Bu konuşma Gaziantebin 36’cı kurtuluş yıldönümü dolayısiyle 25 Aralık 1957 de Ankara Radyosunda Mehmet Uykun tarafından yapılmıştır.

Aziz Hemşehrilerim,

Bugün; milletlerin tarihinde eşine ender rastlanan bir mucizeyi, bir şehir halkı olarak yaratmanın verdiği engin gurur ve mutluluğun huzuru içinde bulunuyoruz.

Gazi adaşımız dâhi Mustafa Kemâl’in “Türküm diyen her şehir her kasaba en küçük Türk köyü Gazianteplileri kahramanlık misali olarak alabilirler” diye değerlendirdikleri azîm bir mücadele ile bugüne erişmiş bulunuyoruz. Bu MÜCADELE; Mağrabaşı cephesinde göğsünü düşman tanklarına karşı koyarak:

- “Ölsem de dönmem” diyen Mehmedin; Çınarlı Cephesinde, yanındaki oğluna:

- Yavrum! Alkanını dökte köle olma diyen babaların;

- “Vurun Kardaşlarım vurun, Namus günüdür.” diye haykıran, bugün binlercesi bir zafer sütunu altında vatan adsız kahramanların yaptığı ölüm-kalım mücadelesiydi.

O şehir halkı mücadelesini sayı ve madde üstünlüğüne dayanarak değil; İmanın, Vicdanın ve Azmin verdiği bir kuvvetle yapıyor; her fert cesaret ve metanetin Şahikasına yükselerek, ölmezliğin ebedî bir timsali halini alıyordu. Anası ile birlikte giderken, anasına sataşan düşman askerlerine karşı; yuvasını bir atmacaya karşı koruyan mâsum güvercin misali:

- Dokunmayın anama, biz yaşarsak, ancak namuslu yaşarız. Diye karşı koyup çırpınırken süngülerle delik deşik olan, 12 yaşındaki Küçük şehit Mehmed’in mücadelesiydi, O Mazgalda, silahlarını doldurduğu sırada alnından vurularak o şehit olan o evladı Mustafasının üzerine yazmasını örtüp, onun siperdeki yerini kendi alarak:

- Dayan Arslanım dayan, kâfir zor geldi diyen. Aziz, şehit anası. Zeynebin, Ayşenin, Fatmanın taşıdığı Asîl; Asaleti nisbetinde kahraman ruhunun coşup taştığı ender bir mücadeleydi, o.

Bir Şahin, Arslan Edasiyle tuttuğu köprübaşında Koca bir orduya tek başına karşı koyar, böğründen açılan yaradan ılgıt ılgıt akan kanile vatan toprağına bir tarih yazarken:

- “Alçak düşman, geçemezsin, geçemezsin. Ben Antebe söz verdim, top arabaları cesedimi çiğnemeden Antebe giremez” diye haykırır. Nihayet, her damla kanın akışiyle ebedileşen o insan son nefesinde

- “Allahım, vatanı Antebi sen kurtar” diye inlerse:

Nasıl olurda bu memleket esaret zinciriyle bağlanır; düşman çizmeleriyle çiğnettirdi?

- Bağlanamazdı, Bağlanamıyacaktırda.

- Çiğnenemezdi, Çiğnenmiyecektirde.

Dün o Şahine:

“Uyan Şahin uyan gör neler oldu

Yaralı Antebe düşmanlar doldu” diye gözyaşlarımızı sunarken, Bugün:

“Uyan Şahin uyan gör neler oldu

Sevgili Antebin Gazi ve Cennet oldu”

diyebilmenin bahtıyarlığı içinde, o günleri hatırlıyor ve o günlerin gazilerini hürmet, Şehitlerini rahmetle anıyoruz.

Ey!.. Şehitler yatağı, Bahadırlar uğrağı, gaziler diyarı gazi şehrin, bu mutlu gününde selam sana...

Mehmet UYKUN