Şehrimizde Müdafaai Hukuk cemiyetinin teşekkülü, halkın ruhundan doğmuştur. Daha İngilizler zamanında memleketin ne suretle kurtarılması çarelerini düşünmek üzere Kâhya oğlu Hüseyin Cemil, İmam zade Mustafa, Mennan zade Mustafa, bakkal Mustafa çavuş ve daha İsimlerini hatırlayamadığımız bazı erbabı hamiyet bir araya geliyor; muntazam içtimalar yapıyor, bir teşkilât yapmayı konuşuyorlardı.

Sonraları (büyük kurtarıcının başkanlığı altında kurulan Sivas kongresi beyannamesinin mutasarrıflığa gelmesi üzerine) bir gece Doktor Hâmid, Tahrirat müdürü Rağıb, Alay kâtibi

Hacı Hanefi zade Abdullah Namık Bey

Überî zade Kâmil bey

Gepgep zade Şekir efendi

Şefik Izrap bey

Müdafaai hukukun kuvvetlenmesinden sonra Türkler namına söz söyleyen bu heyetin; cemiyetin gayelerine aykırı bir iş yapmaması için Müdafaai hukuka mal edilmesi düşünülmüş ve ilk iş olarak cemiyet azasından Ahmet Muhtar Bey, Şıh camiinde halk tarafından seçilerek bu teşkilata ithal edilmiştir. Sonra Nakip medresesinin dersanesinde yapılan bir toplantıda Ahmet Muhtar Bey tarafından yapılan müessir bir nutuk üzerine hepsi de müdafaai hukuka alınmış ve bu heyet, gizli olarak çalışan cemiyeti, haricen temsil vazifesini görmüştür.

Avni, Telgrafçı Mahmut Mahir beyler, Meclisi idare başkâtibi Eşref beyin Gümüş kasteli civarındaki evinde toplanmışlar; [1]beyannameyi okuyarak bu yolda çalışmak için aralarında ahid ve misak yaptıkları gibi Telgrafçı Mahmut Mahir dahi, ilk fırsatta. keyfiyeti Sivas’a bildirmiştir. Bugünden itibaren telgrafhanedeki iki İngiliz nöbetçisi ve muhabereden anlar bir Ermeni tercümanının mevcudiyetine rağmen bütün geceleri uykusun kalıp fırsat kollayarak Sivas’la muhabereyi temin etmiştir.

Bunu müteakip Mısrî zade Nuri, komiser Kilisli Halil, Gepgep zade Mustafa, Aptürrezak, mahkeme azası Kuşçu zade Hamdi, Müftü Rıfat, Mebus Şahin, Kahraman zade Süleyman, Kanevetçi zade Mahmut, Marak zade Şerif, Baytar Mehmet, Efrayim, Hacı Halit ağa zade Sadık, Hacı Ömer zade Mehmet Ali, Hoca zade Ferit Bey ve efendiler evvelkilere iltihak etmiş; bu suretle (Müdafaai hukuk cemiyetinin Antep şubesi meydana gelmiştir.)

(Bidayette toplantılar bütün cemiyet âzalarının iştiraki ile yapılıyordu. Aza çoğalınca buna cemiyetin hissedilmesinden korkularak imkân görülememiş; Heyeti merkeziye namını alan Heyeti müteşebbise yalnız olarak toplanmağa ve mühim hadiselerden cemiyet efradına haber verilmeğe başlanmıştır.)

Cemiyet gizli olmakla beraber Mutasarrıf Celâl beyin hastalanarak Hama mutasarrıfı (Sabri beyin mutasarrıf vekili olmasından bilistifade hükümete bir beyanname vererek cemiyetin teşkiline ruhsat ta alınmıştır.)

Tabur, Bölük ve takım kumandanlığı ile (Gaziantep Müdafaasında) Çalışan Antepli ihtiyat zabitleri

Bu sahifelerle fotoğrafların elde ettiğimiz arkadaşların resimlerini koyuyoruz. Elde edemediklerimizi koyamadık. Mesela şahit Şahin. Söylenmez Mahmut, Şemsi Hasan, kâmil Kara Mehmet, Attar Ökkâş Oğlu Mehmet Ali, Basmacı Abdullah, Baba Ziya... gibi bir çok değerli arkadaşlarımız daha vardır:


[1] O sıralarda Kâhya oğlu Hüseyin Cemil, İmam zade Mustafa, Mennan zade

Mustafa efendiler, İngilizler tarafından esir olarak Mısıra götürülmüşlerdi.