RAKI

Türkiyede rakı içmekte birinciliği kazandığı söğlenen Antebin bunu bir iftihar vesilesi olarak karşılamıyacağı aşikardır. Çünkü bu iftihar edilecek şey değildir.

Antep eskiden senede 150 bin kilo rakı sarf ederken bu miktar günden güne düşmektedir. Biz işte bununla iftihar edebiliriz.

Rakı içmek hemen hemen Antebin eğlence vasıtası olarak kabul edilebilir. Bu da eğlenceği bilmediğimizden çoğu eğlenmiyor. İfrata gidiyorlar.

Hepimizden ileridenberi bir telakki var. Ne zaman bir saza veya bir gezintiye gidelim lafı geçse, hemen araya rakı içmeyi sokuştururuz. Sanki rakı istimal etmeden eğlenmek mümkün olmazmış gibi.

İçmeğe hazırlanan bir kimseyi rakının iyi mi, fena mı olduğunu sorarsınız alacağınız cevap, fevkalade bir methiyedir. Fakat biraz fazla kaçırmış adama sorarsanız (Allah belasını versin, bu berbat şeyi ağzıma neye aldım anlamıyorum ki) der.

İşte görülüyor ki rakı içenlerin ekserisi, bundan neşe duyacağı yerde, neticede daha fazla sıkıntılı ve baş ağrısı ile kusma ile müterafik bir zaman geçirmesine sebep oluyor. O halde memnun olmadığımız ve günden güne üzerimizde maddi ve manevi harabiyet eseri gösteren bir nesneye neden bütün varlığımızla bağlanıyoruz?

Dr. Nizamettin ÖZGÜL