16 Mart 1264 tarihinde İstanbul Dar ül Muallimi ni’nin açılması maarif tarihimizde bir dönüm noktası teşkil eder.

Bizde çocuklarımızı ve gençlerimizi okutmak ve terbiye etmek için mu allım yetiştirmek arzu ve endişesi 1264 senesinden çok daha evvel başlamış­tır. Eskiden medreseleri iniz hukuk mektebi hizmetini görürken kısmen muallim mektebi vazifesini de yaparlardı. Osmanlı hükümeti kurulur kurulmaz İznik ve Bursa medreseleri yapılmış ve her şehir ve . kasabada medreseler ve sıbyan mektebleri açılmıştır. Bu medreselerin teşkilât ve programlarında Şam, Mısır ve Iran İlim müesseslerinden ilham alınmıştır.

Fatih devrine kadar âlimlerimiz, muallimlerimiz hep bu medreseler­den yetişmiştir. Nihayet Fatih, Osmanlı hocaların Osmanlı müesaeselerinde yetişmesini temin için Fâtih Camii civarında o vaktin Dar-ül Fünunu demek olan muazzam tesisatı kurmuştur.

Medrese hakimiyeti Ahmet III. zamanına kadar sürdükten sonra Müheu dishane, Tıbbiye mekteplerinin tesisi, Dar-ül Mullimin-i iptidaî ve Rüşti’nin açılmasıyla Talim ve terbiye sahâsında bir inkılap meydana gelmiştir.

Sıbyan mekteplerine gelince, bun­lar dünya işlerine yaramıyordu. Bunlarla maarifi tamim etmek imkânsızdı. Mahmut II. 1240 tarihli fermanıyla balkı okumağa teşvik etmiş ve bazı çareler aramıştı. Fakat bu mekteplerin terakkisi için esaslı tedbirler lâzımdı.

Reşit Paşa’nın yardımıyla iptidai ve Rüşti derecelerinde Davut Paşa mektebini 1261 tarihinde meşhur Kemal Efendi açmıştık Bizde iptidaî tedrisata hesap, coğrafya, tarih ve eşya derslerini ithal eden bu büyük zattır.

Nihayet 1264 tarihinde de Rüştiye mekteplerine muallim yetiştirmek üzere İstanbul Dar’ül muallimini açılmış ve müdürlüğünü de meşhur mü­verrih Lofçalı Cevdet Efendi (Cevdet Paşa) deruhte etmiştir.

Bu mektebin ilk mezunlarından biri olan meşhur Selim Sabit Efendi merhumdur. Bu zat Paris’teki (Mekteb i Osmanî) de muit ve muallim olarak bulunmuş ve iptidailer için ders kitap -lan yazmıştır- Dar’ül Muallimindin muhtelif şubelerinde otuz seneden fazla çok kıymetli hizmetleri geçen .bu muhterem âlim 1908 inkilâbından sonra vefat etmiştir.

Tanzimattan evvelki zamanlarda “tedrisat sarıklı hocaların elindeydi,''Rüştiyeler açıldıktan, sonra da bu an’naye riayet edildi. Evvelce asıl medrese derslerinin haricinde ihtiyarî olarak' "hesap, hendese, coğrafya okuyanlar ve bilhassa tarihe ehemmiyet verenler bulunuyordu.. Yeni rüştiyelerde bu dersler resmen' 'okunmağa' başlandı, Eski sıbyan mektepleri camii civarında ayırt . binalarda bulunurdu. Yeni rüştiyeler bunların kısmen tekâmül etmiş .bir şekli oldu. Sınıflara ders levazımı, sıra ve siyah tahta ve hartalar getirildi, Evvelce dersler için müfredat programı yokken rüştiyelerde tasnif ve tesbit edildi. 1264’ten 1307 senesine kadar devam eden ilk devrede Dar’ül Muallimin raudman itibari ile pek sönük devam etmiştir. Hatla dersleri arasında Usul-ü Tedris ve terbiye bile okutulmamıştır.1302 den 1309 Senesine kadar maarif nazırlığı yapan meşhur Münif Paşa, 1307 senesinde iptidai ve rüşti idadi mekteplerinin programlarını İslaha himmet etmiştir. Bu hususta merhum Selim Sabit Efendinin de çok yardımı olmuştur. Bu meyanda Dar’ül Muallimin de yeni bir safhaya girmiştir.

O vakta kadar Arabi, Farisi, Ulumu Dinniye, Hesap, Coğrafya, Tarih, Türk çe ve hat’tan ibaret olan Dar-ül Mualli­min dersleri arasına Usul-ı Tedris ve Terbiye Usul ı Defteri; Hikmet, Kimya Tarih-i Tabii, Fransızca, Resim ve El işleri dereleri de girmiştir.

Münif Paşa devrinin programı 1310’da biraz daha tehdit edilerek 1324 senesi sonuna kadar (Sâti Bey devresine kadar devam etmiştir.

Dar-ı Muallimin, telsisinin 60 inci yıl dönümünde meşrutiyet inkilabının (1324) akabinde yeniden İslah ve programları tadil edilerek yeni bir devreye gir­mişti ki buna da Sâti Bey devresi diyeceğiz.

Bu devrede Ulum’ı Dinniye yerine münakaşalı Akait ve îlm-i Kelam kon muş, Usul-ı Tedris ve teıb’ye dersleri ııin sıatleri artırılmış Tatbikatı Dersiye’ye ehemmiyet vermiştir. Muhterem Sati Bey’in Darülmuallimin’de yaptığı inkilap cidden takdirlere lâyıktır: Mektebe Terbiye i Bedeniyye talimleri sokulmuş, çocuk ve mektep musikisi gösterilmiş konferanslara ehemmiyet verilmiş. Tatbikat Mektebi açılmış ve Tedrisat Mecmuası neşredilmiştir.

Hocalıkta meslek mektebinde yetişmenin kıymeti izaha muhtaç olmaya bir hakikattir, Enelce İstanbul'da ve vilayet merkezlerinde:; açılan Muallim mektepleri epeyce öğretmen yetiştirmiş idi. Cumhuriyet devrinde de ayni mesai devam ettiğinden her meslek için muallim yetiştirecek müesseselerin günden güne çoğalmakta olduğu görmekle bahtiyarlık hissetmemek mümkün değildir.