25 Bânunuevvel 930 Kurtuluş bayramında Şehitlikte Yılmaz bey tarafından şu hitabe irat olunmuştu:]

Ey muhterem halk, Gazi Yurdun Gazi evlâtları! İrfan ordusunun nurlu yavruları, istikbalin vatan bekçileri!..

İşte huzuru hürmetlerinde hudu ve huşu’la durduğumuz mahşeri, şüheda.

Bunlar kim? Bunlar: Türk benliğinin tepelenmek, Türk bayrağı­nın didiklenmek, Türk toprağının parçalanmak, Türk yavrularının düşman kapılarında birer köle olmak istendiği bir zamanda silâhlarına sarılan kahraman koç yiğitler, Gaziantep’in en asil ve necip evlâtlarıdır.

İşte bu kahramanlar, bu koç yiğitler, bu mahşeri şüheda size hitap ediyorlar, diyorlar ki:

Cihan harbinden talihsizlikle çıkmıştık; yeis, keder her tarafı kaplamış; çok hanemanlar sönmüş yurdumuzda ocaklar tütmez; kazanlar kaynamaz olmuştu. Daha kendimizi derleyip toplayamadan karşımıza, bir yadırgı bayrak dikildi; o yadırgı bayrağın altında da bir sürü boynuzlu başlıklar içinde kin fesat melanet ve adavet dolu başlar.

Bunlar Türkün şeref ve namus kâbesine saldırdılar; karşılarında celâdet ordusu olarak bizi buldular. Onların topları, bombaları vardı Bizimde vatan aşkıyla dolu sinelerimiz!..

Onlar, harimi ismetimize çelikten tanklarla tecavüz ettiler; biz o medeniyet devlerini omuzlarımızla durdurduk!

Günler oldu ki; her taraftan muvasalamız kesildi mahsur kaldık; akın için hazırladığımız küheylânlarımızı kestik, etlerini yedik.

Günler oldu ki; tırnaklarımızla kazdığımız siperlerde bir avuç acı çekirdek içiyle bir gün harp ettik. Mermilerimiz tükendi, hançerimize sarıldık. Hançerlerimiz düşman bağımda kırıldı, pençelerimizle boğuştuk. En nihayet kimimizin kolunu gülle götürdü; kimimizin bacağım bomba uçurdu; kimimiz al bayrağımızı kızıl kanlarımızla bir daha boyadık. Ve şu mütevazi mezarlara çekildik.

Onlar size hitap ediyorlar ki: Türkün kahramanlarına verdiği en yüksek bir unvan var. Son kurtuluş savaşında Türkler, bu unvanı halâs- kârları, müncileri olan büyük adama verdiler. O ulu halaskarın adı ‘’Gazi Mustafa Kemal’’ oldu.

işte Türkün kolay kolay her kahramana vermediği; hele şimdiye kadar hiçbir ülkeye nasip olmayan bu unvanı Gazi Mustafa Kemal mezarlarımızdan sızan kanlarda okuduğu manaya baktı da bize verdi. Ve ülkemizin adı Gaziantep oldu.

Onlar size hitap ediyorlar ve diyorlar ki; Biz kanlarımızla istiklâlimizi kazandık. Sizi vatana, vatanı size bıraktık. Siz de hayat vike tisat cidalnide kahramanlıklarınızı gösteriniz ki mezarlarımızın üstünde yadırgı bayraklar dalgalanmasın.

Ey muhterem Gaziyurt evlâtları!

Bugün bu şehitler sayesinde kazanılan kurtuluşumuzun 9 uncu yıldönümünü tesit ediyoruz. Bu vesile ile bizi bu günlere kavuşturmak gayesi ile şu haki baki vatana serilen şehitlerimize fatihalar ithaf ve lâye mut şairin hitabesini inşat edelim.

[Şüheda mezarlarına teveccühle]

Ey mahşeri şüheda! işte kurtuluşumuzun 9’uncu yılını yine huzuru hürmetinizde teside geldik. Siz kanlarınız pahasına bize bir vatan kurtardınız, işte huzuru manevinizde ant içiyoruz; biz de o kurtardığınız vatanı yaşatacağız.

Sizi tevkire, kahramanlığınızı tavsife aciz lisanımın kudreti yoktur, ancak ölmez edibimizin şiirini takdim edebilirim.

[Hatip müteakiben “Mehmet Akif Bey„ in (Meçhul Asker) hitabesini inşat etmiştir.]