Gaziantep Fransız harbinde şehir barikatlarla, kuzeyden güneye doğru ikiye ayrılmıştı. Batı kesimi Fransızlarla Ermenilerin, Doğu bölgesi de Türklerin işgali altında idi. Düşman işgalindeki kısımda beş camimiz vardı: Akyol, Eyyupoğlu, Kuzanlı camilerile, Şeyh camii ve Ayşebacı camii. Gavurlar geceleri, cephe yakınlarındaki minarelere çıkarlar yüksek sesle bütün mukaddesatımıza söğerler inerlerdi. Onların bu alçak hareketleri biz Türk ve Müslümanlarda dini duygularımızı geleyana getirir, harp gücümüzü arttırırdı. Hiç unutamam: Saatçı İskender adlı, avcı bir Antep Ermenisi cephelerinde kalan Eyyupoğlu camiinin minaresindeki mazgaldan attığı kurşunlarla epi dindaşlarımızı şehit etmişti. Çünkü bu minare şehre ve bizim cepheye çok hâkimdi.

Harbin başlangıcında Ermeniler Kuzanlı da, işgal sahalarındaki Şeyh camii minaresinin temeline bir bomba koyup minareyi berhava ettiler. Çünkü burası Türk cephesine yakındı. Bir hücumla Türkler burayı alırda bu minare bizim için bir tehlike teşkil eder diye korktular.

O sırada şehrin güneyindeki kurban baba zaviyesinde (Türbesinde) bizim çetelerimiz nöbet bekliyorlardı. Antep Harbi ihtiyat zabitlerinden aziz dostum kayacık okulu başöğretmeni Tevfik Ünler bu bombalama olayını şöyle anlattı:

- Birde baktık ki Şeyh Camiinde müthiş bir taraka ile bir bomba patladı. Göklere yükselen düman sütunu içinde camin minaresi takımile hiç bozulmadan 15 metre kadar göklere yükseldi ve düştü dağıldı. O günden beri bu heybetli ve ilâhi manzara gözümün önünde canlandıkça tüylerim ürperir.

İşte Antep harbinde bir minare böyle Allaha yükseldi ve düşüp şehit oldu. Bu minare şehit olduğu saatte ben Balıklı da bizim cephedeki polis karakoluna bir iş için gitmiştim. Telefonu bekliyen bir polis memuru, bir ürt makama bu olayı şöyle bildiriyordu:

Beyefendi ermeniler şimdi bir bomba ile kozanlıdaki Şeyh camii minaresini şehid ettiler.

Şimdi bu camiin yerine hemşehrimiz, Şahveli ahvadından Rahmetli Fehmi Eren çok güzel ve kübik bir cami ve çok sanatlı bir minare yaptırmıştır. Nur içinde yatsın.