Kurtuluşumuzun 11 inci yıldönümüne rastlayan 25 Kânunuevvel 932 de Şehitlikte Yılmaz bey kendi yazdığı şu kitabeyi inşat etmişti:
El birlik edince düşman, firenğe,
Silâhlarınızı vurup mihneğe,
Al bayrak uğruna inenler cenge;
Destur alıp selâm atmaya geldik.
Kahramanlığınız destan dillere;
Tahtınız kurulmuş pâk gönüllere;
Yaranızdan sızan ılık sellere;
Ağıtlarımızı katmaya geldik!
Aslanlar yatağı, yiğit durağı:
Şehit Türk kızının kızıl duvağı;
Gaziler yurdunun ana kucağı;
Sizinle baş başa çatmaya geldik!
Bir fakınız şu toprağın boyuna:
Baba, oğul, kardaş koyun koyuna;
Sarılmışlar birbirinin boynuna;
Biz de bu yatışa tapmaya geldik!
Yıldırım Sağanak, Şimşekler kaynak;
Olmuş ta, altı bin pembe, gül yanak;
Solmuşlar, ona mı buna ini yanak?
Şimşeklerden ışık yakmaya geldik!
Ne büyük savaştı ne güç döğüştü!
Elmalı dağından Şahinler uçtu;
Yüce Çınarlardan kartallar göçtü;
O yüce savaşı anmaya geldik!
Ay doğarken batan kızıl güneşler!
Gökte yıldızlara yârdeki eşler!
Örtülü yaranız içinden işler!
Biz o yaraları sarmaya geldik!
Gelinin dul kaldı, öksüz evlâdın;
Çök kırıldı amma kolun kanadın;
Gaziantep oldu yurttaki adın;
Biz bu ada çelenk takmaya geldik!
Ayrılmadan önce durağınızdan
Eğilip saygıyla, her yanınızdan;
Ilgıt ılgıt akan al kanınızdan;
Toprak kaygısını tatmaya geldik!
Ektiğiniz tohumlar oldu fidan;
Yırtıcı dikenler çıktı art dan;
Siz yattıkça yarlıgasın yaradan;
Günahlarımızdan yunmaya geldik!
Ününüz göklerde yerlere sığmaz;
Verdiğiniz emek dille sayılmaz;
Er olan erler hizmetten yılmaz;
Şanınızdan çelenk konmaya geldik!
İzinizden gidip ta haşre kadar;
Saygılarımızı sunmaya geldik.