Eski Yunan tarihçisi Heredot, Maraş’ı ilk defa MARAJ adında bir kumandanın kurduğunu ve şehre kendi adı Maraj ismini verdiğini yazar. Şehrin ortasındaki kale de M. Ö. 3000 yıllarında savunma için yapıldığını açıklar.

Urartuların istilâsına uğrayan Maraj Kral Sardurun himayesine girdi. Şehrin ismi de MARAKSİ olarak değiştirildi. Maraksi’nin bir müddet sonra Asurluların, İranlıların, Büyük İskender’in ve nihayet Romalıların eline geçtiğini ve isminin CERMANİK olduğunu görüyoruz.

İslamiyetin yayılmasiyle şehir Arapların eline geçer. Harun Reşit zamanında Maraş geniş çapta imar edilir. Alparslan’ın Anadolu’ya geçmesiyle 1071 yılında Maraş asıl sahibinin, Türk’ün eline geçmiş onun kanıyla sulanmıştır. Haçlı seferleri sırasında Haçlıların eline geçen şehir 1243 yılında Selçuklular tarafından işgal edilir.

1337 yılında aslen Türkmen olan Dulkadiroğlu Karacabey’in hakimiyetine girer. 1381’de Mısırlılar tekrar Maraş’ı alırlar. 1401 yılında Timur’un orduları Maraş’ı yakıp yıkar. Timur’dan sonra şehre tekrar Dulkadiroğulları hâkim oldular. 1515 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Dulkadiroğulları da ortadan kaldırıldı. 1839 yılında Mısır Valisi M. Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa tarafından şehir istilâ edildi. Bu arada kaledeki el yazısı kitaplar ve tarihi evraklar yok edildi.

Hititler’den kalma olan Maraş kalesinin uzunluğu 128m. eni 60m. duvarlarının kalınlığı 169 cm’dir. Kanuni Sultan Süleyman kaleyi tamir ettirirmiş (Selim Han oğlu Sultan Süleyman) diye yazdırmıştır. Sultan İbrahim tamir ettirmiş, ‘’Saklıya halk eliyle elemlerden beri’’ beytini yazdırmıştır.

Maraş’ın Kurtuluş Savaşı

23 Şubat 1919 Şeyhadil mevkiinden İngilizlerin Maraş’a girişi; Transanto sahipleri, bandosu ve ellerinde çiçek buketleriyle Zeytin ve Maraş Ermenileri tarafından "Yaşasın İngilizler, Yaşasın Ermeniler, kahrolsun Türkler"naralariyle karşılanarak, Maraşlıların nefret ve kin dolu bakışları arasında Amerikan Kolejine (şimdiki Ticaret Lisesine) yerleşmişlerdi.

Fransızların Gelişi

29 Ekim 1919 Sever taksim projesine göre; Maraş’a Yüzbaşı Julie kumandasındaki önce Fransız kuvvetleri, yine Ermenilerin çılgınca alkışları arasında Maraş’a girerek yerleşmelerini takiben 400 Ermeni, 1000 Fransız ve 500 Cezayirli askerin De Fontzine adlı kumandanın idaresinde gelerek yine Amerikan Kolejine yerleşmişlerdi.

Sütçü İmam:

31 Ekim 1919 Cuma İman ve iffet hamurunda yoğrulmuş. Türklük fırınında pişmiş olan Maraşlı’nın namusuna el atmak, Türk kadınının peçesini yırtmak küstahlığını gösteren Fransız askerlerine en güzel cevabı 70’lik Sütçü İmam kurşunları ile vermişti... İmam’ın tabancasından çıkan bu kurşunlar, yalnız Fransız askerlerini yere sermekle kalmamış, İstiklâl Savaşının ilk kıvılcımı, Türk’ün işgal kuvvetlerine ilk istiklâl haykırışı olmuştu.

1 Kasım 1919 Cumartesi, İngilizler Sevr Anlaşmasına göre Maraş’ı Fransızlara bırakarak çekiliyorlar. 26 Kasım 1919 Çarşamba. Guvernör (Askerî Vali) Andre’nin Maraş’a gelişi.

Virjini’nin Dansı

27-28 Kasım 1919 cuma gecesi. Guvernör Andre; Hırlakyan Ağop (Hınçak Ermeni İhtilâl Komitesinin ileri gelen elemanlarından) un evinde şerefine verilen ziyafette bol bol içki içerek kahkaha atmaktadır. Bir ara Guvernör Andre: Hırlakyan Osep’in kızı Virjini’nin yanma gelerek dansa kalkmasını rica eder. Virjini:

- Aziz Guvernör şerefine dans etmek isterim. Ancak Türk bayrağının dalgalandığı bir yerde değil. Maraş Kalesinde Fransız ve Ermeni Bayrağı gördüğüm zaman teklifinize hazırım.

Kumandan:

- Yarından itibaren kaledeki Türk bayrağı indirilecek onun yerine Fransız bayrağı çekilecektir, işgalimiz altındaki bir memlekette başka bir milletin bayrağı bulunamaz, diye emir vermesi üzerine, genç ve ateşli Ermeni dilberi Virjini kendisini Fransız kumandanının kollarına atmıştı.

Bayraksız Kale

28 Kasım 1919 Cuma. Maraş kalesinin burcunda yıllarca dalgalanan Türk’ün şeref ve namusunun timsali, Maraş’ımın ruhu, al renkli, Ay Yıldızlı bayrak yoktu artık.

Kaleye Hücum

Cuma namazı için Ulu Camiye toplanan halk, birbirinin yüzüne bakmaya utanıyor. Başlar önde ateş püskürmeye hazır bir yanardağ, bir volkan gibi kaynıyor

Namaz vakti gelmiş ezan okunacak…

Kalabalıktan birkaç ses:

- Bayraksız namaz olmaz!

- Haydin babam, vatan kavgasıdır bu...

- Başımızda Fransız bayrağı dalgalanırken cuma namazı kılmak caiz değildir

- Ne durursunuz bre Edeler!

- Allah Allah!..

Artık ok yaydan çıkmış, göz gözü görmez olmuştu. Maraşlı bir umman, bir çığ gibi Ulu Camiden kaleye doğru pervasızca hücum ediyor. Bu hücum bu feryat, istiklaline susamış ruhun bir şahlanışıydı

Bayrak Osman Çavuş (Erşan) tarafından direğe çekilmiş, cuma namazı kalede kılınmıştı…

Kılıç Ali

Mustafa Kemal Sivas’tan Maraş’a Yüzbaşı Asaf (Kılıç Ali) ve Yörük Selim komutasında küçük bir kuvveti, Elbistan üzerinden göndermişti.

Guvernör Andre, Maraş’ın ileri gelenleri ile bir toplantı yaparak onları tehdit etmesi üzerine Emir Abdülcelilzâde Şeyh Ali Sezai Efendi:

"- Kumandan! Maraş halkı nice nice korkunç hadiselerle karşılaşmış dini ve vatanı yolunda sürgünlere gitmiş sehpalara çekilmişleri görmüş bir halktır. Ümit ederim ki bu halk sizi me’yus bir halde, geldiğiniz yollara yollayacaktır.’’ demiştir.

Teşkilatın kurulması

Merkez Heyeti adı altında kurulan teşkilâtın başkanlığına İlyas Efendizâde Refet Efendi seçilmişti. Bir süre sonra heyet başkanlığına Arslan Bey getirildi…

4 Aralık 1919 Durumunun sarsıldığını gören Guvernör Andre, Antep’e kaçtı.

4 Aralık 1919 Fransızların Maraş, Antep ve Urfada’ki kuvvetlerinin kumandanı

General Keret, yanında Miralay Sant Mari ile beraber Maraş’a geliyor…

Savaş Başlıyor

21 Ocak 1920 Çarşamba Harp fiilen başlamıştır artık. Parola:

"Maraş, Maraşlıya Mezar Olmadan Düşmana Gülîzar Olamaz!"

1 Şubat 1920 kar ve soğukta beraber, savaş olanca hızıyla devam ediyor. Tam bir ana baba günü. Her taraf kan ve barut düşmanda modern silahlar, Maraşlılarda: odun, balta, tüfek, fakat en mühimi Avrupa’nın keşfetmekten aciz

kaldığı en büyük silah Maraşlının 7’sinden 70’ine kadar hepsi ÎMAN silahı ile

mücehhez olmasıydı. İşte o iman Maraş’ı ve Anadolu’yu kurtarmıştı.

Çarpışma sırasında Çuhadar Ali, Mıllış (Milis) Nuri, Abdullah Çavuş, Evliya Efendi, Muallim Hayrullah, Karakız Zeki, Yusuf Çavuş, Dr. Mustafa, Esbah Osman, Türkoğlu Mustafa ve nihayet şahitler kervanına eklenen halka: Yörük Selim...

Ve binlerce isimsiz kahraman bu şehitler halkasına kenetleniyor.

7 Şubat 1920 Miralay Norman kumandasında 300 piyade ile dağ bataryasından kurulu Fransız birliği yardıma gelerek Maraş’ta taş üstünde taş bırakmıyor...

Yer yer sokak savaşı. Her yer leş ve şehit... Bir şehidin yerini diğer bir gazi alıyor…

ZAFER

11 Şubat 1920 Çarşamba günü Fransızlar, kahkahalarla geldikleri Maraş’tan perişan bir halde kaçıyor.

12 Şubat 1920 Maraş Kurtuluş savaşının zafer günü, bugünde 52. yıldönümünü kutluyoruz...

Atatürk; Maraş’a, Müdafa-i Hukuk Cemiyetine bir telgraf çekerek kurtuluş Savaşındaki gayret ve fedekârlıklardan dolayı Maraşlıları tebrik ediyor. Ayrıca Maraş’taki savaşta çarpışan gazilere madalya verilmesi için, gazilerin isim listesi isteniyor. Parti Başkanı Kadızade Ziya Efendi, Atatürk’e, Maraşlıların aldığı kararı telgrafla bildiriyor.

- "Maraş’ta 7’sinden 70’ine kadar vatan müdafaası için eli silah tutan herkes savaşmıştır. Ölenler şehit, kalanlar gazidir. Ayrı ayrı madalya yerine, şehir adına bir tek madalya kâfidir.’’ Mustafa Kemâl bu telgrafı aldığında gözleri yaşararak "Ne fedekâr millet, kendisine verilen madalyayı dahi istemiyor, her şey vatan için..."Ve nihayet B.M.M. aldığı bir kararla Maraşa "İSTİKLAL MADALYASI’’ gönderiliyor.

Kurtuluş Savaşının üzerinden yarım asır geçmiş, Fransızların harabe halinde bıraktığı toprak yığınından bugün bir cennet vatan parçası fışkırmaktadır.

Yüzbinin üzerinde bir nüfusa sahip olan Maraş, tabii güzelliklerinin yanında çok zengin yeraltı servetine de sahiptir. Ancak bu yeraltı serveti ilgili makamlardan alâka bekliyor.

Senelerden beri unutulmuş, ihmal edilmiş olan bu zümrüt şehri, bu kahraman Maraş’ı yalnız kendi kaderi ile baş başa bırakmak elbetteki en büyük bir hatadır. Bilhassa son senelerde yapılan yatırımlar bizlere sonsuz ümit kaynağı olmuştur.

Özellikle, Maraş-Kayseri asfalt yolunu yapılması, plânı ve projesi yapılan stadyumun biran önce tamamlanması, Ahır Dağı’nın Milcan tepesine kurulması düşünülen televizyon tesisinin tahakkuku, Maraş’ta yetiştirilen pamuğun onda birine cevap veremeyen Maraş Tekstil Fabrikasının genişletilmesi, Ali Kayası’na kurulacak olan çimento fabrikasının ilk plânda yapılmasını beklediğimiz işlerdir.

Maraş’ın Kurtuluş Bayramını candan kutlular, tüm Maraşlılar ve Türklüğe bu zafer gününün mutlu olmasını dileriz.