Gaziantep Köylerini Tanıma Yarışmasına Gelen Yazılardan Biri

Milli eğitim seferberliğinde vazife almış bir yedek subay öğretmen olarak sîzlere bulunduğum köyü dilimin döndüğü kadar tanıtmağa çalışacağım.

İçinde bulunduğumuz bu kutsal vazifede irfan ordusu olarak bir gayemiz var: En güç tabiat şartlarını eğitim hizmeti için lâzım olan imkânsızlıklar içinde ve en pratik şekilde köylü kardeşlerimizi aydınlatmak amacına dayanmakta ve millî seferberliği en kısa zamanda gerçekleştirmektir.

Vazifeli bulunduğum köyün resmi adı Mavzit’tir, fakat yeni alınan bir kararla bu isim değiştirilmiş yeni isim olarak (Tuğlu) köyü olmuştur.

Bulunduğum köy Gaziantep’e bağlı olup, çevresinde Güreniz, Tokdemir, Suboğaz, Kozluyazı, Karakuyu, Hamo obası gibi köyler bulunduğum köyle komşu köy durumundadır.

Köyümüzün yol durumu memnuniyet verici olmayıp Suboğaz ve Tokdemir olmak üzere toprak şoseler vardır. Bu yollar kış mevsiminde kullanılmayacak derecede çamur ve su deryası içinde kalır.

Köyümüzün iki tanede patika yolu mevcut olup, kış mevsiminde vasıta bulunmadiği zamanlarda yaya olarak Gaziantep’e bu yollardan gidilir.

Köye vasıta yaz mevsimlerinde bilhassa harman ve bağ bozumu sonlarında sık sık gelir.

Köyümüz 75 hane olup nüfusu 500 kadardır. Köyde konuşulan dil Türkçedir. Fakat bazı katmalı şivelerle de konuşulur. Köyün arazisi 5 km. kare kadar büyüklükte olup, bunun 2/3 si ziraate ve hayvancılığa elverişlidir, geri kalan 1/3 miktarda kayalık ve bozkırdır.

Bundan tahminen yarım asır kadar evvel köyün civarı ve tamamı sık ormanlarla kaplı imiş ve bu gün diğer ormanların uğradığı akibete uğrayarak gölgesinde serinlenecek ağaçlar parmakla gösterilecek kadar azdır.

Köyümüzde mevsimlere göre hava durumu yayla iklimi hüküm sürer yazları serin, kışları ise orta derece soğuk geçer.

Yağış durumu:

Sonbahar ve ilkbaharda az, kış mevsiminde bol yağmur yağar.

Köyümüzde kış mevsiminden başka diğer mevsimlerde su çok kıt ve yok denecek kadardır. Köyün tek bir kuyusu olup, buda ancak davar ve hayvanlara yetmektedir. Köyümüzde kış mevsiminde yağmur sularının tesiriyle ufak bir dere köyün ön tarafından seyir halinde akar ve bu mevsimde köy halkı buradan suyunu temin eder.

Köyde sulu ziraatle yetiştirilen hiç bir arazi yoktur. Köy halkının su konusunda hükümetten isteği: Köyde mevcut su yataklarından ihtiyaca kâfi gelecek kuyular açılması en büyük temennileridir.

Köyümüzde üzüm, buğday, arpa, mercimek, burçak (küşne), nohut, mısır darısı ve fıstık yetiştirilir.

Son yıllarda köyümüzde fıstık ve üzüm daha çok yetiştirilmek istenmektedir. Tahıl ve bağ ziraati son yıllarda memnuniyet verici derecede gelişmiştir. Köyde yetiştirilen mahsulün 3/4 ü ihraç edilir. Bu ihraç edilen mahsülün bağ ve fıstık mahsülü daha çok gelir getirmektedir.

Köyümüzde hayvancılık ileri bir durumdadır. Hayvanlardan en çok kıl keçisi ve koyun yetiştirilir. Köyde bu hayvanları yetiştirmek için etraftaki meralar ihtiyaca yetecek kadardır. Hayvanların yününden, sütünden, binek güçlerinden faydalanılır. Köyde kümes hayvanları ve büyük baş hayvanlar her ailenin ihtiyacına kâfi gelecek miktardadır.

Köy evleri taşlardan yapılmış eski eserleri andıran kemerli ve dayanıklı şekildedir. Çatı kısımları olmayıp toprak damlarla bastırılmıştır.

Pencerelerinde tek bir cam mevcut olmayıp astar bezle kaplı ve onun dışında kepenk şeklinde korunma tertibatı vardır.

Ekseri evler mahsul deposu olarak kullanılmakta ve bunlarda kullanışsızlık sıhhate zararlar aı zetmektedir. Odalar kemerli şekilde ve bölüntülü müşterek kullanılmaktadır. Odalarda kışın soba olmayıp ocakta ısınılır ve burada yemek pişirilir. Yemek, odun veyahut hayvan mayısından yapılan tezek ile pişirilir.

Köylüler arasında en çok trahom, tifo, tifüs, çiçek ve kabakulak görülen hastalıklar arasındadır. Köyde hayvan gübreleri meydanlara dökülerek kurutulur ve bunlar yakacek maddesi olarak kullanılır.

Helâ durumu ise sıhhat kaideleıine aykırı bir durum arzetmektedir. Köylü tarlalara ve açığa gidip (WC) ihtiyacını orada görür. Köyde karıkoca ilâçları ve üfürükçülük mevcut değildir. Sıhhi bakımdan bazı batılı itikatlarıda yok değildir. Köyde taşçılıktan başka el sanatı ve küçük sanatlarla uğraşan yoktur.

Köylülerin çoğunluğu bağ mahsûlünden yapılan çeşitli yiyeceklerle beslenirler. Hemen hemen her günün yenen yemeklerinden biriside bulgur pilâvıdır. Köylülerin zengin ve fakir ayrılıkları giyiniş bakımından çok az bir farkla aynıdır. Zenginler daha çok meşguliyet ve iş peşindedirler. Köylülerin tarım aletleri çok eski devirleri andiron, kasabadan, orak, çerçer, gem ve diğer basit el aletleri kullanırlar. Köyde kahve mevcut değildir. Aydınlanma aracı olarak gaz lâmbası ve idare kullanılır. Köyde topraksız çiftçi 25 hane kadardır.

Köyde parti tutma yüzünden iki taraf düşmanlık halindedir. Ayrıca aralarında da kan davası mevcuttur. Sebepleri ise batıl itikatlara inanış ve körü körüne iddiadır. Aileler arasındaki kan davası nesilden nesile intikâl etmektedir.

Köylülerin bir partiye bağlanma sebebi olarak, fakirlerin menfaat, zengin ve orta hallilerin ise karşı tarafa nazire ve iddia olarak vasıflandırılabilir. İnsanın yaşama hakkında köylerin hayat görüşü: Bu günkü modern cemiyet yaşayışını dini istismarlara kapılarak iyi bulmuyor. Kendi yaşayışlarını makul buluyorlar.

Köylünün örf ve adetlerinden en çok göze batanı, düğünlerde yan yana halay tutmaları (oynamaları) boş yere sayısız fişek sıkmaları.

Köylüler en çok kendi safındaki partinin organı olan gazeteyi okuyup buradaki haberleri pireyi deve yapma kabilinden dedikodu haline getirmeleri onlar için en büyük zevk kaynağı teşkil ediyor.

Köyde üç adet radyo mevcut olup, en çok siyasi proğram ve haberler dinlenir. Köyde bir taştan bina ve toprak damla bastırılmış cami mevcuttur.

Köy imamının köylüler üzerindeki nüfuzu (geçkin yaşı dolayısıyla) azdır. Ve her iki tarafıda muvazeneli bir şekilde tular.

Okul köyümüze bu sene yapıldığından ilk üç ay, camide ders yaptık. Köydeki din adamları bana karşı çok pasif davrandılar. Camide ders vermekle dini zedelediğimi ve istismar ettiğimi açıkça söylemekten çekinmediler. Bunlara 27 Mayıs inkılâbının yurda sağladığı faydaları ve eğitime verdiği en büyük armağan olan 222 sayılı ilk öğretim ve eğitim kanununu, yeni anayasayı izah ederek ve açıklıyarak çeşitli ikna, nasihat hatta ihtar yollarıyla durumu lehimize çevirdik. Kız talebelerin devamını sağladık ve camide okutmanın bir ibadet olduğunu anlatarak onları ikna ettik. İlk zamanlar okulun yapılmasını istemiyenler ve pasif davrananlar şimdi yaptıklarından pişmandır.

İlk zamana nisbetle köylünün okula karşı ilgisi %80 artmıştır. Köyde tek bir ilkokul mezunu olmayıp, okur yazar nisbeti % 10 dur.

Okulumuz bu sene ikmâl edildiğinden, ders araçlarının yetersizliğinden gereği kadar faydalanılamamıştır. Bunlardan ayrı olarak hali hazırda sırasız olarak talebelere ders verilmektedir. Ve buna rağmen istenilen hedefe azimle yaklaşmaktayız. Çeşitli güçlüklere rağmen kız talebelerin devamı sağlanmıştır.

Köyün kuruluşu anlatılışlarına göre, bir asır kadar evvel bu günkü köyün kuyusunun civarında 7 aşiret beyi tarafından kurulmuş. Bunlar Güreniz köylülerinden zoraki olarak bu toprakları alıp yerleşmişler. Köylülerin soyu meşhur (Savcılı) aşiretinden gelmedir. Bunlar ilk zamanlar göçebe hayat süren ve sonradan ikiye ayrılmış ve bulunduğum köyün 1/2 saat kadar kuzeyine göçerek orada da bir köy teşkil etmişler, nesiller üredikçe köyün nüfusu artmış ve bu günkü haline gelmiş. Köy halkı arasında bu köylere şu isimler konmuştur. Aşağı Savcılı (Tuğlu), Yukarı Savcılı (Kozluyazı)

Köy Fransız işgalinde sapa bir yer olduğundan Fransızlar buraya pek uğramamış. Köyden Fransız harbine katılmış 8 kadar Gazi mevcuttur.

Köyümüzün arazisi dahilinde pek eski eserler mevcut değildir, fakat son zamanlarda köylüler çeşitli yerlerde kazılar yaparak mezarlıklar ve mağaralar meydana çıkarmışlardır.

Yukarıda bahsedilen hususlardan anlayacağınız veçhile bulunduğum köy hemen hemen bir mahrumiyet bölgesi sayılabilir.

20.2.962

Ali Unay

Yd. Sb. Öğrt ve Md. Gv.