İsdidatları, Büyüklü küçüklü inci kablarına benzetirim. Eğer buna bir de alâka inzimam ederse, çekici kuvvetleri haiz bir mücevher mahazası olur.

Bazı kiniseler vardır ki bir şeye istidadı kuvvetli olduğu halde alâkası azdır. Bazı kimseler görülür ki ısdidadı az olmasına rağmen alâkası çoktur. Şöyle bir nazariye yapalım:

Bir fabrikada bulunuyoruz, Mühendis fırıl fırıl dönmekte olan kolların muayyen ve mevziî hareket fiilleri ve işleri hakkında izahat veriyor

İsdidadı kuvvetli olan kimse bunlara kulak vermiyor, alâka göstermiyor

Ruhunda bunlar için derin bir alaka bevliyen isdidadsız adam, bu harika mağzasının içine dalmış, onların en küçüğünün kımıldanışını muhteris bir zevkle dikkatten kaçırmıyor, kendisine iltifat etmiyen sevgilinin ayaklarına kapanan aşıklar gibi istifadeye kalkışıyor.

İşte burada zafer ve muvaffakiyet, müsait ve fakat ajakasız zavallının değil, alâkalı gencindir:

Her iki gözü dürbin adesesi kadar bir kuvetlî alakası, bando muzika ile yerleri titreterek geçen askerî bir kıtanın ihtişamını görmiyecek kadar kör..

Her iki gözden mahrum bir alakalı, millî bir merasim esnasında istiklal marşın: işitir işitmez durup, şapkasını çıkarıp saygı vaziyeti alacak kadar basiretlidir. Görülüyor ki alaka lâyik olduğu istikamete tevcih ettirilirse çok yerde istidadın Önüne geçmektedir terbiye lüzumunun ilk safında yer bulma ktadır. Çocukların alakaları daima iyiye doğruya ve güzele, doğru işlenme lidir. Alaka, hayatta muvaffakiyetin fikrî kudretini teşkil eden noksanları mızın en kıymetlisidir. Muvaffakiyetin anahtarını alâkaya verilen kıymet ve gösterilen önemde aramalıyız.

Yazan: R. TATLICIOĞLU