Şimdi bir orta okulda müdür olan Ali Şefik Türker eski talebelerimdendir. Gaziantep’te tarih öğretmenliği ve müdür mavinliği vazifelerinden önce Kayseri Lisesi tarih öğretmeni idi. O zaman Kayseride kütüphanesi ile meşhur Fahri Bilge isminde bir ziraat bankası müdürü vardı. Bu zat da bizim Antepli iki şairin: İbni Bali ile Münif Paşanın babası Abdülnafi efendinin birer divanı vardı, Nafi efendinin divanı matbu idi. Bir gün Ali Şefik bey Fahri beyin ziyaretine gittiği zaman Fahri bey kendisine aşağıda yazılı kasideyi göstermiş: (İşte sizin Antep şairlerinden Nafi beyin yazdığı bir kaside.) de miş. Şefik bey hemen fotoğraf makinesi ile bu kasidenin fotokopisini bir kartpostal üzerine almış. O sene yaz tatili için memleketi olan Antep’e geldiğği zaman bunu Osman Aksoy’a geçici olaram vermiş. Osman Aksoy günlerce emek çekerek bu çok küçük fotoğraf yazısını büyüteçle okuya okuya büyülterek yazmış. Bana da gösterdi. Bende folklore meraklısı olduğum için hemen bir kopyasını aldım. O günden beri dosyamda kıymetli bir mal gibi saklarım. Önce kasidenin metnini sonra da öz türkçesini sunuyorum:

Sabık Sardazamlardan Hurşit Paşa Halebüşşehba Valisi iken Antep’ten, Halep’in suyunu müzdad içun Antep’e teşriflerinde bilcümle vücuh ve ayan ile heyn-i istikbalimizde bu kasideyi garra yazılmıştır:

1-Merhaba ey padişahın asaf-i ser defteri Asuman-i devletin Hurşid-i rahşan ahreti

2- Merhaba ey şâh-baz-i burc ı evc-i saltanat Pişe-zar-i şevketin geçdane bir şîr-i neri

3- Merhaba ey şâh-var-i dürr-idürc-i madelet Şehr-i bend-i alem-i kevnin adalet küsteri

4-Eyledin teşrif yümn-i ikbal-i ferahnaç ile Makdem-i pakinle verdin aleme zîb-ü feri

5-Tesnagan-i şehr i şehbaya su vermek kastına Rencedâr ettin tevazule o dem pay-ü seri

6-Dide-i âyân-i ayn-i Aynitabe nicedem Sürme-i müştak eder hep hakipayi enveri

7-Hamdü lillah makdem-i pakinle halk-ı alemin Asuman ile beraber oldu hep tâç-ı seri

8- Menbâ-i eltaf-i cudundan edip icra yine Huşk-zar-i şehr-i Şehbaye züial-i kevseri

9- Böyle bir düstûr-i zîşanın nazîrin görmemiş Çok zamandır çarh ı gerdun devreyler serseri

10- Yok zamanı devletinde teşnelep bir kimse hiç Susamıştır var ise kanına bir dürz-i çerih

11-îktisab-i nur-i çeşm eyler derinden has-ü âm Tutiyadır ehli hâcâte bugün hâk-I deri

12- Doostanı her taraf eyler anın şerh-i sudur Uğradıkça sine-i âdâye bir an hançeri

13- Hükmünü icraye ger bir kerre ikdam eylese Merkezinden kıl kadar dönmezdi çarhın minveri

14- Nehyi bir emre taalluk etse tâh ruz-i kıyam Almaz idi destine Cemşid cam-i sagari

15-Vasitan-i devlet-i iclaline şayestedir Olsa çârûh-i deri murg-u Himanın şehperi

16- Rezm-gâh-i alemin bir saf-şiken merd ifkeni Arsa i ceng ü veganm kahraman-i safderi

17- Kûh veş temkin ile eyledi anı üstüvar Olsa lutf-ü himmeti devr-i zayıfin yaveri

18-Çoktan itfa eyler idi ruzgar-i pür mihan Almasaydı zîr-i damane çerag ı haveri

19-Tabh saf-i ruşeni ayine-i alem- nüma Meşreb-i pâkîzesi gerd i kuduretten beri

20-Bag-ı dehri nerkez i zerrîn tabakla pür eder Pençesinden saçtığı dem rize-i sîm-ü zeri

21- Keffidir keşti.i cudun badiban-i enveri Pençesidir bahri zuhharı sehanın lengeri

22- Kâm-kârâ kâm-bahşâ âsâfa kâni seha Ey bütün hisseyliyen abdiyle cümle kişveri

23- Böylemi tâdât ederdim ben senâ ve methini Urmasaydı ger bihanıma felek engüşteri

24-Cevher-i nazmın kesadından ne ganidir Nafi’a Bir müşür-i kâm-bahş oldukça ana müşteri

25-Hoşca sarfetmiş bu emsali bir üstad-i suhan Kadr-i zer zenger şinased kadr-i gehver gevheri

26- Hak Taala devlet-ü iclalin etsin payidar Halk-ı alım ola daim emrinin Fermanberi

Kasidenin bugünkü dille açıklanması

Eski Başbakanlardan Hurşit Paşa Halep valisi iken Antep’e, Halep’in suyunu çoğaltmak için geldiklerinde bütün Antep ileri gelenleriyle karşıladığımızda bu parlak övgü yazılmıştır:

1- Merhaba (Şenlenin) ey parişahın baş defterinin başbakanı. Devlet semasının parlak güneşi en parlak yıldızı.

2- Merhaba ey saltanatın en yüksek burcunun doğan kuşu, gösterişli ve yiğit adamı.

3- Merhaba ey hükümdara yakışan adalet ve cövher kutusunun büyük incise, dünyüyü adalet döşeği döşüyen ve şahirlerin bütün kapılarına adalet kilidi vuran paşa

4- Uğurlu sevinçli olarak teşrif ettin bu teşrifinle hepimize uğur getirdin. Zinet ve kudret verdin.

5- Halep şehri susuzlarına su vermek maksadıyle, gönül alçakliğıyle sefer zahmetine katlanarak başını ve ayaklarını rahatsız ettin.

6- Antep ileri gelenlerinin gözleri uzun zamandan beri ayağınızın nurlu tozundan sürme çekmeyi dört gözle bekliyordu.

7- Allaha çok şükür bu mutlu teşrifinle aiem halkının başlarının taçları göklere değdi.

8- Halep denen kurak ve çorak bir şehre, cömertlik denen lutuflarından kevser gibi bir bir su akıttın ve Halebi ihya ettin.

9- Çok zamandır serseri bir şekilde dönen felek böyle şanlı bir kanunun ve hükmün eşini görmemiştir.

10- Devleti zamanında hiç dudağı kurumuş yoktur. Eğer var ise ancak bir Dürzi askeridir.

11- Halk ve seçkinler onun kapısından göz nuru kazanırlar, işi olanlara onun kapısının toprağı bir göz açan bir ilaçtır.

12- Onun hançeri bir an düşmanlar göğüslerine uğradıkça her taraftaki dostlarının göğüslerine ferah kılar.

13- Eğer bir kere hükmünü icraya azmederse çarhın minveri merkezinden kıl kadar bile dönmez.

14- Eğer bir yasağı yayılırsa, cemşit sağ olsaydı kıyamete kadar şarap kadehini eline almazdı.

15- Hima kuşunun o ulu kanatları onun kapısının süpürgesi olsa onun ululuk kapısı eşiğine ne kadar yakışırdı?

16- Cenk meydanında düşman askerlerini tarumar eden ve saflarını yarıp geçen bir yiğittir.

17- Eğer himmeti zayıf bir devrin yaveri ve destekçisi olsa onu bir dağ gibi muhkemleştirir ve kuvvetlendirir.

18- Eğer doğudan doğan güneşi eteği altına almasaydı yani kurumasaydı mihnet dolu rüzgâr şimdiye kadar güneşi de çoktan söndürmüştü.

19- Açık ve saf tabiatı alemi gösteren bir aynadır. Pak ve temiz huyları kin ve intikam tozlarından arıdır. Yani kimseye kin beslemez.

20- Altın ve gümüşleri pençesinden saçtıkça yer yüzü bağını altın tabaklı nergizle doldurur.

21- Avcı cömertlik gemisinin çok nurlu yelkenidir. Pençesi coşkun cömertlik denizinin lengeridir.

22- Ey makul olan her isteği veren, ey herkesi muradına erdiren, ey cömertliğin ocağı ve kaynağı, ey bütün ülkeleri adaletle koruyan vezir.

23- Eğer felek ağzımı yüzük halkası ile gemlemeseydi ben methini böylemi sayardım?

24- Herkese muradını veren bir müşir, buna müşteri oldukça nazım cevherin kesada uğramış bana ne gam?

25- Bir söz üstadı şu sözü ne güzel sarfetmiş: (Altının kıymetini altıncı, cevherin kıymetini de cevherci bilir)

26- Haktaâlâ devletini daim etsin, alem halkı daima emir ve fermanına itaat eder olsun.

Kaside hakkında düşünceler

Bu kaside 1234 (M.1818) de Halep Valisi Hurşit Paşanın Antep’in bir kısım suyunun Halep’e akıtmak işlerini düzenlemek üzere Antep’e geldiğinde, Münif Paşanın babası Antep ülemasından Nafi efendi tarafından yazılmıştır. Bugünkü Türkçe ile o günkü ülemanın halktan tamamen ayrı olan lisanlarını ve aynı zamanda bir devlet adamına yaranmak için bir ulemanın gerçekten ne kadar uzaklaştığını gösteren ibret verici bir belgedir. Antep halkı bu suyun Halep’e verilmesi ile büyük zarar gördüğü halde, suyu alana böyle bir kaside yazmak ne acıdır. Bu kasideyi genç kuşaklara ibret olsun diye neşretmekte fayda buldum. Halbuki Nafi efendinin oğlu Münif Paşa, Abdülhamit gibi en sert hükümdarlara karşı bile gerçeği sonuna kadar savunmaktan çekinmiyen bir medeni cesaret sahibidir. Yalnız şunu da ilave edelimki, Nafi efendi hakkında fazla bilgiye sahip değilim. Divanının ise Fahri Bilge tarafından Atatürk Üniversitesi kitaplığına bağışlandığını işittim. Keşki divan elimize geçse de bu zat hakkında hükmümüzü tam verebilsek.

Ş. S. YENER