BAĞCILIĞA TESİR YAPAN İKLİM HUSUSİYETLERİ:

Gaziantep’in iklimi mutedil olup dört mevsim hükmünü icra eder. İskenderun-Sibirya Siklon, Antisiklon merkezleri arasında bulunması hasebiyle Akdeniz havasının tesiri altındadır. Yazın batı istikametinden gelen garbinin sürüklediği rütubetin bağlar üzerinde tesiri görülmektedir. Antebin havası kuru (yabis) dur. Mevsimler arasındaki ısı farkları, bilhassa gece ve gündüz arasında yükseliş ve düşüşler fazladır. Üzümün kemale gelmesi için asma uzun ve sıcak bir yaz ister ki bu da Antepte mevcuttur. Yağış ortalama olarak yılda 550 milimetreden noksan değildir.

Teressübat kış ayları esnasında vukua gelir.Yazın kurak geçmesi sebebiyle üzüm tanelerinde çatlama, çürüme gibi hadiseler görülmediği gibi mantar hastalıklara nadir tesadüf edilir.

HÜNÜSÜ ÜZÜMÜN VASIFLARI:

Gaziantep muhitinde pek çok üzüm çeşitleri varsa da bunlar içerisinde sofralık olarak istihlak olunanı azdır. Hünüsü kısmen ince kabuklu, etli az tatlı, renginin cazipliği ve aynı zamanda son tur fanda kemale gelmesi bakmından fevkalede iyi bir üzüm türüdür. Yağmur geç yağdığı takdirde bozulmadan omacalar üzerinde uzun zaman kaldığı gibi ambalajlanmağa ve sevkiyata dayanıklıdır. Halen birçok tüccar ve bsğcılar Hünüsü üzümünü Adana, Mersin, Ankara ve daha birçok mahalleye sevkederek yüksek fiatla satarlar. Nefis ekonomik değeri üstün Hünüsü çeşidi yalnız başına dilkildiği takdirde çiçek mevsiminde silkdiği, tanelerinin küçük ve çekirdekten mahrum kaldığı görülür. Bu kadar mühim bir üzüm çeşidinde müşahede edilen olayların neden ileri geldiğini anlatmak yerinde ve faydalı olur kanaatindeyiz.

Malum olduğu veçhile çekirdeğin teşekkülü doğrudan doğruya dölleme ile ilgilidir. Dişi ve erkek organların muayyen bir devrede diğeri ile birleşme neticesi dölleme vukua gelir. Üzümlerde çiçek durumu bilindiği üzre hünsa (Ersellik) dir. Hünüsü üzümlerinin çiçekleri tetkik edildikte morfojik bakımdan hünsa,Fizyolojik Bakımdan ise yalnız dişi olduğu görülür. Vaziyeti biraz daha aydınlatmak lazım gelirse: Hünüsü çiçeklerinde dişi organ gayet güzel teşekkül etmiş olduğu halde pollin tezlarını (gubari tali) verecek vitaminler başaşağı kıvrılmış vaziyettedir. Döllemeyi yapacak erkek organlar dumura uğramış ve dölleme yapamicak vaziyyete oldukları anlaşılmaktadır.

Müller—Thurgau ilk defa olarak üzümlerde çekirdek sayısı ile meyve büyüklüğü arasında müsbet bir korellasyon mevcut olduğunu yani çekirdek sayısının fazlalaşması ile tane büyüklüğünün arttığını isbat etmiştir. Elmalarda yaptığını bazı tartıllara istinaden bunlarda da böyle bir korellasyonun mevcut olabileceği kanaatine varılmıştır.

Nihayet Kabel bir elma ve armut ağacı üzerinde bulunan fazla sayıdaki meyveleri ortadan keserek bunların çekirdeklerini saydıktan sonra meyveleri ağırlıklarına göre gruplara ayırmış,boş çekirdekleri nazar itibara almamıştır. Neticede döllenmiş çekirdek miktarı fazla olan meyvelerin diğerlerinden farklı olduğu, terkibinde şeker nisbetininde yüksek bulunduğu sonucuna varmıştır.

Hünüsü üzümlerinin Etaminlerindeki gayrı tahiilik dolayısı iledir ki kendi kendini döleme kabiliyetinden mahrumdur. Bu itibarla yalnız Hünüsü üzümlerinden tesis edilen bağlar civarında başka çeşit üzüm omcaları(Tiyek) yoksa veya dölleme kabiliyetinden mahrum iseler bu gibi bağların normal mahsul vermesine maddeten imkan yoktur. Evvelcede açıklandığı vechile yalnız Hünüsüden kurulan bağlarda gerek çiçek ve gerekse taneye geçişte silkme hadiseleri bariz olarak görülür. Bazı salkımlar Parterokaıp olarak tane bağlarsada bunlar çekirdekten mahrum,küçük ve işe yaramaz vaziyettedir. Döllenemiyen Hünüsü bağlarında tutan salkımların ekserisi kuş üzümü tabir edilen çekirdeksiz küçük taneleri ihtiva eder.

Antep bağcılığının eskiliği üzerinde söz söylemek yersiz olur kanaatindeyim. Bu kadar uzun geçmişi olan bağcılığın istinat ettiği bir tecrübesi ve ona göre de Kabul edilmiş bir metodu olacağı tabi dir. Hayatlarını bağ kütükleri ile kocaltmış, ömürlerini omcalar arasından geçirmiş büyüklerimiz Antepde bağ tesis edilirken yalnız bir çeşitten kurmanın mahzurlarını müşahede ederek Elvan tabir edilen karışık dikimin faidelerini takdir ederek yenice kuranlara bu yolda tavsiyede bulunmak surety ile önderlik etmişlerdir. Elvan çeşitleri bol bağlarda normal bir dölleme vukua geleceğinden dane tutmaları da o nisbette iyi olur.

Özet:Herkesin seve seve yediği, iç pazarlarda her zaman için kendisine müşteri bulabilen Hünüsü üzümünden bağ tesisi halinde babalık evsafı haiz Elvan çeşitlerle karışık yetiştirilmesi veya dikilmiş olanları aşılatmak sureti ile islahı cihetine gidilmesi hem bağcı ve hemde yurt için hayırlı olur. Aksi takdirde sikme, dökme hadiselerine fazla raslanacağı gibi istihsal olunan mahsulde de küçük daneli ve seyrek salkımlı olur. Tek cümle ile ifade etmek lazım gelirse: Yalnız Hünüsü üzümünden kurulan büyük bağlardan elde olunacak hasılat kalite itibarı ile düşük olur.