Ölümünün 6’ncı yıldönümü münasebetiyle:

KÂMİL YETKİN’İN AZİZ RUHUNA

Bu satırları Gazi şehrin mutlu yıldönümünde yine kendilerine ithaf ederek neşredilmek üzere hazırlamıştım. 1962 yılı Ekim ayında sıla hasreti ile memlekete gittiğimde hayata gözlerini kapamış olduğunu teessürle öğrenmiştim. Şimdi aziz ruhuna ithaf ediyorum.

Gazi şehrin muhasarasının son günü idi. Fransız topları ve diğer ateşli silahları şehrin silahsız sakinlerine tevcih edilmişti O gece sabaha kadar topçu atışı bütün şiddeti ile devam etti. Memleketin ayakta kalan binalarıda yerle bir oluyordu. Top seslerini takip eden çöküntülerin husule getirdiği derinden gelen gürültüler altında kalan son canlıların ahı dehşet saçıyordu. Sabaha kadar gözlerimize uyku girmedi. Ortalık ağarması ile beraber Şıh camiine koştuk. Caminin etrafında ve giriş kapısı önünde, o güne kadar görmediğim, omuzlarında martin tüfeği asılı yaşlı kimselerle karşılaştım. Bir fevkalâdelik olduğunu anlamamak imkânsızdı. Camiin küçük kapısında duran babam merhum Söylemez Sait’ti. Bana bir şey söylemedi. Kapıdan içeri daldım. Aslında mektep olup o zaman hastanenin ameliyat, eczane ve doktor odalarının bulunduğu binaya girdim. Kapıdan girince, sol tarafta doktorların oturduğu oldukça geniş salonda tanıdığım ve isimleri hatırımda kalan, Doktor Mecit Barlas, Doktor Merhum Söylemez İbrahim ile şahsen dahi tanıyamadığım, büyük sarıklı ve siyah meşlahlı (geniş) iri yapılı nurani yüzlü kimseler arasında genç bir efendi oturmuş durmadan yazıyordu. Sonradan bu gencin Etrafşehir Cepheler kumandanı Özdemir beyin sır kâtibi merhum Kâmil Yetkin Bey olduğunu öğrendim. Bir aralık yanına kadar sokuldum. Beyaz kalın bir kağıt üzerine mühim bazı şeyler yazıyordu. Bu yazının eski arap harfleri ile o kadar okunaklı ve tam bir çizgi üzerinde bulunuşu genç hafızamda o kadar yer etmiş ki unutamıyorum.

Aradan uzun seneler geçtikten sonra sık sık görüşürdük. Beni tatlı tebessümleri ile karşılardı. Ben de kendilerine derin bir hürmetle bağlı idim. Güzel yazısı içinin aynası idi. Sözü Özü doğru temiz insan, ruhun şadolsun.

Cemil Muhtar SÖYLEMEZ