Geçmiş sayılarımızdan bir kaçında kendisinden bahsettiğimiz ve fotoğraf ile beraber iki mektubunu da yayınladığımız Gaziantep’in ikinci Hasıroğlu’su Sait Sabit, bir zamanlar avukatlıkla uğraşırdı. Bu avukatlığı zamanına alt Mahiyetini iyi bilmediğim bir suçtan dolayı bir zamanlar hapsedildi. Hapsanede bir de papaz vardı. Bu papaz Gaziantep: Fransız kilisesinde yatar kalkardı. Yani kiliseyi beklerdi. O zaman ikinci cihan harbinin sonlarıydı. Antep’ten bütün ermeniler tehcir edilmiş olduğundan kilise boş kalmış ve bütün katolik papaslara da iş kalmadığından çekilip gitmişlerdi. Yanlız bir papasla bir de bu kiliseye İltica etmiş bir ermeni ailesi var idi. Bilabare halebe giden bu ailenin yaşlı bir aile reisi ve çok güzel kızları vardı. Bir gün papasla bu aile reisi arasında bir kavga oluyor; papas bu ihtiyarı tutup iyice salladığında, adamcağız kalp sektesinden düşüp ölüyor. O zamanlar artık kapitilasyon falan da kalkmış olduğu için hükümet hemen işe el koydu ve papası hapse tıkayarak Osmanlı hükümeti kanunlarına göre muhakeme ve hapse mahkum etti. İşte Sait Sabit’inde hapsi bu zamana rastlar. Ara sıra bu aziz dostumu görmeye gidince hep o papasla iskambil oynadıklarını görürdüm. Uzun sakallı, cübbeli, papas takyalı, beli zünnarlı orta yapılı tam bir papas kıyafeti ile bu adam da çok zeki idi. Oyun esasında bu iki zekinin: Sait Sabit’le papasın espirileri cidden dinlemiye değer zarifliklerdi. Her ikisi de neşelerinden zerre kaybetmemişlerdi. Hayatı ayni Felsefi zaviyeden gören bu iki filozofun hapis edilme zamanlarının bir araya gelişi tuhaf bir tesadüftü.

İşte Sait Sabitin o zaman ve papasla konuşarak yazdığı bu piyes, kendi kanatımca realiteye uygun ve papasın tam kendisinin yaşadığı bir gerçek olması ve hakiki hayattan alınması bakımından da çok kıymetlidir Sait Sabitin. Kan damlayan kaleminden çıkmış olması ve memleketimizin malı bulunması da ayrı birer değerdir.

Bu sayımıza koyduğumuz bu piyesi bize veren, Sait Sabitin hayatında sık arkadaşlarından Aziz dostum (Zeki Savcı’ya) bu piyesi muhafaza etmek hususunda gösterdiği kadirşinaslığa ve bize lutfetmesine karşı kendisine şükranlarımızı sunarız.

Yazan: Şakir Sabri YENER