Muasır zamanımıza ayak uydurmayan bazı geri milletler, gerilik ve medeniyetsizliklerinizin izalesi için çeşitli çarelere baş vurmuşlardır. Endüstri, tarım, iktisadi alan arda kendilerini kalkındırmak ve esaret hayatından kurtulmak ve çağdaş ulusların seviyelerine yetişmek için tek kurtuluşun maarifle olacağına inanmışlardır ve bugünkü real semeremesini görmüşlerdir. Bu hususları teyit eden birçok misaller ve hakikatler vardır. Bilhassa Almanlar, sonralarıda Alman siyasi, iktisadi, tarihi, tarımsal durumunu inceleyen Japonların Alman milletlerini ve kalkınmasını kendilerine numune-i imtisal olarak almasıdır. Almanlara ait bir misali çok sevdiğim, kalbi olarak bağladığım, meslektaşım, idare heyetinde beraber çalıştığım, deruni hürmetimin bulunduğu sayın Şakir Sabri Yener hocanın “Notlar ve Hatıralar” kitabından aldığım şu prağrafı okuyucularıma sunuyorum.

Bir gün geldi, Alman büyükleri toplandıkları, bir kongre aktettiler: “Bu millet kalkındıralım, Alman milletine böyle pinekliyerek oturmak yakışmıyor!” dediler. Fakat bu kalkınma işine askerlikten mi, ziraattan mı, teknik işlerden mi, ticaret ve iktisat işlerinden mi, hangi yönden başlamak lazım geldiği münakaşa mevzuu oldu. Kongreye erkanından, o zamana kadar münakaşayı sükutla takip eden akıllı bir adam: “Bunların hepsi boş düşünce dedi. Bu konutuklarımızın hepsi bilgi ister: bilgisiz hiçbir iş yapılmaz. Biz her şeyden evel insan fabrikaları aalım; fikir dimağ imal edelim, ne yapacaksak ondan sonra yapalım” hepisi hayretler içinde sordular: “İnsan imal eden fabrika olur mu? O ne demektir?” Adam cevap verdi: O şu demektir. Evvela yurdun en ücra köşelerindeki köylerimize kadar mektepler açalım. Evvela maarifetten başlıyalım; ondan sonra herşeyi kolaylıkla yapabileceğiz.” Bu fikir kongrece alkışlarla Kabul edildi ve öyle yapıldı. Çalıştık çalıştık 83 sene içinde işte bugünkü Alman millet olduk. Sizin için de kurtuluş yolu budur.

Japonlara ait maarifle ilgili bir fıkrayı aşağıya alıyorum. 1904 Japon Amirali Togo’nun Rus donanmasına karşı “Coşima” boğazında kesin bir zafer kazanmıştı. Donanmalar sayı bakımından hemen hemen aynı idi. Rus donanmasını mağlubiyete uğratan Japon Amirali Togo zamanın en büyük deniz kumandanı ve kahramanı olarak meşhur olmuştu. Her millet Togo ile ilgilenmeğe iç hayatını yakından öğrenmeğe can atıyordu. Bir gün Japonyaya Togo’yu görmek için Amerika ve bazı milletlerden gelen seçkin ziyaretçi kitlesi Togo’yu ziyaret etmek istediklerinde Tokyo, Nagazaki gibi şehirlerindeki apartmanlarda rahat, refah içerisinde bulacaklarını zannediyorlardı. Halbuki meşhur amiral ne şehirde, ne kasabada ne de nahiyelerde yaşamaktaydı. M. Arifsever Togo Japonyanın en ücra bir köyünde yaşamaktaydı. Hemde deruni zevk ve şevk alarak. Mümtaz şahsiyetlerden ve meşhur gazetecilerden müteşekkil heyet mihmandarlarının yardımıyla asil insan, meşhur Amiral Togo’yu Japonyanın en ücra bir köyündeki samanlıkvari köy odasında 10-15 tane köy çocuğunu okutup yazdırmakta olduğu görülüyor. Ziyaretçier niçin şehirlerde oturup rahatına bakmak ve kalan ömründe rahat içerisinde geçirmek istemeyipte böyle basit ve ücra bir köyde yaşıyarak uğraşıp didiniyorsunuz denişinde: Amiral aynen şöyle diyor:

“Maksadım gördüğünüz bu köy çocuklarını cehaletten kurtarmak ve memleketin atisi için bir kaç tane Togu yetiştirmektir. Amiral Togo pek tabiidir ki günün birinde ölecektir. Fakat köylerde ve şehirlerde maarif sayesinde yetişecek olan binlerce Togo yetişecektir. O vakit Japon milletinin istikbali bu Togo’lara teslim edilecektir. Yoksa okulsuz istikbal ile sayısız Togo yetişmedikçe millet millet olamaz.”

İnsanın, emsaline karşı en birinci vazifesi, adalet ve insan şahsiyetini teşkil eden bütün unsurlara hürmet etmekten ibarettir.

V. COUSİN