6 Temmuz 1965 Salı sabahı, bankanın civarında bulunan Eyyüpoğlu Camiinin minaresinden gelen selâ sesleri, bu erken saatlerde bizlere pek acı bir haberi ulaştırıyordu.

Bankamıza 36 yıl feragatle hizmet etmiş olan Emekli Baş Veznecimiz pek muhterem Osman Aksoy bey’i kaybetmiştik.

Yılmak bilmeyen bir azimle birkaç yıldan beri mücadele ettiği elim hastalık, nihayet bu değerli insanın mücadele azmini yenmiş ve onu bizlerden ebediyen uzaklaştırmıştı.

En derin kalbi rabıta ve sevgi dola hürmet hislerimizin bulunduğu bu değerli insanın cenazesini göz yaşları içerisinde evinden alıp ebedi istirahatgâhına götürürken içerisinde 36 yıl hizmet gördüğü bankamızın eski ve yeni binaları önünde birkaç saniyelik tevakkuf sırasında bu taş ve beton yığınları ve onu çok seven T.C. Ziraat Bankası mensupları, sessizlik içerisinde O’na son ihtiram hizmetlerini ifa ediyorlar ve tabutu önünde taşıdın bankamızın çelengi de bu hislere tercüman oluyordu.

Böylece bütün ömrünü dost kazanmaya ve üçte bir asır vazife gördüğü bankasına en iyi şekilde hizmet yola ile yararlı olmaya vakfetmiş olan bu üstün vasıflı örnek insanı toprağa vermiş bulunuyorduk.

Gaziantepteki hizmet yıllarımın 15 senesini ayni çatı altında ve çok zaman sabahın erken saatlerinden kasanın kapandığı gecenin geç saatlerine kadar beraber geçirdiğimiz Rahmetli Osman beyin hudutsuz meziyetini ifade edebilmenin kendi ölçülerim içerisinde çok zor olduğunu arz etmek isterim. Rahmetlinin üstün vasıfları o kadar çoktur ki her faninin bu meziyetleri şahsında meczedebileceğini hiç zannetmiyorum.

Her şeyden önce son derece nazik, terbiyeli ve efendi bir insandı. Hayatı boyunca hiç kimseyi incitmemek için bütün gücünü kullanır ve en müşkülpesent bir müşteriyi dahi memnun ederek veznesinden uzaklaştırmasını bilirdi.

Umumi ve mesleki kültürü çok mükemmeldi. Bu hali ile etrafına hürmet telkin eden muhterem bir zattı. Hadiseleri soğukkanlılıkla muhakeme der ve an iyi şekide değerlendirmek suretiyle karar vermesini bilirdi. Maiyeti üzerinde sevgiye dayanan bir otoritesi vardı. Gençlere ve yeni nesle nümune olacak bir vazife duygusu ve çalışma azmi mevcuttu. İcap ve lüzumu halinde öğlen yemeklerini dahi bankada yer, veznesinin hesaplarını çıkarır, bilhassa bankanın iş ve iki azat zamanlarında saat 22 de bankayı terkederek evine gider ve böylece her gün 13, 14 saat süresiz mesai yaptığı çok olurdu.

Mükemmel bir aile reisi idi. Çocuklarını doktor, mühendis ve iktisatçı yapmak için çırpınırdı. Bu gayeye ulaştığı gün bir baba olarak vazifesini yapmış olmanın sevinci içinde bana gelişini ve bu duygularını izhar edişini hiç unutamıyorum.

Tatlı sohbetleri ve kendine has üslûbile anlattığı hatıralarını dinlemekle doyulmazdı. Arapça ve Farsçaya merakı ve sonsuz okuma arzusu ile kendisini çok mükemmel şekilde yetiştirmişti.

Bankaya intisaptan önce öğretmenliği sırasında okuttuğu talebelerinden Milletvekili, vali, doktor, mühendis ve buna mümasil her mesleğe sahip olmuş zevat, Gaziantebe gelir gelmez ilk tahsil devrelerinde kendilerini en iyi şekilde yetiştiren ve bu günkü istikballerinin temelini kurmuş olan muhterem hocalarının ellerini zevkle öperler ve bu suretle rahmetli Osman bey’e lâyık olduğu hürmet hislarini izhar ederlerdi.

Bankamızda bir itimat sembolü idi. Kendisinden para alan müşteriler desteleri sayıp kontrol etmek külfet ve zahmetini duymazlardı. 36 yıllık hizmeti zarfında tek bir müşteri; bu kıymetli Baş Veznedarımızdan aldığı paraların eksik olduğunu iddia etmemiştir.

Mesaisi sırasında çocuklara, hanımlara, gençlere ve yaşlılara o kadar yakınlık gösterir ve onlara o kadar mükemmel bir amca ve arkadaş şefkati izhar ederdi ki bu hali ile çok güzel bir hitap şekli olan (Osman bey amca) unvanını memurundan müşterisine kadar kendisine hitap tarzı olarak kazandırmış bulunuyordu.

Emekli olduktan sonra özlediği rahatlığı kendisinde bulamadan bankamız camiası bu mükemmel insanı ve Gaziantep şehri de yetiştirdiği bu mümtaz memleket evlâdını artık kaybetmiş bulunuyor.

Allah rahmet eylesin...

M. Kemal ÖZDEMİR