Gaziantep müdafaasının son günlerinde, kış bütün şiddetiyle bastırmış, Fransız topçusunun ateşi korkunç bir hal almıştı. Antep’te açlık her şeye hâkim bir duruma gelmişti. Halka günde nüfus başına elli dirhem ekmek veriliyor ve bu ekmek zerdali çekirdeğinden, melengiçten yapılıyordu. Ölen beygir ve eşekler derhal kapışılıyordu. Heyeti merkeziye bu durum karşısında bir açlık beyannamesi yayınlamış, dışardaki birliklerden son defa yardım istemiştir. Bu en ağır şartlar altında dahi Gaziantebin kahraman halkı mücadeleden vazgeçmeyi düşünmüyordu. Fakat kader kollarını uzatmış, bu masum insanları boğmaya hazırlanıyordu. Nitekim 9’ncu Kolordunun muhasarayı yararak Antep müdafiilerine erzak yetiştirmek için İkizkuyu mevkiinde verdiği savaş başarısızlığa uğramış, Antep halkı ölümle karşı karşıya bırakılmıştır.

Müdafiiler bütün kapıların kapandığını görünce son hamle olarak huruç yapmıya karar vermişlerdi, ilk huruç hareketi dışardaki birlikler tarafından desteklenmediğinden başarısızlığa uğramış, müdafiiler 110 şehit, 200 yaralı vermişlerdir. 7 Şubat 1921 de müdafiiler son defa şanslarını deniyorlar. Başta Özdemir Bey olduğu halde düşmanın çok yakınından muhasara hattının dışına çıkıyorlar.

Ertesi gün güneşin ışıkları baştan başa yıkılmış, cesetlerle dolu bir şehrin üstüne yayılırken, hayatta kalan yetim yavrular, kolsuz bacaksız insanlar; cesetler ve harabeler arasında ağlıyarak dolaşıyorlardı. Antep sonuna kadar müdafaa edilmiş ve düşmana ölü sessizliği içinde bir şehir bırakılmıştı. Bu şehir düşmana değil, açlığa baş eğmişti.

Ali İhsan GÖĞÜŞ

(Cumhuriyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü)