Kadı Mahir efendi Gaziantebin içme suyunu getiren zattır. Rivayete göre bu zat Gaziantepte otuz sene kadılık etmiş ve beş para maaş alamamış o zaman kadıların müfettişi kendini bildirmeyerek dolaşırmış. Bir gün Mahir Efendi muhakemede iken müfettiş mahkemeye girmiş, dinleyiciler yerine oturmuş dinlemiye başlamış. O sırada biri kasap, diğeri berber iki adam, elleriyle bir para torbasının boğazından sımsıkı tutmuşlar. Her ikisi de “bu para benimdir, bırak!” deye gürültü ile mahkemeye girmişler.

Mahir efendi:

— Bırakın parayı da yarın gelin alın!

Demiş; onları savmış, parayı eve yollamış... Bundan sonra biri köy hocası, öteki çiftçi iki adam bir avradın birer kolundan tutmuşlar ve her ikisi de “bu avrat benimdir’’ deye gürültü ile içeri girmişler. Mahir efendi:

— Bırakın avradı da yarın gelin alın demiş. Onları savmış, avradı da eve yollamış.

Ertesi gün para ve avrad davacıları gelmişler. Mahirefendi, parayı tutmuş kasaba vermiş, avradı da köy hocasına, diğer davacıları paylamış ve mahkemeden kovmuş.

O zaman mahkemeler müfettişi hemen vesikasını göstermiş kendini tanıtmış ve Mahir efendiye sormuş.

—Niçin böyle yaptın?

Mahir efendi cevap vermiş,

— Akşam eve gittim. Bir tencere su kaynattım. Parayı da, kiseyi de içine attım. Suyun yüzü bütün yağ oldu. Buyurun, bakın! (müfettişe içinde yağlı su bulunan bir tencere gösterir...) Hükmettim ki bu para kasabındır.

Kadın meselesine gelince: Akşam sarığıma bir parça mürekep döktüm. Avrada verdim, “şunu temizle, fesimin üzerine tekrar sar!’’ dedim. Onu mükemmel temizledi ve başıma sardı. Bu işi çok âlâ başardı. Sonra ona "dolaptan bir parça lıha (1) getir de şu dividin içine koy! ‘’ dedim. Bu işi de; pek mükemmel yaptı. O halde bu avrat hocanındır. Diğeri haksızdır. Onun için onu da hocaya verdim, ötekini kovdum. demiş.

Müfettiş parmağını bu işe ısırmış. Hemen o zaman yazmış, çizmiş; otuz senelik maaşını hep birden İstanbuldan getirtmiş. Mahir efendi.

— Bu memleket 30 sene beni maaşsız beslemek eyiliğini gösterdi; ben de bu memlekete bir eser bırakayım. demiş ve bu paranın hepsini sarfederek şimdi boru içine alınan Gaziantep suyunu Pancarlıdan Antebe getirtmişti.

(1) Lıha: Eskiden tunç divtlerin içine konan ibrişim kırıntılarıdır ki bunu kamiş kalemlerin ucu doğrudan madenî mürekep dividinin dibine dokunupta çabuk, körlenmesin deye kalemin ucuna yumuşak bir zemin hazırlamak için korlardı. Şimdi kalem uçları da madenî olduğu için tabiî böyle bir şeye ihtiyaç yoktur.

Yazan: Şakir Sabri YENER