24 Mart 1971’de yakın tarihimizin İstiklâl Savaşının önemli kişilerinden biri daha aramızdan ayrıldı. Müfide Ferid Tek hayata veda etti. Müfide Ferid Hanımefendi o kurtuluş günlerinde bizim Verdün’ümüz olan, hattâ ondan ileri bir kahramanlık gösteren Antep’in gazasını ilk olarak kutlayan daha doğrusu ona gazi unvanının verilmesine sebep olan bir yazarımızdır. O yıllarda Fransa gibi asrın en güçlü devletlerinden birine toprak tapyaların gerisinde iman dolu göğsünü siper eden Gaziantep’in bu kahramanca davranışının, müdafaaları ile Fransa askeri tarihinde yer alan Verdün, Tullo, Epinal Belford’un davranışlarıyla dahi mukayese edilemiyeceğini yazan yine Müfide Hanımefendidir. Çünkü bütün bu garp şehirleri zırhlı siperler gerisinde dövüşürken Gaziantep toprak siperlerin ardında Türkün iman dolu göğsü ile toplara ve tayyarelere karşı dövüşüyordu.

Şubat 1920’de Ankara’da çıkan Hâkimiyeti Milliye Gazetesi’nde yayınlanan ve Büyük Millet Meclisinin kararlarında dahi olumlu tesir yaratan o tarihi yazısında bu vatanperver yazarımız şöyle başlıyordu:

(Türkler, hürmetle eğiliniz! Antep karşısındasınız. Onda vatan aşkının timsalini, kendi ezeli ve fıtrî kahramanlığınızı selâmlayınız.)

Bu satırların yazarı o tarihte henüz 28 yaşında genç bir kadındı.

Müfide Ferid Tek Hanımefendi, Osmanlı İmparatorluğuna şerefle hizmet etmiş, yüksek mevkilere ulaşmış bir ailenin çocuğudur. Babası Şevket Bey bir subaydı.

Müfide Hanımefendi, babası vazife ile bulunduğu sırada 1892’de Kastamonu’da doğdu.

Babası ile Anadolu kasabalarında, Afrika çöllerinde dolaştı. Müfide Hanım Fransa’da Versailles-Varsay lisesinde okudu. 1907’de Mısır’da Ferit Tek’le evlendi. 1908’de Feritbey İstanbul’a döndü, Siyasete atıldı ve Kütahya meb’usu oldu. Böylece Müfide Ferid Hanım da, genç yaşta kendisini siyaset dünyasının ortasında buldu ve kalemi ile çalışmalara katıldı. İfham gazetesinde makaleleri çıktı.

Aydemir ve Pervaneler gibi millî romanlar yazdı. Türkçülük hareketlerine katıldı. Türk ocağına üye oldu.

I. Dünya Harbi yıllarında, 1914-18'de ve mağlûbiyetten sonra onun kalemi hep vatan hizmetindedir.

Ferid bey kurtuluş hareketine katılmak üzere daha ilk günlerde Ankara’ya koşmuş, hatta ilk Büyük Millet Meclisi Hükümetinde Maliye Vekili olmuştu. Bu sebeple İngilizler o sırada İstanbul’da bulunan Müfide Ferid Hanımefendi’yi tutuklamak istemişlerse de o köylü kılığına girerek Ankara’ya kocasının yanına ulaşmak İmkanını buldu, ve orada Hâkimiyeti Milliye Gazetesi’nde yazılarına devam etti. Evvelce de belirttiğimiz gibi bu gazetede çıkan bir yazısında Antep’e gazi Unvanının verilmesini hükümete ilk teklif eden o’dur.

Kurtuluştan sonra Ferid Bey Büyükelçi olarak Paris, Londra, Varşova ve Tokyo’da Türkiye’yi temsil ederken yanında eşi Müfide Ferid Hanımefendi de vardı ve bu sayededir ki 1928’de Müfide Hanım Paris’te Ecoles des Sciences Politiques Türkçe ismiyle Mülkiye Okulunu bitirmek imkânını buldu..

Eşinin yaşlanıp tekaüd olmasıyla Kadıköy’de Modadaki mütevazi yuvalarına çekilmişlerdi. Lâkin Müfide Ferid Tek o yıllarda da kültürel faaliyetlerden geri durmuyor, okuyor, yazıyor, konuşmalar yapıyordu. Kurucusu olduğu Türkiye Soroptimist Kulübü’nde çalışıyordu. Ancak bütün bu çalışmalar ve hareketli hayat arasında Müfide Ferid Hanımefendi’nin sanat tarihi alanındaki çalışmaları ve yayınlarıyla dünya çapında ün yapan değerli Türk kadını Emel Esin Hanımefendi gibi bir evlâtta yetiştirmeye vakit bulabildi. Hattâ son günlerine kadar 90’ını çoktan aşmış değerli eşine hakiki bir hayat yoldaşı ve müşfik bir eş oldu. Onun içindir ki Müfide Ferid Tek’in vefatıyla Emel Esin Hanımefendi ile Ferid Tek Beyefendi de âdetâ öksüz kalmıştır. Lâkin bence hakikî öksüz Müfide Ferit Tek gibi anneleri kaybeden Türk Milletidir.

(Tercüman gazetesinden kısaltılarak alınmıştır.)