Mustafa Tosun, bugün Sam[1] köyünün muhtarıdır. Genç, münevver, kibar bir insandır. Muhtarlık; Devlet işlerinin temelinin kendinden başlıyan bir devlet memuriyetidir. Mustafa kâhya, işte bir devlet memuruna yakışacak bir şekilde medeni esvap geyer, güzel konuşur, köyü tam democrat bir adama yaraşacak şekilde idare eder; vicdanlı, namuslu bir Cumhuriyet köy muhtarıdır.

Mustafa Tosun aynı zamanda şairdir. Şiirleri kendine has bir uslûp taşır; pastoral nevinden yazdığı parçalar çok dikkati çeker. Kendisi 327 doğumludur. İlk askerliğini Çanakkalede jandarma Bl. Kaleminde; ikinci askerliğini de Siirdin Şirvanlı kazasının merkezile İskambo nahiyesi ve Saman köprü karakollarında jandarma karakol kumandanlığı ile yapmıştır. Jandarmanın vazife ve salâhiyetlerine ait bilgisi de yüksektir. Muhtarlığında bu bilgiden de âzâmî istifade etmektedir. Bir kısmını askerliğinde yazmış olduğu şiirlerinden: Botan çayı, köyüme uzaktan bir bakışı Neyleyim, Gönül üstüne, Mevsimler ve aylar, Meslekime, Devri âlem başlıklı parçalar çok hoşuma gitti. Bunları mecmuamızda yazmakla beraber Mustafa Tosundan daha yeni yeni vâdini aldık.

Mustafa Tosunun şiirlerinden: Köyüme uzaktan bir bakış Ne mutlu?

Aldım kalemimi yazarım Sana;

Köylüsü toplanır hep Büyük hana;[2]

Çıkamadım bu kış ben yüce dama[3]

Çıkan köylüme ne mutlu kardaş!

Han ile cami yüzyüze bakar;

Ortada Balıklı pınarı akar;

Bur da yaşıyan işten mi bıkar;

Şu Samlılara ne mutlu kardaş!

Un öğütmiye değirmen hazır;

Evlerin yönleri kıbleye nazır;

Başka yerlerde olsan da vezir

Gene gönlün olur burada kardaş!

Bahar çağı yeşillenir yamaçlar;

Burada yaşar, bülbüller, kuşlar;

Cevherdir bu köyde topraklar. Taşlar;

Nasıl yaşamazsın burada kardaş;

Yaz gelir herkes çıkar ovayaİ

Hiç ilâç istemez güzel havaya;

Satsalar alınmaz yüksek pahaya;

Nasıl ayrılırsın burada kardaş!

Burada yetişir insanın hası;

Küçük pınarının var mı pahası;

Burada kabuldur kulun duası;

Bu ilden nasıl gitmeli kardaş!

Başpınarından şosası geçer;

Büyükler hep suyu buradan içer;

Bu köyde olunmaz bir derde duçar;

Köyün havasının hükmüdür kardaş!

Yüce bir yayladır Beledi dağı;[4]

Etrafı yemyeşil hep üzüm bağı;

Burada erir insanın yağı;

Veremler burada sağılır kardaş!

İlkbahar gelince gülü desteler;

İçinde tezgâhlar işler ustalar;

Burada iyi olur ağır hastalar;

Denersen yalan yok bu sözde kardaş!

Burada yaşıyan herkes kanlıdır;

Güreş meydanında hepsi şanlıdır;

Umarım yapılan okul camlıdır;

Camlıysa memnun olurum kardaş!

Ovası suludur, bol mahsulludur;

Gençleri hep okur, ilk tahsillidir;

Buranın işleri pek usulludur;

Usulü bozmayın, sakının kardaş!

Büyük pınarda var yüzlerce balık;

Burayı öğmüş te yaratmış Hâlık;

Dört köşeden bize verseler salık;

Misline tesadüf edilmez kardaş!

Ey Tosun yazdığın bu kadar yeter;

Andıkça dertlerin oluyor beter;

Bu köyde yaşarsan defolur keder;

Bu sözün doğrudur inan erkardaş!

Şirvan kazası, Saman köprü karakolu

İşte her insan vatanını bu kadar ve böyle sevmelidir. Bu derin ve içten sevgiyi taşıyan bir insan icabında yurdu yolunda canını seve seve vermekten asla çekinmez. Şiir bunu bize açık seçik gösteriyor. Din sevgisi kadar içli ve samimi bir sevgi. İşte her Türk köylüsü köyüne ve onun toprağına olan bağlılığile yaşar.

Yazan: YENER


[1] Sam köyü, mecmuamıza adını verdiğimiz Başpınarın suyu ile sulanan ve Antep-Narlı şısası üzerinde Antepten 12 kilometre mesafede bulunan sulu sumatlı ve 183 haneli cennet gibi bir köydür. Antep şosası üzerinde bulunan bu köy her Narlı istasyonu yolcusunun dikkat ve hayranlığını çeker. Otomobili buraya uğratmadan geçemez. Bu sebeple Atatürk te, İnönü de; Fevzi Çakmak ve bir çok vekiller de Antebe geçerken hep bu köye uğramadan geçememişlerdir. Köyün

Içinde de Büyük pınar, Küçük pınar deye akan suları bol iki mübarek kaynak daha var ki içenlerin dişlerini dondurur. Buranın vasfını kalem yapamaz bir kere görmek lâzım.

[2] Sam köyünün meydanlığındaki Büyük pınarın başı ucunda Yavuz Sultan Selimin, buralardan geçerken yaptırdığı söylenen iki göz eski bir kervansaray var. Köylü bunun birine Küçük han diğerine Büyük han diyorlar. Halk burada kışın Kahvehane yerine toplanır ve sohbet yaparlar. Gelen geçen yolcular parasız burada yatarlar.

[3] Sam köyünde köylü kışın güneşli günlerinde damların dulda yani rizgardan mahfuz ve güneşe maruz yerlerine çıkarak otururlar, konuşurlar. Uzaktaki karlara, kaçan tavşanlara, uçan kekliklere, avlanan avcılara seyir ederler. Burası geniş ufuklu birer kış kahvehanesidir.

[4] Köyün kıblesinde ve köye bitişik takriben 400 metre yükseklikte gayet havadar bir dağ ve bunun tepesindee (Beldi Mehmet) isminde bir düşek (Şehit, türbe) vardır. Şimdi türbelerin ilgası dolayısile buraası metruk bir haldedir.