boy ölçelim
Yaz gelmeden göçelim
Antebin yaylasına.
Orası sana, bana
İpek, gür saçları yağmur altında kalmış,
Uzun ve titrek kirpikli baygın gözleri uzaklara dalmış;
Aldığı hava ozonlu,
Yeşil kombinezonlu
Ve uzun boylu
Yaylanın gıdasını almış.
Bir peri gibi görünecek
Bu yıl gözüm sılada bir yayla baharı görecek
Sarı güllükte bük üzümlerine sarılmış çiçekler,
Çiçekler üstünde mest olan kelebekler
Uğrağımıza çelenkler örecek..
Ve o çelenklerin kokusunu, ipek kendisine benziyen
Dülük dağları rüzgarlarının dekolte kollarına geçirerek
Çıplak bacaklı, saz yanaklı,
İnci dişli, ince dudaklı
Bürüceğe gönderecek..
Bürüceke, Çukurovanın yaylasıdır biricek.
Çamların altında yarım ömrümün tamam
Hatıraları gömülü olan Bürüceği unutamam
O kadar güzel ki Bürücek,
Gönül orada öz cenneti görecek.
Şimdi orada fırtına var…
Oradaki rüzgâr,
Zaman olur ki bir tufan gibi köpürür,
Yalçınlara ve enginlere doğru
Ruhları çeker götürür,
Bazan da şiire bürünür.
Kuş dilile konuşarak
Dolaşır yaprak yaprak.
Çamları getirir dile
Ve kuş tüyü hafifliğile
Başlar üstünde yürür, yürür..
İpek ve yumuşak saçlara işler tarak
Vücudu pamuk dilile yalar,
Boşluklara ağır bir esans yayar,
Bir lavanta buharile tüter yaylalar.
Biricik yayla olan Bürücekte
Ne sinek görürsün ne böcek.
Serin bir rüzgar
Vücudu yalar
Dallara kondurur öpücek
Ve saçlara geçirir salkım söğütlerden
Eleğimsağma renkli bürümcek.
Fakat muhakkak yeryüzünde uçmak
Doğduğum yerde kurulacak..
Ve saadete vefalı sedir
Şaheserler koleksiyonu Anteptedir
Bu yerde kaynar Başpınar,
Ve bunun gibi kaç pınar….
İncili pınar Tan pınar…
Elmas yaratan pınar…
Neşe biter kırlarında,
Müzik gezere rüzgârında.
Güzel sanata kadife döşek
Bağlarının içindedir
Ve sevda diye çarpan yürek
Ülkü perisinin izindedir.
Bu yerde aşk merdiveni
Bağ çubuğunda ve fıstık filizindedir.
Demek ki artık Bürücek.
Toruslarının sisi gözlerimi bürümiyecek.
Çok göreceğim geldi amm seni,
Sılanın hasreti çekti beni.
Görüşmek üzere yakında
Şimdilik sana vedâ!..