Yakında tefrika edeceğimiz, kımyetli mebusumuz Bay Ömer Asımın yazmış olduğu “Atasözleri kitabı hakkında “Ulus” ta çıkan tenkit makaleyi aynen dercediyoruz:

Bir dostumun kitap raflarının en üstün yerinde kalınca bir kitap görmüştüm. Bu bütün dünya milletlerinin “Atalar Sözleri„ni kıyaslıyan İngilizce bir eserdi. Dostum, bu kitaba fazlaca baktığımı görünce gülümsedi;

— Tuhafına gidiyor değil mi? Dedi, fakat bence en iyi, en şaşmaz hükümler atalar sözlerindedir. Bir takım hükümleri yıllar aşındırır, değiştirir; yürürlükten düşürür. Halbuki atalar sözleri yılların potasında kaynayıp erimiş, asırların örsünde döğülnjirş, şaşmaz, değişmez artam almış şeylerdir. Onun için bu kitatı, kitaplarımın en başına geçirdim.

Değerli arkadaşım Ömer Asım Aksoy’un “Gaziantep ağzında ata sözleri,, adlı eserini - kitap, Türk Dil Kurumunca bastırılmış ve yayıma yeni çıkmıştır okurken yukarıki kitabı ve yukarıki sözleri hatırladım.

Türkçemiz ata sözleri bakımından çok zengindir. Bunun böyle oluşu da Türk milletinin eski bir düşünüş tarihine, kökleşmiş bir medeniyet ve kültüre sahip olduğuna başlı başına bir kanıt sayılsa yeridir.

Derleme dergilerine göz gezdirseniz, Gaziantep’ten gelmiş çok sözlere rastlarsınız. Ayni bölgenin ata sözleri bakımından da varlıklı olması, o vilâyetin genç ve bilgin mebusuna ikinci defa olarak böyle bir eser yazdırmış bulunuyor.

Kitabın önsöz kısmında ata sözlerimiz sınıflandırılıyor: Bunlardan bir kısmı, doğrudan doğruya, ahlâk hedefleri gözetir ve öğüt verir:

“İte bulaşmadan çalıyı dolaşmak iyi„

“Maşa varken elini yakma!”

“Güvenme varlığına, düşersin darlığına” gibi.

Bir kısmı da açıktan açığa öğüt vermez: fakat bize telkinlerde, tesirlerde bulunur:

“Baskısız yongayı yel atar.”

“Ağız yer, yüz utunır.”

“Ot kökü üstüne biter.”gibi.

Asırlarca görülen tecrübeler sonucunda atalarımız bize, şaşmaz ekonomi ve tutum dersleri de vermişlerdir:

“Al malın iyisini, çekme kaygısını.”

“Borca baylık, bir aylık.”

“Bir kılın örmeye faydası var.”

“Eskisi olmıyanın yenisi olmaz.”

“Eski kaçmış, iğne iplik geri getirmiş.”

“On para on arslanın ağzında.” gibi.

Bunlar içinde estetik hükürnlete de rastlarız:

“Güzele bakmanın göze faydası var.”

“Güzele köken yakışır, çirkine allar neylesin!”

“Güzel görünür, çirkin bürünür.”

“Giydiğini el beğenmeli, yediğini sen!” gibi.

Bazı ata sözleri de aile kurmanın, aile içinde kadının önemini belirtir:

“Erkek kuşun yuvası olmaz.”

“Yola çıkan yol alır; erken evlenen döl alır.”

“Erkek sel, avrat göl.”

“Eti ciğer eden de avrat, ciğeri et eden de.”

“Doğuran avrat Ezrail’i yenmiş.” gibi.

Hayatının uzun bir kısmını at üzerinde savaşla geçiren Türk milletinin ata sözleri içinde ata büyük bir önem verilmesi tabiî değil mi idi?

“At kudumu, yurt kudumu, avrat kudumu. „

“Yiğitin altında at aksamaz.”

“Ata dost gibi bakmalı, düşman gibi binmeli.”

“At atlısını tanır.”

Ömer Asım Aksoy, bundan başka, ata sözlerini dil, edebiyat, söz sanatları, vezin, kafiye v. s. bakımlarından da sınıflandırıyor.

Bu önsözden, bu sınıflandırmadan sonra Gaziantep ağzındaki ata sözlerine geçen yazman, bunları alfabe sırasile dizmiş ve ne demek istediklerini de, etraflıca, yanlarına yazmıştır.

Eser, bir örnek - eserdir. Yazanı kutlamayı ve başkalarının bunu örnek tutmalarını önermeyi borç bildim.

Nurettin ARTAM