Bizim toplum bünyemizin en dayanıksız yönü tenkit edilmeğe tahammülsüzlüğümüzdür. Oysaki ileri cemiyetlerde bilhassa demokratik rejimin söz konusu edildiği batı devletlerinde tenkit etme ve edilme her vatandaşın en tabii bir hakkıdır. O halde biz ileri hamleler yapma azmiyle işe başladığımız ikinci cumhuriyet devrinde kendi çevremizde gördüğümüz usulsüzlükleri ortaya koymakta görevli olduğumuza inanıyoruz. Aslında doğruya doğru, eğriye eğri dilar ve yine bundan yoksun olanlar tenkide dayanamazlar. Aslında tenkit bir gerçeği ortaya koymanın ve düzensiz yapılan işleri düzeltebilmenin ilk basamağıdır. Tenkit edilenlerde toplumca hatalı olan tutumlarını düzeltmek için bu basamaklarını itidalle çıkmaya kendilerini alıştırmalıdırlar. Zira hepiniz takdir edersiniz ki hatalardan hiç kimse kendisini kurtaramaz. Kimliği ve mevkii ne olursa olsun bu böyledir. O halde tenkit etmeye ve edilmeğe kendimizi alıştırmalı en hafifinden bunu kişilerin tabii hakkı olarak kabullenmeği bilmeliyiz.

(Işık'tan)