“Bazı sözüm ona aydın, milliyetçi kişiler vardır. Kahrolası bir lâkaydı ve korkaklık içerisinde, bütün milliyetçi fikir ve davranışları, tam bir perişanlık ve akamete uğratırlar. Onlara sorarsanız, kalblerinin sizinle beraber olduğu tarzın da cevaplar alırsınız.

Bu münasebetle Türkiye Komünizmle Mücadele Derneği Genel Merkezi tarafından ayda bir neşredilen Mücadele Dergisi’nden ilgili bulunduğumuz bir yazıdan parçaları aşağıya alıyoruz.”

H.Z.B

Ben dövüşüyorum; Vatanım ve Milletim için! Hakkı ve adaleti çiğnemek isteyen; hattâ çiğneyen hain ve alçak düşmanla..

Sen ne yapıyorsun? Sulhü seviyor; kavgadan nefret ediyorsun? Sulhü seviyor; kavgadan nefretediyorsn. Huzurunu düşündüğün için elalemin işine karışmayı manasız, yersiz ve lüzumsuz buluyorsun.

Sen, rahatına o kadar düşkünsün ki müdafaai nefs halinde- gırtlaklaan bizleri sadece seyrediyor; hatta bu kavgadan taciz oluyorsun…

Öyle tembelsin ki, taraf tutmak şöyle dursun, haklı-haksız aramayı dahi küfliqet sayıyor; bu davada seni müdafaa edeni bile- keyfini kaçırdığı için- rahat köşenden önce nasihat, sonra tenkit daha sonra da (Git gözüm görmesin!) kabilinden yüzvermemek inceliği ile (Sana na be adam?) diye kovuyorsun.. Belki, hala yakanı bırakmayışımı yüzsüzlük tellaki ediyorsun.

Amma ben Türk’üm! Uğruna ölmekten şeref duyduğum Milletim ve ecdadımın kanı ile yoğrulmuş. Vatanım var. Bu vatan benim! Sen istesen, istemese de ben bu yol baş koydum!

Ya senin idealin ne? Her ne kadan babalarımız aynı ise de; dedelerimiz bir.

Senin, uğruna her şeye katlanıp meydana getirdiğin bir servetin, ömrünü harcayıp kazandığın malın-mülkün var. Etiket ve bir mevki sahibisin. Silik değilsin; halkın içinde kaybolmamış, sivrilmiş idealinin zirvesine ulaşmışsın.. Şimdi senin için yarınında endişeyi mucip ne var ki? KOMÜNİST TEHLİKESİ VAR’sa, kanun yok mu? Seni ne diye rahatsız ediyorlar? Hem sana ne; böyle rizikolu bir yatırım karşılığı kazancın ne olacak; hiç? Şu halde?

Sen kendi hayatını yaşamaktan, her gün daha mükemmel yaşamakta, dünya nimetlerinden doyasıya faydalanmaktan gayri neyi ve kimi düşünüyorsun? Kendinle o kadan meşgulsun ki, başkasnı düşünecek vaktin yok!

Madi zenginliğin rahaveti içerisinde seni uyandırmak isteyen bana- öfkeleniyor; (uyku sersemliği ile) tepeden bakıp Sen kim oluyorsun?” diye, bir serseri kovarcasına; haykırmamak için kendini zor tutuyorsun.

Sen haklısın; daha doğrusu kendini haklı görüyorsun! Çünkü rahatını, güzel rüyalarını hakikatin acı feryadı ile bozuyor, dolaysiyle neş’eni kaçırıyorum…

Sen kaygısız ve hayal ettiğin mertebeye ulaşmışken, sivri sineğin taciz edici vızıltısından faksız sözlerimi duymamak için kulaklarını tıkıyor, hakikati haykıran ciltlerle eserden bir tanesini bile lütfedip incelemek zahmetinden kaçıyorsun. Belki gözleri ile görürse inanır diye film haline gelmiş faciaları gözlerinin önüne kadar getirip gösterirken sen, sadece gözlerini kapıyor; görmek istemiyorsun!

Kendini mes’ut insan telâkki ettiğinden,sözlerim saadetini tehdit eden bir balta seseini andırıyor…

Bunun için kavgaya karışmıyor, taraf tutmuyor, kim haklıdır aramıyorsun. Şimdi tek arzun, kavga bitsinde başını dinlemek ten mahrum edilmeyesin!

Senin için galip kim olursa olsun ne farkeder? Nasıl olsa sonunda galibi alkış lar, taraf tutmamanın mükâfatını görürsün. Bu tutum esasen senin yegane meziyetin; her babayiğidin yapamıyacağı bir kurnazlık; hiç bir zaman elden bırakmadığın bir tedbirdir. Zaten hayattaki muvaffakiyetinin sırrı bu! "Gelene Ağam; gidene Paşam!” değilmi?

Amma "Kazın ayağı öyle değil!” Sana kuvvet veren dünyalığın senin olsun. Benim kuvvetim spninkinden çok büyük. Bunu sende biliyorsun. Fakat beni küçük görmek sana gurur veriyor; yegâne tesellin bu! Aynı zamanda kıskanıyorsun da. Çünkü ben vatanım ve Milletim için; sen ise sırf kendin için yaşıyorsun... İşte bunun için sen korkak; ben ise cesur olarak yaşıyoruz ..

Târizimi bitirirken, şu hakikat) söyliyeyim; belki kulağına küpe olur.

ŞER KUVVET ÇOK ÇALIŞKAN!

Ahmak değil... Hele senin gibi, hiç de gafil değil! Onu takdir ediyorum; kendi hesabına vazifesini yapmakta olduğu için. Seni ise kınıyorum; tembelliğin en derin uykusundan uyanamadığın için!

Fethi Koyunyer

(Mücadele)