Şeytanla küpe binen bir karı bahse girmişler. Kocakarı şeytana demişki: Birşeyi ben bozayım, sen düzle yahut sen boz ben düzelteyim. Hangimiz yapamassak pabucunu ötekine versin. Şeytan kocakarıya, sen boz, ben düzelteyim demiş. Böylece anlaşmışlar.

Kocakarı bir gün sabahleyin doğru bedestene gitmiş, terbiyeli, namuslu, çoluk çocuk sahibi bir tüccarın dükkânına oturmuş. Yavrum diye söze başlıyarak, terbiyesiz, serseri bir oğlum var. Her akşam eve sarhoş gelir. Şimdide bir oynaş yakalamış, üç gündür sağlam yerim sırtımda kalmadı. İlla dostuna bir hediye gönderecekmiş. Yanımda 5 kuruştan fazla param yok, şunu alda baban hayrına bir şey ver, şu bela başımdan defolsun demiş. Adamcağız ihtiyar kadına acımış, parasının bir kaç misli değerinde, bir zubunluk vermiş Kocakarı bunu alınca doğru tüccarın kapısına gitmiş içeri girmiş, karısına:

— Kızım abdestim daraldı şurada bir abdest alayımda namazımı kılayım, sanada sevabı olur deyince, kadıncağız hürmet etmiş, namazlasını açmış. Çocuklarıyla meşgul olduğu sırada kocakarı Allaha ısmarladık demiş fakat zubunluğu yatak yerindeki döşeğin arasına yerleştirmeyi ihmal etmemiş. Akşam tüccar evine gelmiş çoluk çocuğuyla yemeklerini yemişler, yatma zamanı kadın yatakları indirdiği sırada zubunluk döşeğin arasından yere düşmüş, bunu gören tüccar neye uğradığını bilememiş, Canı başına sıçramış ve hemen karıyı üçden dokuza boşamış, kayınbabasınada kızlarını götürmesi için haber göndermiş. Hiçbir şeyden haberi olmayan kadıncağız babası evine yollanmış.

Sabahleyin şeytanla cazı karı birleşmişler. Karı şeytana işte ben bozdum sen düzelt demiş. Şeytanda bu işin düzeleceği kaldımı, eğer sen düzeltebilirsen pabuçlarım sana feda olsun demiş.

Kocakarı tekrar işe başlamış, doğruca, eli yüzünde ne yapacağını şaşırmış küçük çocuklarıyla başbaşa kalmış olan tüccarın kapısını vurmuş. Kapıya gelen tüccar kocakarıyı görünce ne istiyorsun kocakaltak evimi yıktın daha neye geldin? demiş. Kocakarı hiç rengini bozmadan, aman yavrum benim bir terbiyesiz oğlum var, bir zubunluk için başıma dünyayı dar etti. Hayır sahibinin biriside bir zubunluk verdi, burdan geçerken abdestim daralmıştı, bu evde namaz kılarken zubunluğu döşeğin arasına sokmuştum, unuttum gittimde almaya geldim demiş. Adamcağız yine neye uğradığını şaşırmış, suçsuz karısını boşadığına pişman olmuş ve zubunluğu kocakarıya uzatarak, al Allah belanı versin demiş ve savmış.

Sonra nikâhını yenilemiş, karısını evine getirmiş. Şeytanda pabuçları uzunca bir deyneğin başına takmış ve kocakarıya uzatmış, al Allah belânı versin yanıma yaklaşma, sonra benimde başıma bir iş açarsın demiş.

Not: Bu masal, 23.4.960 tarihinde, Fadıl Aktürk tarafından Eyüpoğlu mahallesinde 57 yaşında ev kadını Hatice Kuşkonmaz’dan tesbit edilmiştir. Hatice Kuşkonmaz bundan 30 sene evvel ninesinden bu masalı dinlediğini söylemiştir.