Fırat üzerinde bulunan bu şehir çok eskidir. Yapılan harfiyatta Eti devri altında Neolotik devre ait bir tabaka bulunmuştur. Kargamış ismi birinci Babil sülalesi devrine ait bir tablet üzerinde okunmuştur. Mısır vesikalarında, bu şehrin III. Tutmes zamanında (1480) mevcut olduğu görülmüştür. Bundan başka ikinci Ramzesin listelerinde, Asur, Babil arşivleride ve kitabı mukaddeste ayni isme rastgelinir. Bu kayıtlar şehrin siyasî ve askerî ehemmiyetini göstermektedir. Şehrin eski zamandaki mevkii bugün meydana çıkmış olan harabelerden iyice anlaşılmaktadır. Şehrin kıratları 877 (M. E) de Asunanzirpala ve (857’de) Salmansar III vergi veriyordu. 858’de Tiglat pileser şehri zabt etti. Sargon burasını 718’de tahrip etmiş ve şehir bundan sonra II. Nabuhdu nosar tarafından 605 tekrar yıktırılmıştır.

1876’da G. Smith bir iki sondaj yapmıştır. Britsh Muzeun tarafından gönderilen P. Henderson burada 1881 tarihine kadar harfiyat yapmışsa da mühim bir netice alamamış, tekrar 1910’da sistemli bir tetkik mesaisi başlamıştır. 1911’den 1913 senesine kadar Hogarth, Wolley ve Lavrence tarafından yeni bir harfiyat yapıldı. 1920’de Fransız generali Gouraud’nun teşebbüslerile bazı tetkiklerde bulunuldu.

Kargamış’ta yapılmış olan hafriyat neticeleri mühim olduğundan burada kısaca bazı izahat vermeği muvafık buldum Şehrin ilk medeniyet devrine ait tabakalarında tamamile Mezopotamya medeniyetine mahsus eserler bulunmuştur. Bu devir Suriye’nin demir devrinden evveldir.

İkinci medeniyet devresi, buraya yeni bir ırkın gelmiş olduğunu göstermektedir. Ölüler yakılmıştır. Burada demir vardır, abide ve heykeller mevcuttur. Eski binalar tâmamile yıkılmış üzerlerine Eti binaları yerleşmiştir. Bütün şark şehirleri gibi, etrafında kale ve iki katlı bir sur mevcuttur. Boğazköy’de ve Zincirli’de görüldüğü gibi burada da şehir tabii maniaları müdafaa noktası olarak kullanılmıştır. Bu ikinci medeniyet devresinde şehir ikinci defa Etiler tarafından tesis edilmiştir. Mezarlarda demir aletler, silâhlar, yanmış insan kemikleri, kaplar içine konmuş küller bulunmuştur. Bu devirde de şehir etrafında 5 metre kalınlığında bir sur vardır. Bir çok kapılar heykellerle süslenmiştir. Şehrin bu ikinci tesisi 1050 senesindedir. Kabartma ve heykeller XI ve X uncu asırı göstermektedir. Bundan sonra bir üçüncü sanat üslübü görünür ki, bunlar VII. asra aittir. Profesör Sayce Karkamış’a büyük bir ehemmiyet vermektedir. Şehrin mevkii ve tarihi kıymeti hakkında çok dikkate lâyık ve mühim satırlar yazmış olan muhterem alim, burada bulunmuş olan Eti hiyerogliflerinden bazı parçaları okutmağa muaffak olduğunu söylemektedir. Gerek Hamada, gerek burada bulunmuş olan bu hiyeroglif yazısı üzerinde çok meşgul olan profesör, uzun tetkiklerden sonra Kargamış kelimesini şöyle tahlil etmiştir: Kar Kale, Kamoş bir ilâh ismi, yani, Karkamış (Kamoş ve yahut Kamış ilâhına mahsus bir kale veya şehir) demek olacaktır. Bu hususta daha fazla malûmat almak istiyenler profesörün İstanbul müzesindeki kütüphanede mevcut (Les Hcteens) isimli kitabını okumalıdırlar.

(Etiler—Selâhittin Kandemir)