Daha ben çocuk denilebilecek bir yaşta iken, şalvar giyenler şalvarları Emniyet tarafından nerde olursa olsun bıçaklanmaya başlanmıştı. O zamanki çocuk kalfamla bile bu icratten çok memnun olmuştum.

Bu konuda bir hatıramı zikretmeden geçemiyeceğim: Memuriyetleri dolayısiyle şehrimizde bulunan bir taşralı ailenin evinde misafir bulunuyorduk. Yersiz dırıltılarıyla konuşulan mevzuyu karıştıran çocuğuna annesi, son çare imişçesine şöyle bir korkutma taktiği kullandı. “Eğer susmazsan seni şalvarlılara veririm.” Çocuk sesini kesti ve kısa bir zaman sonra uykusuna daldı. Çocuk uyuduktan sonra koca karısına çocuğu bu şekilde korkutmasının doğru olmadığını söylemişti. Çocuğu bu söz hakikaten haddinden fazla korkutmuştu.

Gaziantepte ilerden beri şalvar, külhan beylerin bir alâmeti farikası sayılır. Gerçekten külhanbeyliğe heves eden gençlerin ilk icraatlarından birisi şalvar diktirmektir.

Şalvarların bıçaklanmasından en az yirmi uzun sene geçti. Ben bir çocukken başlanan bu mücadele, ben bir delikanlı olduğum zaman nihayete erdirilemedi. Temennim şudur ki şimdi yedi yaşında bulunan bir çocuk, yirmi yedi yaşına geldiği zaman, o zamanın çocuklarına şalvarlıları bir çocukluk hatırası olarak anlatabilsin ve gösterecek 1 misal bulamasın.

Turhan ÖZTAHTACI