M. Kemal Atatürk derdi ki: “Meydan savaşları tarihin dönüm noktalarıdır.” İşte biz Millet olarak, böyle iki olayın yıldönümündeyiz. (1071-1922) Atatürk’ün tarih çalışmaları esnasında bu iki 26 Ağustos üzerinde karşılaştırmalar yaparak çok hassasiyetle durduğunu hatırlıyorum.

Evet, Alparslan, Türk Selçuk Devletine 26 Ağustos 1071’de Doğu Anadolu’nun kapısını, Malazgirt Meydan Savaşı ile açarken, Türkiyemiz yeni bir idareyle yöneltilecek (1071-1308) ve Selçuk devri medeniyet eserleriyle bezenecektir.

Selçuk Hükümdarı Alparslan Van Gölü bölgesinde, Malazgirt Meydan SavaşI’nın galip kumandanı, Bizans İmparatoru IV. Romanus Diogenes de O’nun savaş esiri olduğu vakit, tarih bir dönüm noktasını kaydetmiştir. Bu zaferden bir kaç ay sonra Türk süvarileri İstanbul’a kadar ulaşırlarsa da, Alparslan Kızılırmağa ulaşan bölgeleri Türkmen beyleri arasında paylaştırmıştır. Saltuklar, Mengüçler, Danişmentliler bunlardandır. Bu devrede din ve mezhep serbestisini temin eden Türk idaresi, Anadolu halkı tarafından Bizanslılara tercih ediliyordu. Böylece, XI. Yüyıl sonlarında Orta ve Batı AnadoluIdan önemli bölgeler Türk Selçuk idaresine geçmiş oldu.

Konya, Selçuk Devletinin merkezi olarak siyasî ve askerî idareyi yürütürken, kültür dünyasına ve Türk tarihine de en güzel eserler vermiştir.

Böylelikle Türk Selçuk devri, bu iki asır (237 yıl) içinde Anadolu’da çağının en medenî kuruluşlarına da yer vermiş olacaktır.

Günümüzde tarih olaylarının sadece askerî ve siyasî yönden incelenmesinin yeterli olmadığının kabul edilmesi gerekir. Çünkü bu her iki oluşa asıl tesir eden iç bünyedeki teşkilâtlanma ve idareye dayandığı bir gerçektir. Her milletin medenî kuruluşları ve kültür eserlerinin incelenmesidir ki, tarihi sosyal bir ilim yapar.

Osmanlı tarihi, bu Selçuk Türklüğünün vârisi olmuş ve özellikle Anadoludaki kuruluşların geleneğini, belli bir sür için yürütmüştür. Ancak Selçuk devri tarihimiz ve medenî eserlerin tanıtılmasının önemi üzerinde durulmamış ve Türk tarihinin bir devamlılık gösteren yönü yeteri derecede işlenmemiştir.

Atatürk’ün İstediği:

Atatürk’ün tarih görüşü ve işlenmesini istediği konu ise, Türk tarihini en eski devirlerden itibaren bir süreklilik içinde araştırmak, özellikle Türk medeniyetinin eserlerin tanıtmaktır. Bugünkü yaşantımıza bu temel kuruluşlar ve tarihin içinden gelen kültür varlıklarımız tesir etmektedir. Ancak bu temel üzerinde yükselebilmek için çağdaş ilim verilerinden yararlanmak gereklidir.

İki Zafer

Alparslan bu iki bin yıllık kültür çevresinden, batıya ilerlemek için askerî zaferiyle bir devre açarken, Türk medeniyet tarihine de büyük değerler kazandırmıştır.

Tarihimizde ikinci 26 Ağustos, bugünkü yurt bütünlüğümüzü sağlayan Baş kumandanlık Meydan Savaşının başlangıcı olan tarihtir.

M. Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyetini 30 Ağustos 1922 Dumlupınar Meydan Savaşı zaferi üzerine kurarken, terihimizin de en büyük dönüm noktasını çizmiştir. Bu bölünmez Türk yurdunda yaşa yan bizler, Atatürk’ün deyimiyle “Çağdaş Medeniyete ulaşmak” ve buna katkıda bulunmak için en büyük gücümüzü ve emeğimizi yurdumuz ve milletimize vermekle görevliyiz.

(Milliyet Gazetesinden kısaltılarak alınmıştır.)