Güney Doğu Anadolu zeytinciliği deyince akla hemen Gaziantep ve sonra da Hatay gelir. Zeytincilik bakımından Gaziantep demekte Kilis ve Nizip demektir. Bir vazife münasebetiyle iki günlüğüne gördüğüm ve tesiri altında kaldığım Kilis ve Nizip zeytinciliğini içine alan bu yazımda Kilis ön planda tutulmuştur.

Tarihçe: Bölgenin zeytinciliğe başlama tarihi çok eskiye dayanmaktadır. Tetkik ettiğim kayıtlardan (Genç Kilis) gazetelerinde rastladığım bir yazıda (400 sene evvel Müslüman Oğuz Boyları Kilis çevrelerine gelip yerleştikleri zaman, bu çevrelerde zeytin ağacı ile karşılaşmışlar ve 1.800 adet zeytin ağacı devralmışlardır.) denilmektedir. Doç. Dr. Mahir Çolakoğlu broşöründe aynen (Zeytinin ilk kültüre alındığı saha içerisinde bulunan Kilis, eski ve büyük Eti medeniyetine varis olmuş ve onu daha ileri götürmek için zaman zaman hamleler yapmıştır.) diye Kilis’te zeytinciliğin pek eskiden başladığını belirtmektedir. Aynı şekilde Rağıp Ziya Mağden’in (ZEYTİNCİLİK TEKNİĞİ) adlı kitabında (Zeytinin prehisterik vatanı Anadolu’dan Suriye ve Hatay’a kadar uzanan saha içindedir) kaydı vardır. Bu durumda bölge zeytinciliği tarihçesinin ana vatanı olarak çizilen sahanın içinde mütalâa edilmesi icap ettiği meydana çıkmaktadır.

Bölgenin Zeytincilik yönünden coğrafi hususiyeti: Güney-Doğu Anadolu’nun 2 büyük zeytinci ili Gaziantep ve Hatay ayrı ayrı hususiyetler arz ederler. Hatay zeytinlikleri denizin tesiri altında ve sahile oldukça yakındır. Gaziantep’te ise Kilis 100 Km Nizip 160 Km. denize uzaklıkta ve az çok kontıneltal iklimin tesiri altındadır, aaynızamanda Kilis ve Nizip deniden 600 metre yükseklikte bulunmaktadır ve Kilis Nizip’in bu kadar içeride ve yükseklikte bulunmaları zeytin yetişme sınırının dışına çıkmalarını icap ettirirlersede, bugün memleketimizin en güzel zeytinliklerini burada görmekteyiz. Evvelâ Resulosman ve Acar dağları şimalin soğuk rüzgarlarını kesmekte, Sonra da Amik Gölü üzerinden ve Afrin çayı vadisinden (Garbi) veya veya Karbî adı verilen Akdeniz’in serin ve rutubetli esintisi Kilis ve Nizip’e kadar ulaşarak zeytine yetişebileceği müsait vasatı yaratmaktadır. Zeytin ağaçlarının gelişme seyirleri iklimin zeytine yardım ettiğim göstermektedir. Halen mevcut 60-70 yaşındaki verimli zeytin ağaçlarının durumu, dondan mütevellit zararların her hangi bir şekilde izini taşımamaktadır. 1947 yılı kışında pek çukurda kalmış ağaçların zarar gördüğü ve sonra kolayca telafi ettikleri ifade edilmektedir.

Kilis Meteoroloji istasyonunda ki bu seneye ait mutlak asgari sühunet derecesi olarak 1-3-961 tarihinde -7 rakamı vardır ve bu senetin en düşük derecesini ifade etmektedir. Kontinental iklimin şartlarına intibak etmiş olan bölge zeytin ağaçlarının -12 dereceye kadar mukavemet ettikleri tespit edilmiştir.

Doç. Dr. Ümran Emin Çölaşan’ın Türkiye iklim diyağramına göre Hatay’ın normal yağış ortalaması 1153, Gaziantep’in ise 563 milimetredir. Bu miktar yağış zeytin ağacına tamamen intikal ettiği takdirde kâfi gelmesi lâzımdır.

Yağış umumiyetle Ekim ayında başlamakta ve Mayıs ortalarına kadar daha ziyade kış ve bahar aylarında olmakta ve yazın pek düşmemektedir.

Kilis ve Nizip’te zeytinlikler umumiyetle düz sahalar ve tatlı meyilli tepeler işgal etmekte olduğundan yağan yağmurlar toprak tarafından tutulup muhafaza edilmektedir. Zeytin müstahsili toprakta mevcut suyu yalnız zeytinin istifadesine arz edebilmek için toprakta hiçbir şekilde yabani ot yaşatmamakta bağ omçasını kaldırdıktan sonra hiçbir kültür nebatını ara ziraatı olarak zeytine ortak etmemektedir. Diğer taraftan zeytin ağaçları arasındaki 12-14 metrelik mesafe toprakta mevcut muayyen sahadaki suyun yalnız bir ağaç tarafından alınmasını sağlamaktadır.

Hatay’da ise yağış daha fazladır. Fakat Kilis ve Nizip gibi zeytinliklerin işgal ettiği sahanın mühim bir kısmı düz ve tatlı meyilli olmayıp, su muhafaza tedbirlerinin altınmasını icap ettirecek derecede meyillidir. Bu sebeple yağışın tamamı toprağa ve dolayısıyla zeytin ağacına intikal edememektedir.

Zeytinliklerin Durumu: Kilis ve Nizip zeytinliklerini zeytincilik branşına girişimin 14’ncü senesinde görmüş olmaklığımı kendim için bir kayıp addediyorum. Şimdiye kadar yabancı hiçbir memlekette zeytin ağacı ve zeytinlik görmediğim için bilhassa zeytinci Akdeniz memleketlerine gidip dönenlerin; Zeytinlikleri o kadar muntazam; aralık ve mesafeleri o kadar milimetrik ki ne istikametten bakarsan bak ip çekmiş gibi dümdüz bir hat üzerinde, ağaçlar canlı ve neşeli, toprakta dişini kurcalayacak bir çöp, bir ot bulamazsın diye anlattıkları sitayişkâr sözleri daima gıpta ile dinlemişimdir. Şimdi bende Kilis’ten Nizip’ten geliyorum ve aynı şekilde ve hem de bizim olduğu için öğünerek anlatıyor ve konuşuyorum.

Mahir Çolakoğlu aynı broşüründe (Türkiye’nin en ileri bölgelerinden sayılan Marmara ve Ege’de zeytinlik teşkili, zeytinlerin yetiştirilmesi ve hasadında tatbik edilen usullerin inkişafı için bu bölgeler yetiştiricilerinin Kilislilerden öğrenmeleri lazım gelen bir çok cihetler bulunduğunu görürüz. Nitekim zeytinlerin muntazam aralıklarla dikilmesi 20-30 sene süren yetişme devresinde tarladan azami istifade için bağ tesisi, zeytinlerin budama, sürme, yabani otlarla mücadele, ağaçların altlarını açma ve şallar üzerine silkme belki Avrupa’nın bazı yerlerinde de tavsiyeye değer usullerdir diyerek Kilis zeytinciliğini övmektedir. Arkadaşımızın bu sözlerine bende iştirak ediyorum, görmekte geç kaldığım için üzülüyorum.

Kilis ve Nizip zeytinlikleri tamamen kütük veya tosbağı denilen yumrudan tesis edilmişlerdir. Bu usul ile zeytincilik tesisi, kolay, ucuz ve bilhassa sulamaya ihtiyaç göstermeden yapılmaktadır. Yumru mahsulden düşmüş yaşlı zeytin ağaçlarının köklerinden çıkarıldığı gibi, Emin Cengiz Uygur’a göre birkaç yıldır yabani zeytin ağaçlarından da yumru alınmaktadır. 1,5-2 kilo ağırlığında ve açıkta fazla bekletilmeden dikilmiş yumruların tutma nispeti yüzde yüzü bulmaktadır. Zeytincilik tesis etmek isteyen herkes tanesi 40-50 kuruştan pazardan her zaman için bol miktarda yumru temin edebilir.

Yumrudan yetiştirilmiş bulunan bir zeytin ağacı 8’nci seneden itibaren mahsule yatmakta ve 70-80 sene yaşamakta ve yaşlanınca sökülerek yerine yenisi dikilmektedir.

Zeytinlikler umumiyetle bağ ile beraber 2 sıra bağ, 1 sıra zeytin olmak üzere dörder metre ara ile dikilmekte ve bu şekilde zeytinin birbirine mesafesi 12-14 metre olmaktadır. Zeytinin tam mahsule yattığı 20-25 sene sonra bağ sökülerek yalnız zeytin kalmaktadır. Bağ ile karışık olarak tesis edilen zeytinlik büyük bir itine ile dikildiği için muntazam aralık ve mesafeler bulunan zeytin ağaçlarının birbirine herhangi bir şekilde zararları dokunmamaktadır. Umumiyetle her zeytin muhtahsili zeytinliğini tesis ederken komşu zeytin ağaçlarından hiza aldığı için tepeleri aşan aynı istikametteki geniş zeytinlikleri bir şahsa ait zannedersiniz, zaten zeytinlikler arasında belirli bir hudutta yoktur.

Zeytinliklerde tatbik edilen kültür tedbirleri meyanında toprak hafriyatı zeytincinin üzerinde en çok mesai sarf ettiği bir faaliyet olarak görünmektedir. Umumiyetle zeytine elverişli kireçli toprakları ihtiva eden bölge, yukarıda kaydettiğim gibi zeytinliklerin altında hiçbir yabanı ot yaşamamaktadır. Bu hususta örnek bir çalışma yapmaktadırlar. Bununla beraber aşağıda saydığım toprak hafriyatını devamlı yapması neticesi toprağın rutuhetlerini zayi etmesi gibi bazı mahzurların meydana gelip gelmediği tetkik edilmelidir.

Muhtelif zamanlarda yaptıkları toprak hafriyatına mahalli muhtelif isimler vermektedirler; Sonbahar ve kışın (Aykırı çifti) ve (kelep çifti) adı altında oldukça derin iki çift sürdükten sonra, Mart’ta ikileme Nisan’da (Mekik Bel), Mayıs’ta (Üçleme) ve Haziran’da veya Temmuz’da (Baran çifti) yapmaktadırlar.

Kilis ve Nizip’te zeytin müstahsilini budamaya alışmış vaziyette buldum. Hemen her ağaç her sene olmasa bile iki senede bir elden geçmektedir. Yaptıkları budama iyi olmakla beraber daha teknik bir yöne çevrilebilir. Yazın yağmur yağmaması ve toprakta mevcut suyun idareli bir şekilde kullanılması, ağaçların yaprak sathı ile ilgili bulunması hasabı ile bölgede budama çok önem kazanmaktadır. Müstahsil bunu az çok idrak etmiş vaziyette bulunduğundan ağaçlarında fazla yaprak sathı bırakmamaya yani mümkün olduğu nispette budamaya çalışmaktadır.

Bölge’de zeytin ağaçları sulanmamakta ve mevcut sular mahallin sebze ihtiyacını karşılamak üzere bahçelerde kullanılmaktadır. Denizden yazın gelen rutubetli esinti ve yağışın toprakta iyi muhafaza edilmiş olmasına rağmen yazın ağaçların bölgenin bazı yerlerinde kuraktan müteessir oldukları görülmektedir.

Zeytin ağaçlarının gübrelenmesi mevzuu üzerinde bölge müstahsilleri durmamaktadırlar. Diğer bölgelerimizdeki bazı zeytincilerin gübrelemeye olan inançları, henüz Güney-Doğuda bir ihtiyaç olarak belirmemiştir. Kilis ve Nizip’te monokültür bir manzara arz eden zeytincilik tek gelir kaynağı olduğuna göre, daha fazla verim almak yolları arasında gübrelemenin mühim yer işgal ettiği müstahsile benimsetilmelidir. Mahsulünü ileride göreceğimiz veçhile tam kıymetlendiremeyen müstahsil, gübre masrafını karşılayamamaktan korktuğunu beyan etmiştir.

Bilhassa Kilis ve Nizip’te zeytinlikler küçük mülkiyet esasına istinat etmekte, fazla miktarda zeytin ağacına sahip olanların sayısı çok az bir yekûn tutmaktadır.

Bu durum zeytin müstahsilinin bütün mesaisini daha çok verim almak için kendisini zeytinliğine hasretmesine sebep olmaktadır.

Bu iki İlçe’de halen rastlanılan birkaç boş tarlanın yakın gelecekte tamamen zeytin ile dolacağını ve bütün boşlukları zeytinin işgal edeceğini ve mevcut eski bağların floksera tarafından tahrip edilmesi neticesi zeytini tek zirai mahsulümüz olarak görmekteyiz dediler.

İtalya’da Zeytin yağ Sanayi Araştırma Enstitüsü Müdürü olduğu raporunda kayıtlı bulunan Dr. Müh. Civanni Nadalini 1952 yılında Kilis ve Nizip’i gördükten sonra (burada zeytinciliği tam bir inkişaf halinde ve çok iyi yetişme şartları içinde dikilmekte ve bakılmakta olduğunu gördüm) diyor.

Güney-Doğu Anadolu zeytinciliğinde büyük bir inkişaf ve ellerinden gelenin en iyisini yapmak suretiyle büyük bir titizlikle çalışmaları neticesinde iyi bir yetiştiricilik ve zeytincilik yapan bölgenin aşağıda vereceğimiz rakamlarla bu gelişmesi daha belirli müşahade edilmektedir.

Ağaç ve mahsul miktarı: Bölgenin Gaziantep ve Hatay’dan sonra zeytin ağacı miktarına göre zeytinci illeri Urfa, Maraş ve Mardin’dir. İstatistik Genel Müdürlüğünün 1960 yılı rakamlarına göre bölgede (7.015.750) adet zeytin ağacı vardır. Halbuki bu rakam 1950 yılında (2.602.000) adetten ibaretti. Mardin hariç diğer illere ait zeytin ağaçlarında son sene içinde muazzam bir artış meydana gelmiştir ve artışın nispeti yüzde 270’dir.

Bölgede belli başlı zeytinci ilçeler ağaç miktarları ile beraber şunlardır: Gaziantep’in Kilis ilçesi (1.865.000) Nizip ilçesi (1.550.000) Hatay’ın Altınözü ilçesi (1.500.000) Antakya ilçesi (565.000), Yayladağ ilçesi (192.000), Urfa’nın Birecik ilçesi (102.000), Maraş’ın merkez ilçesi (200.000) adet zeytin ağacı ihtiva etmektedir.

Bölgenin belli başlı zeytinci illeri 1950-1960 yılları zeytin ağacı miktarları ve 10 senedeki artış nispetleri cetvel 1 de verilmiştir.

CETVEL: 1

İli

1950 yılı zeytin ağacı miktarı

1960 yılı zeytin ağacı miktarı

Artma nisbeti yüzde

Gaziantep

1.275.000

3.784.500

296

Hatay

1.026.000

2.731.970

266

Urfa

50.000

260.000

540

Maraş

123.000

200.000

162

Mardin

128.000

29.280

--­---

Yekûn

2.602.000

7.015.750

270

Bölge zeytin ağacı miktarındaki bu artma nispeti Türkiye’nin umumi nispetinin çok üzerindedir.

Güney-Doğu bölgemizde her ilin zeytinciliği ayrı bir hususiyet arz eder ve illere ait zeytin sahaları birbirine çok uzaktır. Ege’de ve Marmara’da olduğu gibi zeytinlikler il sınırlarında birleşmezler. Hatay zeytinlikleri ile Gaziantep zeytinlikleri arasında zeytinsiz Hassa ovası ve Kurt dağları vardır. Diğer iller içinde durum aynıdır. Güney-Doğu’da zeytincilik parça parça lekeler halindedir.

Diğer bölgelere nazaran zeytin ağacı miktarındaki yüksek nispetteki artış yanında zeytin dane istihsalinin aynı artışı göstermediği anlaşılmaktadır. Bu durumu tespit edebilmek için son dört senelik 1957-1960 senelerine ait istihsal rakamları aşağıda cetvel 2 de kaydedilmiştir.

CETVEL: 2

İller

1957

1958

Elde edilen Zeytin (ton)

Yağlığa ayrılan (ton)

Elde edilen Zeytin (ton)

Yağlığa ayrılan (ton)

Gaziantep

39.165

38.954

31.573

31.181

Hatay

28.992

27.125

26.880

25.210

Urfa

302

190

247

180

Maraş

2.000

1.940

1.140

1.100

Mardin

3

3

1.087

402

YEKÛN

69.462

68.212

60.927

58.073

İller

1959

1960

Elde edilen Zeytin (ton)

Yağlığa ayrılan (ton)

Elde edilen Zeytin (ton)

Yağlığa ayrılan (ton)

Gaziantep

39.470

38.999

40.448

40.245

Hatay

9.997

9.430

33.117

32.242

Urfa

467

420

350

300

Maraş

1.950

1.875

5.000

4.808

Mardin

638

353

560

300

YEKÛN

53.322

57.077

79.475

77.895

Cetvel : 2 de gördüğümüz gibi bölgenin 4 senelik ortalama istihsali (65.547) ton olup bunun yüzde 97 si yağlığa, yüzde 3 ü salamuralığa ayrılmaktadır. Türkiye’de salamuralığa ayrılma nispeti yüzde 12 olduğuna göre, bölge yüzde 3 nispeti ile tam yağlık bir bölge hüviyetindedir. Yine aynı cetvelde, her bir senenin ayrı ayrı istihsal rakamları 4 senelik ortalama istihsal rakama az çok yakınlık göstermektedir. Diğer bölgelerimizde dolu ve boş seneler arasında görülen muazzam farkla bu bölgede bilhassa son senelerde vuku bulmamaktadır. Gaziantep her sene bölge istihsalinin yarısından fazlasını vermektedir.

Türkiye’nin 1957-1960 yılları arası 4 yıllık zeytin danesi istihsali ortalaması 384.519 tondur. Aynı senelerin Güney-Doğu bölgesi ortalaması ise yukarıda gördüğümüz gibi (65.547) tondur. Bu duruma göre bölge Türkiye’nin yüzde 17’sini istihsal edebilmektedir.

Ağaç sayısı itibariyle ise bölge, Türkiye’nin yüzde 13’ünü teşkil etmektedir. Ağaç itibariyle Türkiye’nin yüzde 13’ünü, zeytin danesi mahsulü itibariyle yüzde 17’sini istihsal etmesi bölgedeki zeytin ağaçlarının diğer bazı gölgelerden daha yüksek verim verdiğini göstermektedir. Hakikaten 4 senelik ortalama bölgede ağaç başına zeytin danesi verimi (9,6) kilodur. Halbuki 4 senelik ortalama Türkiye için (7,4) kilodur ki ağaç başına (2,2) kilo Türkiye ortalamasının üstündedir.

Ağaç başına isabet eden zeytin mahsulü veriminin bu yüksekliği yanında Bölgede yağlığa ayrılan zeytinden elde edilen yağ miktarı da Türkiye ortalamasının üzerindedir. Cetvel 3 de Türkiye’nin ve bunun yanında Kilis’in istihsal ettiği zeytin danesinden yağa ayrılan miktar ile bundan elde edilen yağ miktarları 10 senelik olarak randımanları ile beraber verilmektedir.

CETVEL: 3

Yıllar

Türkiye’de

Yağlığa ayrılan Tane (ton)

Elde edilen Yağ

(ton)

Randıman

1951

206.140

38.820

5.3

1952

333.701

66.345

5

1953

222.235

44.000

5

1954

454.311

83.242

5.4

1955

187.765

40.790

4.6

1956

465.615

89.587

5.2

1957

202.747

39.000

5.3

1958

440.247

90.000

4.9

1959

329.254

65.250

5

1960

378.141

79.000

4.8

Ortalama

321.712

63.503

5.1

Yıllar

Kilis’te

Yağlığa ayrılan Tane (ton)

Elde edilen Yağ

(ton)

Randıman

1951

4.500

909

5

1952

12.600

3.143

4

1953

7.450

2.465

3

1954

4.114

800

5.1

1955

9.770

3.036

3.2

1956

2.950

1.000

3

1957

25.425

6.334

4

1958

9.150

3.083

3

1959

21.998

6.958

3.2

1960

13.3698

5.243

3.5

Ortalama

11.643

3.297

3.5

Cetvel 3 de On senelik ortalamaya göre Türkiye’de 5,1 kilo zeytin danesinden I kilo yağ, Kilis’te 3,5 kilo zeytin danesinden kilo yağ istihsal edildiğini görmekteyiz. Güney-Doğu Bölgesinde tesir sisteminin pek iptidai şartlar içinde yaptığı göz önüne alınırsa bölge zeytin çeşitlerinin ne kadar yağlı oldukları meydana çıkar.

Türkiye’de umumiyetle çift seneler yani 952-954-956-958 ve 960 seneleri mahsullü seneler olarak kabul edildiği halde yukardaki cetvele göre Kilis ve dolayısıyla Güney-Doğu bölgesi tek senelerde yani 953-955-957 ve 959 seneleri mahsullü seneler olmuştur.

Kilis Kent Gazetesinden

Ekim 961