“… Şömendöfer geçmiye başlıyan toprakların altında İstanbullu, Sivaslı ve Vanlı yüzbinlerce Türkün kemikleri yatıyor. Bu kadar insan, memleketin hesapsız serveti, ilâç ve ekmek taşıyan kağnılar peşinde gömülmüştür.”

“… MiIİî devlet için şömendöfer ihtiyacı millî vahdet, millî müdafaa ve milli siyaset meseli, asırların muhassalası olan milli istiklalin muhafazası meselesidir.”

Yazan: Sabri GÜZEL

İsmet İNÖNÜ

Akdenizi Karadenize demir ağlarla bağlamak, Anadolumuzdaki hususî şirketler elinde bulunan bütün yolları satın almak suretiyle yurdu inkılâbına perçinliyen Cümhuriyet hükümeti; ekonomi bakımından da, İçtimaî bünyemizde coşkun ışıklarla doğacak olan güneşi, çelik raylar arasından fışkırtmak gayesini takip etmiş ve güzel yurdumuzun her sahada geliştirilmesi ve makine çapukluğuyle imar edilebilmesi., için ülküye bu yollardan yetişmeyi uygun görmüştür.

Cenubun cenneti olan Gazi yurdumuzdan geçecek tren on binlerce Antepli, Maraşlı, Nizipli ve Kilislinin kemikleri üzerinden geçecektir. Bu kemikler şömendöfer bulunmaması dolayısiyle kısık ve imdat istiyen sesler. neşreden kırık araba tekerleklerinin altında gömülmüşlerdi.

Gazi yurt müdafaasında o kahramanların aziz etlerini çelikleştirmiş olan o mübarek kemikler bugün de üzerinden geçecek olan raylarla birleşerek güzel yurdumuzun sağlam ve mübarek topraklarını tunçlaştıracak ve betonlaştıracak ve üzerine basmak istiyen yabancı ayaklara kıvılcımlar saçarak onları elektrikliye çektir.

Aziz hemşerilerim, artık şömendöfere kavuşuyoruz. Artık kulaklarımız kampana sesi eşitmek istiyor... Gecenin sessizliği içinde müjde verici çığlıklarıyla ruha sinen düdük seslerini duymak istiyoruz. Artık musikimiz, lokomotif gıcırtılarının yeşil bağlarla dolu yamaçlarda koşan akisleri olacak. Bu musiki dimağı kamçılıyan, ruhlara İsrafil suru gibi uyan, uyan! diye bağıran bir makine musikisidir. Bu musiki aletinin teller olan raylar yurdun umranı, istiklali namına şehirleri birbirine bağlıyan köprüler değil de nelerdir?

Yirmi sene evvel yazdığım bir manzumede:

Saracak fabrikalar memleketin bağlarını

Delecek süslü tünellerle demir dağlarını

Demiştim. Yirmi senelik hasrete artık kavuşuyoruz. O gündenberi treni her Antepli ruhunda, damarlarında yaşatıyordu. O gündenberi kurulmuş, yay gibi gerilmiş damarlarımız şimdi treni bekliyen ray gibi emelinin tahakkukunu sabırsızlıkla gözetliyor. Büyük Türk vatanperveri Namık Kemavatanın yollarını vücudumuzdaki damarlara benzetmişti, şömendöferimiz canımız, şah damarımızdır.

Artık:

Geldi ilk müjde etüd bitti ve yaklaştı tren

Geliyor Antebe servet medeniyet getiren

Diyerek sevinmemek elimden gelmiyor. Milli şef İsmet İnönünün şu sözleriyle yazıma son veriyorum:

“… Büyük Millet Meclisinin Gazinin riyasetinde toplanan ilk hükumeti, 336 da dünyanın bütün ateşleri başına yağarken yarınki mevcudiyet, hazin bir şüphe altında iken, vatandaşlar yalın ayak bir sopa ile müstevlilere karşı koymıya çalışırken, bütün mamureleri elinden gitmişken ve gazinesinde bir tek lira yok iken ilan ettiği ilk programında Ankaradan Yahşıhana şömendöfer yemdit edeceğini söylüyordu. Bu hazin hadiseyi, nesillerimizin zihinlerine yerleşecek bir ibadet dersi telakki etmez misiniz?”